Necat Kacan

Tarih: 19.06.2025 08:56

Silahsız Haçlı Seferi: Gözümüzün Önündeki Sessiz İşgal

Facebook Twitter Linked-in

15 Ocak 1820… Osmanlı topraklarına ayak basan ilk Amerikalı misyonerler Pliny Fisk ve Levi Parsons’a verilen görev açık ve nettir:
“Bu mukaddes ve vadedilmiş topraklar, silahsız bir haçlı seferi ile geri alınacaktır.”

Kurşun yoktur bu savaşta. Kılıç yoktur, barut yoktur. Ama hedef bellidir: İnancı, kültürü, ahlâkı ve düşünceyi dönüştürmek.
Silahsız bir haçlı seferi…
İşte bu ifade, yalnızca bir tarihin değil, aynı zamanda bugünün de özeti gibidir.

O gün sahneye misyonerler çıkmıştı, bugün ise onların yerine medya, dijital platformlar, sivil toplum maskesi takmış bazı yapılar ve sahte özgürlük vaatleri aldı. Bu sefer tanklarla değil dizilerle, bombalarla değil algoritmalarla, haçlarla değil hashtaglerle yürüyorlar.
Amaç yine aynı: Medeniyet kodlarımızı bozmak.
İmanımızı zayıflatmak, ailemizi çözmek, milli benliğimizi yok etmek.

Bugün ekranlardan evlerimize sızan her sahne, çocuklarımızın bilinçaltına kazınan her cümle, “yeni dünya düzeni” adı altında yutturulan her eğilim, bu seferin bir parçasıdır.
Kimliğimizi, ahlâkımızı, değer yargılarımızı hedef alıyorlar.
Ve en tehlikelisi: Bu sefer, dışarıdan değil, içeriden destek buluyor.
Bazıları farkında olmadan, bazıları ise bilinçli bir ihanetle bu sefere çanak tutuyor.

Dün İstanbul limanında karşılanan misyonerlerin başlattığı bu plan, bugün şekil değiştirmiş halde aramızda dolaşıyor. Diller değişti, yüzler değişti ama hedef değişmedi.

Bir milletin fethedilmesi için topraklarının işgali şart değildir.
Bazen, zihinleri esir almanız yeterlidir.

İşte biz tam da bu noktadayız.
Bağımsızlık sadece toprakla sınırlı değildir. Asıl bağımsızlık; düşüncede, inançta, kimlikte olur.

 

Artık uyanmalıyız.
Bu topraklara yeniden imanla, ilimle ve izzetle sahip çıkmanın vakti geldi.
Çünkü bir milleti çökerten silahlar değil, unutturulan değerleridir.

Necat KACAN

Eğitimci Araştırmacı Yazar


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —