Bir ülkenin refah düzeyini belirleyen en önemli unsurlardan biri, vatandaşlarının ekonomik durumudur. Ancak, nüfusun büyük bir kesiminin sosyal yardımlara muhtaç olduğu bir sistem, gerçek anlamda bir “sosyal devlet” anlayışından çok uzaktır. Sosyal devlet; bireyleri yardıma bağımlı kılmak yerine, onları ekonomik olarak güçlendiren, kendi ayakları üzerinde durabilmelerine olanak sağlayan bir yapıdır.
Yoksulluk Kıskacında Bir Toplum
Bir toplumun yüzde 50’sinden fazlası sosyal yardımlara bağımlıysa, burada ciddi bir sistem sorunu olduğu açıktır. Emeklisi, asgari ücretlisi ve çalışabilir nüfusun önemli bir kısmı açlık sınırında yaşıyorsa, bu durum devletin sosyal politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösterir. Yardımlar, yoksulluğu geçici olarak hafifletse de uzun vadede toplumu daha büyük bir bağımlılığa sürükler.
Sosyal Yardım Neden Yeterli Değil?
Sosyal yardımlar, bir devletin vatandaşlarına zor zamanlarında sunduğu destek mekanizmalarıdır. Ancak bu yardımların amacı, sürekli bir bağımlılık yaratmak olmamalıdır. Aksine, bireylerin kendi geçimlerini sağlayabilecekleri bir ortam oluşturmak esas hedef olmalıdır. Devlet, yardım dağıtmak yerine, bireylerin üretime katılabileceği ve gelir elde edebileceği bir ekonomik sistem inşa etmelidir.
Bugün milyonlarca insan, sosyal yardımlarla hayatını sürdürmeye çalışırken, bu yardımların kaynağını oluşturan vergiler, çalışan nüfus üzerindeki yükü artırmaktadır. Bu, çalışan kesimin de yoksullaşmasına ve ekonomik sistemin sürdürülemez bir hale gelmesine yol açmaktadır.
Sosyal Devlet Ne Yapmalıdır?
Gerçek bir sosyal devlet;
• Eğitim, sağlık ve iş imkanlarını herkes için erişilebilir kılar,
• Yoksulluğu azaltacak politikalar üretir,
• Bireylerin ekonomik bağımsızlığını kazanmasını destekler,
• Adil bir gelir dağılımı sağlar.
Bu çerçevede, sosyal yardımlar yalnızca geçici bir çözüm olmalı, asıl hedef üretken bir toplum inşa etmek olmalıdır. Devletin sosyal yardımlarla bireyleri pasifleştiren bir yapıdan çıkıp, onları kendi hayatlarını sürdürebilecek bir düzeye getirmesi elzemdir.
Sürekli Yardım, Sürekli Bağımlılık
Sosyal yardımlar, kısa vadede bireylerin ihtiyaçlarını karşılar gibi görünse de uzun vadede bağımlı bir toplum yaratır. Bu durum, devletin vatandaşlarına karşı olan asli sorumluluklarını yerine getirmediğinin bir göstergesidir. Yoksulluğu sona erdirmenin yolu, sürekli yardım dağıtmak değil, yoksulluğu doğuran sebepleri ortadan kaldırmaktır.
Ekonomik Bağımsızlık Şarttır
Üretim odaklı bir ekonomi, yoksullukla mücadelede en etkili yöntemdir. Tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam olanakları artırılmalı, küçük işletmeler desteklenmeli ve girişimcilik teşvik edilmelidir. İnsanların kendi geçimlerini sağlayabildikleri bir sistem oluşturulmadığı sürece, sosyal yardımlar sadece bir bağımlılık zincirinin halkası olmaktan öteye geçemez.
Sosyal Devlet ve Sorumluluk
Sosyal devlet anlayışının temelinde, bireyleri yardımlara bağımlı hale getirmek değil, onlara fırsat eşitliği sunarak, kendi hayatlarını inşa edebilecekleri bir zemin hazırlamak vardır. Ancak, günümüz şartlarında bu anlayışın yeterince uygulanmadığı ortadadır. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak gelir düzeyine ulaşmaları sağlanmadıkça, sosyal devlet anlayışının içi boş bir kavramdan öteye geçmesi mümkün değildir.
Sonsöz : İnsan Onuruna Yakışır Bir Sistem Şart
Bir toplumun refah seviyesini yükseltmek için, insanlara sürekli yardım etmek yerine, onları üretime teşvik etmek, ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarına olanak sağlamak gerekir. İnsan hayatını yoksulluk sınırında tutan bir sistem, hiçbir şekilde sürdürülebilir değildir. İnsan onuruna yakışır bir yaşam için, sosyal yardımlara bağımlılığı değil, bireylerin ekonomik ve sosyal özgürlüğünü esas alan bir sistem inşa edilmelidir.
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar