Vahit Özdemir

Tarih: 09.02.2025 11:51

AVUSTRALYA’DA ARTTIRILAN VİZE HARÇLARI GELİRLERİ

Facebook Twitter Linked-in

Vahit Özdemir:

1 Ağustos 2009’da Melburn Başkonsolosluğu’nda göreve başladım.

Akabinde kimsenin bize vize müracaatında bulunmadığını fark ettim.

Hâlbuki iki ülke arasında vize uygulaması mevcut.

Türkiye’den gelirken ben bile güçlükle vize aldım. O gün, elimde kırmızı diplomatik pasaport, Bakanlığın verdiği İngilizce yazılmış nota ile Ankara’daki Avusturalya Büyükelçiliği’ne gittim.

Oraya Avustralya’da bulunmuş bir Türk kızını oturtmuşlar sorup duruyor:

“Nereye gidiyorsunuz?

Kimin yerine gidiyorsunuz? Paranız var mı?”

Azarlanıp duruyorum, sabrım taştı:

“Baksana şu diplomatik pasaporta! Bu pasaportu baban vermedi”dedim.

“Kim senin şefin?” Böyle sertleşince konsoloslarını çağırdı, o benden özür diledi: “Efendim memurumuz yeni geldi, bazı şeyleri bilmiyor!” gibi açıklamalar yaptı.

Aksine gelenleri
geri püskürtmek için bilerek yapıyorlar, insanları küçümsüyorlar.

Neyse biz diplomatik vizemizi aldık, uçağa atladık Ankara-İstanbul-Singapur üstünden Melburn’a indik.

Ağustos başı hava serinlemeye başlamış.

Altı ay fark ediyor dedim ya.

Şimdi biz Ekim ayındayız kış başlıyor, orada yaz başındalar. 
Dediğim gibi kimse bize vize almak için gelmiyor.

İlgili memura sebebini sordum, kem küm etti.

ODTÜ Matematik mezunu kara kuru bir çocuk, İsmail Kalınkara.

Ona: “Doğruyu söyle,” diye ısrar ettim.

Nihayetinde şöyle anlattı: “Biz burada vize vermeye kalkarsak bin bir zahmeti, formalitesi var. 
105 dolar da harç alıyoruz. Biz de ‘sen git İstanbul’a, Atatürk Havalimanı’nda 20 dolara vize alırsın,’ diyoruz. İşimize de geliyor.”

Anlaşmayı yanlış yapmışlar. Yani elçilik, konsolosluk 105 dolar, havalimanı 20 dolar olur mu?

Üstelik Avustralya çok büyük bir ülke.

Özlem Pekcan: Peki benzeri durum, Türkler için de geçerli mi? Yani Melburn’a indiklerinde havalimanından vize alabiliyorlar mı?

Vahit Özdemir: Hayır. Bize türlü çeşitli güçlük çıkartarak vize veriyorlar.

Neyse Dışişleri Bakanlığıyla  temasa geçtim, özel bir mesaj gönderdim.

Durumu özetledim. Ciddi bir bize harç geliri kaybı olduğunu, buna bir çözüm bulmak gerektiğini bildirdim.

Anladığım kadarıyla benden önce kimse konuyla ilgilenmemiş ya da kimsenin dikkatini çekmemiş ama ben biraz meraklıyımdır, araştırırım.

Bunun üzerine Bakanlığımız yetkilileri (Dışişleri) Maliye Bakanlığıyla görüşme yapıyorlar, sonra havalimanı da olsa konsolosluk-elçilik de olsa vize harcı olarak 60 dolar üzerinde mutabakata varıyorlar.

Bunun bilgisi geldi. 2010 yılında 250 bin civarında Avustralya vatandaşı Türkiye’ye geldi.

Yani övünmek gibi olmasın ama ufak bir dikkatim sayesinde sadece 2010 yılında 10 milyon dolar daha fazla vize harcı tahsil ettik .

Ve halen de etmeye devam ediyoruz.

Şu anda Türkiye’ye turist olarak gelen her Avustralya vatandaşından 40 dolar daha fazla vize harcı alıyoruz.

Bu vize harçları Maliye Bakanlığının kasasına giriyor.

Böylece kara, hava veya deniz yoluyla Türkiye’ye turist olarak her Avustralya vatandaşı kişi başına 40 dolar daha fazla vize harcı ödemek mecburiyetinde kaldı.( Eskiden sadece 20 dolar öderken yeni uygulamayla 60 dolar ödüyorlar.)

Bunu bir tanıdığıma anlattım, bana: “Sen Finansbank’ta çalışsaydın, Hüsnü Özyeğin sana teşvik primi verirdi,” dedi.

Güldük geçtik tabii. Öte yandan Devlet benim eşimin tedavisi için beni Amerika’ya kadar gönderiyorsa, çocuklarımı  da en iyi okullarda okutabiliyorsam ben de görevimi yapmaya mecburum.

O zamana kadar bunu kimse yapmamışsa o da yapmayanların sorunu, vicdanen rahat etmek lazım.

Devlet bana en iyi imkânları sunuyorsa, hainlik etmenin, görmezden gelmenin bir anlamı yok.

Hainlik sadece eline silah almakla  ve devlete isyan etmekle olmaz.

Türkiye’nin şöyle bir şanssızlığı var; dünyada en fazla haini sinesinde barındıran tek ülke belki de.

Mesela biz PKK’yı suçluyoruz sadece.

Mensupları ölümü göze almış dağlarda, yerini biliyoruz.

Öbür adam devletin tüm imkânlarından faydalanmasına rağmen ve bünyesinde devlete hainlik yapıyor. Gizli, kripto hainler var.

Özlem Pekcan: Neyse ki Sizin gibi devlete hizmet edenler, devlet çıkarlarını gözetenler de mevcut.

Vahit Özdemir: Vatan severlik ya da hainliği de dahil tüm fiiller kişiseldir.

Bununla ilgili Size  bir örnek vereyim. Ali Kemal ve soyundan gelenlerin öyküsü.

Ben dikkat kesiliyorum, Vahit Bey anlatıyor.
(devam edecek)

NEREDEN NEREYE?

Vahit Özdemir
( E ) Diplomat
08 Şubat 2025

NOT: Editör Özlem Pekcan’ın kaleme aldığı
ÇARIKLI DİPLOMAT- VAHİT ÖZDEMİR kitabından alıntıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —