Rafet Ulutürk

Tarih: 02.05.2025 08:28

Ustalık mı, Sanatkârlık mı? Hayatın Terazisine Ne Koyuyorsun?

Facebook Twitter Linked-in

Toplumda herkes çalışır.
Kimisi saatle, kimisi güçle, kimisi ise ruhuyla…
Ama herkesin değeri aynı mı? Hayır. 
Çünkü herkes aynı şeyi üretmez. 
Herkes aynı izleri bırakmaz.

Ne diyor o veciz söz?

“Elleriyle çalışan insan işçidir.
Elleri ve kafasıyla çalışan insan ustadır.
Elleri, kafası ve yüreği ile çalışan insan sanatkârdır.”

Bu cümlede saklı bir terazi var aslında:
Emek – Akıl – Gönül dengesi.
İşte bu denge insanı sadece meslek sahibi yapmaz, aynı zamanda iz bırakan bir insan yapar.

Bugün fabrikalar dolusu işçi var.
Mühendislik ofisleri, kod yazanlar, hesap yapanlarla dolu.
Ama şehirler ruhsuz…
İnsanlar yorgun, üretimler kimliksiz…

Çünkü işin içine gönül girmeyince, sonuç sadece “ürün” olur.
Oysa gönül girince işin rengi değişir: 
Ürün değil, eser ortaya çıkar.

Sanatkâr dediğimiz kişi marangoz değil sadece…
Bir öğretmen de sanatkârdır, evladına sevgiyi aşılayan bir anne de.
Yemek yapan bir aşçı da sanatkârdır, bir camide dualara mekân olan mimar da…

Sanatkârlık unvan değil; tavırdır.
Yüreği işine katmak, derdi dert edinmek, iz bırakmak tavrıdır.

Ve unutmayın:
Bugün dünyayı kurtaracak olan ne daha fazla işçi, ne daha çok usta…
Bugün bu dünyaya; yüreğini koyan, derdi olan, iz bırakmak isteyen sanatkârlar lazım.

O yüzden kendine bir sor:
Ben bu hayatın neresindeyim?
Sadece ellerim mi çalışıyor?
Kafam da devrede mi?
Peki ya yüreğim?

Gerçeklik orada başlar.
Gerçek olan; akıldan yüreğe yürüyen ellerin yaptığıdır.
Saygılarımla

Rafet Ulutürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —