Kadir Uğur Yılmaz

Tarih: 16.02.2025 12:07

Türkiye'de Siyasi Operasyonlar: Hedef Kim?

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’nin siyasi atmosferi her geçen gün biraz daha sertleşiyor. Muhalefet vekillerine açılan soruşturmalar, hedef alınan isimler ve adaletin terazisindeki dengesizlik artık saklanamaz bir noktaya geldi. Son örnek, Ayyüce Türkeş’in bir milletvekili olarak soruşturmaya uğraması. Peki, bu ne anlama geliyor?

Gelin, tablonun tamamına bakalım. Bir yanda Halil Konakçı gibi provokatif söylemleriyle toplumu ayrıştıran ve açıkça nefret dilini kullanan bir imam var. Herkesin gözü önünde bir kesimi kışkırtıyor, toplumun sinir uçlarıyla oynuyor ama tek bir hukuki işlem dahi yapılmıyor. Öte yanda, bir muhalif milletvekili, üstelik milliyetçi kökeniyle bilinen bir isim hakkında jet hızında soruşturma açılıyor. Adaletin terazisinin böyle açık bir şekilde bozulduğu yerde, sorulması gereken soru şudur: Bu süreç kimin lehine işliyor?

İktidarın artık kaçacak yeri kalmadığı çok açık. Ekonomi çöküyor, halkın alım gücü her geçen gün eriyor ve sokakta tansiyon yükseliyor. Seçim sandığında halkın vereceği tepkinin farkındalar ve bu süreci yönetebilmek için iki yol var: Ya demokratik bir yarışa girip milletin iradesine razı olacaklar ya da ortamı kaotik bir hale getirerek seçime gitmeyi bile gereksiz kılacak olağanüstü bir süreci başlatacaklar.

Soru basit: Amaç ne?

Görünen o ki iktidar, halkı sokağa çekmek istiyor. Toplumu kutuplaştıran açıklamalar, yargının tek taraflı operasyonları ve provokatör isimlerin serbestçe hareket etmesi, açık bir stratejinin ürünü. Eğer halk sokağa çıkarsa, eğer karşıt gruplar çatışmaya girerse, bunun sonucunda “güvenlik tehdidi” gerekçesiyle olağanüstü önlemler alınabilir. Sandığın bir anlamı kalmaz. Olası bir seçim kaybı karşısında yeni bir kurtuluş senaryosu yazmaları gerekiyor.

Ancak bu planın tutup tutmayacağı çok şüpheli. Çünkü Türkiye, 15 Temmuz’u yaşadı ve halk artık bu tür oyunlara eskisi kadar kolay gelmeyecek kadar bilinçli. Eğer bu plan başarısız olursa, kaçmaktan başka çareleri kalmayacak. Bunun da farkındalar. Ancak çıkmaz bir sokakta ilerlemeye devam ettikleri açık.

Sistem tıkanmış durumda. Hukuk, artık adalet değil, siyasetin sopası olarak kullanılıyor. Bir yanda muhalif vekiller soruşturulurken, diğer yanda toplumu açıkça kışkırtan isimlere dokunulmuyor. Bu düzensizlik, aslında düzensizlik değil. Bilinçli bir kaos planı. Amaç iç savaş mı? Darbe bahanesiyle seçimi iptal etmek mi? Kaotik bir ortam yaratıp halkı korkutmak mı?

Halkın sokağa çıkmaması, bu oyuna gelmemesi gerekiyor. Provokasyonlara kapılmadan, sandığa sahip çıkarak, hukuksuzluklara karşı sessiz kalmadan ama kontrollü bir şekilde tepkisini göstermesi gerekiyor. Çünkü tarih, bu tür senaryoların sonunun hep kaçışla bittiğini defalarca yazdı.

Bu yazıyı bir kenara not edin. Yakında, kimlerin nereye kaçtığını konuşuyor olacağız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —