Rafet Ulutürk

Tarih: 02.07.2025 09:02

"Dünya Yerinden Oynuyor: İklim Göçmenleri Çağı Başladı"

Facebook Twitter Linked-in

Dünya tarihinde bir ilk yaşandı. Küresel iklim değişikliğinin artık sadece hava durumu veya çevresel bir mesele olmadığını, doğrudan insan yaşamını, milletlerin kaderini ve devletlerin varlığını tehdit ettiğini gösteren bir gelişme: Tuvalu halkı, “iklim vizesi” alarak Avustralya’ya taşınmaya başladı.

Evet, yanlış duymadınız. Artık savaşlardan, yoksulluktan ya da siyasi baskıdan değil; yükselen denizlerden kaçan insanlar var. Ve bu insanlar artık resmî olarak “iklim mültecisi.” Küçük bir Pasifik adası olan Tuvalu, yükselen deniz seviyeleri nedeniyle haritadan silinmenin eşiğine geldi. Nüfusun neredeyse üçte biri, Avustralya’nın tanıdığı dünya tarihindeki ilk iklim vizesi için başvurdu.

Bu, sadece Tuvalu'nun hikâyesi değil; bu, hepimizin geleceği.
Küresel ısınma artık bir çevre sorunu değil, bir göç, güvenlik ve insanlık krizi. Bangladeş'ten Maldivler’e, Endonezya’dan Pasifik’teki onlarca ada ülkesine kadar milyonlarca insanın evleri, tarlaları, hatıraları, mezarları sular altında kalma riskiyle karşı karşıya. Bu insanların nereye gideceği, hangi ülkenin kapısını çalacağı ve nasıl karşılanacağı sorusu artık uluslararası hukukta bir öncelik hâline geliyor.

Sınırlar iklime karşı ne kadar güçlü?
Tuvalu örneği şunu gösterdi: Devletler yerinden kayabilir ama halkın umudu yer değiştirmeye devam eder. Artık iklim, sadece doğanın değil; insanlığın da sınırlarını zorluyor. Yeni bir hukuk, yeni bir diplomasi, yeni bir insanlık vicdanı gerekiyor.

Avustralya’nın attığı bu adım olumlu ve insani bir örnek. Ancak bu adım, dünya devletlerinin uyanışını hızlandırmalı. Çünkü iklim göçü artık geleceğin değil, bugünün meselesidir. Bugün Tuvalu, yarın başka bir ada devleti, öbür gün kıyı şehirleri...

Türkiye ne yapmalı?
Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili, iklim kuşaklarının kesiştiği, tarım alanları giderek kuraklaşan bir ülke için de bu gelişme uyarı niteliğindedir. İklim göçlerine karşı erken strateji, iklim adaleti politikası ve çevre göçmenlerine dair ulusal hazırlık planları artık lüks değil, zorunluluktur.

Tuvalu’nun denizle mücadelesi, aslında insanlığın kendiyle mücadelesidir.
Eğer iklimle barışmazsak, göçle yüzleşeceğiz.
Ve bu sadece bir ülkenin değil, bütün dünyanın altından kalkamayacağı bir kriz olacaktır.

Dünya yerinden oynuyor.
Sorun belli, çözüm de belli: Ya birlikte hareket edeceğiz ya da birlikte batacağız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —