Bugün, 18 Aralık 2025 Perşembe

Önceki haftalarda "Kula Belâ Gelmez Hak Yazmayınca" başlıklı yazımızda sonra bir gün açarız diye not düştüğümüz bir konuydu bu hatırlarsanız..
Başımıza gelen iyi ya da kötü şeylere hep bir sebep ararız fıtrat gereği demiştik..
Bunu itîkat sahibi isek Rabbimizden, biraz daha zayıf isek kuldan biliriz demiştik.
Bazen de başımıza gelen "bize göre" olumsuz şeyler çok sık olmaya başladığında "kötüyü çağırma" "negatif değil pozitif düşün" "evrene pozitif enerji gönderelim ki o da bize pozitif dönsün" "aurayı temizliyoruz" vs gibi cümlerin sıkça kullanıldığı ve "modern" olarak tabir edilen uygulamalarda arar insan çareyi demiştik.. 

Bioenerji, Meditasyon, Yoga, Zen Felsefesi, Fenk Shui, vs... 

Buyrun açalım... 

"Modern" toplumlarda zihinlerindeki sorulara cevap arayan insanlara, ruhlarındaki boşluğu doldurmak için bu gibi şeyler alternatif olarak gösteriliyor. 
Bu tür uygulamalara sağlıklı yaşam, doğru beslenme, sevgi, mutluluk, pozitif düşünme, evrenle uyum, vücut enerjisini doğru kullanma gibi kavramlarla çok masum başlanıyor.  

Ama günah-sevap, dünya-ahiret, cennet-cehennem, Yaratıcı-kul kavramlarının içi, farkettirmeden bu yeni söylemlerle bir anda boşaltılıyor!
Nasıl mı? 

Yoga, Meditasyon vs. İslâm kültüründe olmayan ve aslı Hindistan'a  dayanan, Hinduizm ve Budizm inancında var olan akımlardır!
Budizm  özünde putperestliği benimseyen çok tanrıcı bir felsefedir! 

Bu anlayışla yetişen Budist rahipler tüm hayatlarını Buda’ya ibadetle geçirirler. 
Budizm, tevhidi kabul etmeyen, sadece insanın dünyaya ait ızdıraplarından kurtulmasını temel alan bir felsefedir. 

Ve bunlar İslâm’a ve Kur’an’a tamamen zıt düşüncelerdir. 

Birçok kadın dergisi ve gazete, televizyon dizileri, sinema sektörü, gençlerin (maalesef) rol model aldığı ünlüler; yoga, meditasyon ve benzeri akımlarını görüntüleri eşliğinde sayfalarına taşıyarak özendiriyor! 

Ancak, bu tarz programlarda miskinliği bir yaşam tarzı olarak benimsemiş malum Hind fakirlerinin imajı veya halkın Hindistan'daki  acınası haldeki yaşamları hiç yansıtılmıyor!
Bu felsefeleri hayatlarına alan kişilere derekt soralım!
Madem bu inanç böyle güzellikler verebiliyor, kendi halkı neden bu halde  diye soruyor musunuz?!
Ya da niye sormuyor sunuz? 

Gerçekten anlam vermek çok zor..
Hattâ çok acı ama bu özendirmeler sayesinde artık kolejler, bazı özel ana sınıfları, şirketler dahî çocuklara Hindli yogiler eşliğinde yoga, meditasyon, bioenerji seansları yaptırıyor! 

Modern yaşamın bir parçası gibi gösterilen bu akım;Yoga, reiki, meditasyon, Zen felsefesi,  gibi değişik şekillerde  karşımıza çıkarılıyor!
Yogaya ve onun gibi benzerlerine katılan insanlardan önce sadece spor amaçlı, fiziksel rahatlama olarak yapmaları isteniyor! 

Sonraki aşamalarda ise kişi, rahatlamasına yadım ettiğine kendini inandırdıktan sonra, bazı öğretileri de yerine getirmesi isteniyor! 

Ve sonunda Yoga uzmanları; bu öğretiler olmadan yapılan yoganın  sadece jimnastik veya aerobik olacağını ifade ediyor. (Hani sadece rahatlamaydı?) 

Tam olabilmesi için devamında meditasyon geliyor! 

Çünkü "Onlara göre" ;
Yoga; üç temel varlığımız olan fizik, zihin ve ruhun mükemmel şekilde ahengini temin eder!
Meditasyon ise, ‘mutluluğun yegane yoludur! 
Vee bunlar telkin edilmeye başlanıyor!
O "rahatlatan beden hareketleri"nin yerini yoga yapacak kişinin, bir köşeye oturup rahatlamak için tekrar tekrar yinelediği çoğu büyülü gibi gösterilen “mantra”lar (aumm, omm) gibi garip kelimeler alıyor...
Yine onların "kişisel gelişimle ilgili eserler"i içinde yer alan, hayatı ve benliği anlamlandıran temel kavramlara, Budist, Maniheist, Brahmanist, Taoist bakış açısıyla anlamlar yükleniyor. 
Budizm de yer alan "Evrenin gücü" herşeyi çözer mantığı oturtuluyor! 

Modern yaşamın bir parçası gibi gösterilen ve yapılan uygulamalarla bunu anlatan pek çok şey insanların zihinlerinde iz bırakıyor

İnsanlar garip bir şekilde kainatta neye karşılık geldiği, kimden ne istendiği belli olmayan “mantra”larını söyleyerek şifa, afiyet ummaya çalışıyor.
Veya "bioenerji uzmanı" kendinde bulunan mükemmel ve üstün yetenek sayesinde enerji alışverişiyle şifalandırıyor! 

Eğermüslüman ise bunu yapan ya da yaptıran kişi; bu durum nasıl değerlendirilebilir? 

İşin içinde bunu yapan kişi adına enaniyet
(benlik) var. 
O benliği yaptırdığı kişiye de aşılıyor, "sen yaptın, başardın" cümleleriyle! 

İşin Rahmani boyutu bitiyor! 

Bu şekilde yapılan şifa arayışı; Allah'ı(CC) "haşa" saf dışı bırakmak olmuyor mu?
Şifayı veya rahatlamayı o felsefenin sahibinden, saçma sapan kelimelerle beklemiş olmuyor mu? 

Ayrıca bu insanlar ileri boyutlarda ise;  yalnız şifada kalmıyorlar, bir süre sonra bu inancı benimsemiş olup o inanca bile girebiliyor! 
Kaldı ki  bu işlerde amaç;  birinci olarak para, ikinci olarak da bu inancı benimsetmek!
Yani hem para hem inanç kaybediliyor!! 

Ve en üst boyutunda ise bu inanışlara Astroloji, tarot kartları, falcılık, medyumluk, cin çıkarmalar, büyü gibi kültürün önemli ayrıntıları ekleniyor..
(Bunları da haftaya açalım)


Gelin dinimiz ve inancımız adına aslında hiçlik ifade eden bu durumları özetleyen ve birebir yaşadıklarını anlatan bir uzmanın, bu konuda yayınlanmış makalesinine yer verelim..


Psikiyatrist Mustafa Merter: İnsan ruhuyla oynanmaz! 

“Avrupa’daki uzun hayatım boyunca, yoğun bir şekilde meditasyon uyguladım. Türkiye’ye gelip İslâm’la müşerref olduktan sonra, gitgide meditatif aktivitelerim ikinci plana düştü. Meditasyonu ben, psikoterapide bazı yardımcı metotlara ek olarak telakki ediyorum. Meditasyonu eğer bir dinsel uygulama gibi algılarsak bir süre sonra, zehir haline dönüşebilir 

Diğer bir husus ise, insanlar bunu bedensel ve ruhsal yönden rahatlamak için yapıyorlarsa, bunun yerine İslâmiyet'in emrettiği ibadetleri yapmak daha iyidir. Çünkü yapılan ibadetler (namaz, oruç, vs.) hem insanın ruhunu rahatlatır hem de insanın bedeni yönden sıhhat bulmasını sağlar. Ayrıca bu ibadetleri yapmakla kendi dininin emirlerini yerine getirmenin verdiği bir huzur hali yaşanır. İbadet yerine yapılan sun'i hareketler ibadetin yerini tutamaz. Namaz ve oruç gibi ibadetlerin madden ve manen insana verdiği faydalar ilmen dahi isbat edilmiştir. Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de “Kalpler yalnız Allahı zikretmekle mutmain olur.” buyurmuştur. 

Evet sevgili gençler; özellikle gençler diyoruz çünkü sosyal medyanın en fazla etkilediği ve arayış içinde kaybolma tehlikesi yaşayanlar onlar! 

Yoga, meditasyon, şifacılık, biyoenerji tedavileri, transandantal meditasyon gibi uygulamaları bütün ayrıntıları ile yazdık.
Bizler tevhid inancı ile yaşayan, Allah'ın(CC) varlığını, birliğini kabul etmiş, gönderdiği peygamberi rehber edinmiş olarak yaşar isek hem dünyevî hemde uhrevî huzura ve sağlığa kavuşuruz ancak! 

Bizde uzman makalesinde yazdığı gibi "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" (Ra'd Süresi- 28)
deyip, bizi bizden iyi bilene, Rahman'a, Rahîm'e sığınarak, onu anarak, ona secde edersek; hem sağlığı hem huzuru bulabiliriz...
Hattâ yine yogadan şu örnekle bitirelim..
Yogada "balasana" (çocuk duruşu) hareketi yaptırılıyormuş! Zihin rahatlaması, beyin hücrelerinin yenilenmesi, kan akışının normalleştirilmesi, kötü enerjilerden kurtulmak vs için çok faydalıymış!
Bu hareket  aslında neye benziyor bilin bakalım? 

Tam anlamıyla secde haline!

Üşenmeyin bakın derim..

Ve sonrasında siz karar verin, yoga, meditasyon vs gibi, putperest inanış felsefeleri ile ebedî kalacağımız ahîretimizi ziyan etmek mi?
Yoksa bu dünyada namaz gibi, oruç gibi zaten bedensel sağlığımızı koruduğumuz veya  dua gibi, teslimiyet gibi, tevekkül gibi ruh sağlığımızı koruduğumuz, aynı zamanda da ebedî alemde karşılığını cennet olarak bulacağımz şekilde yaşamak mı? 

Yapmıyoruzdur inşallah ama yapan birilerini tanıyor isek muhakkak anlatalım onlara da..

İman ettik, müslümanız diyorsak;  sadece "Allah'a (CC) iman etmiş Müslüman” olarak yaşayalım!

Müslümanlıkta beklenti sadece bizi yoktan vâr eden Rabbimizden olmalıdır unutmayalım!

Rabbim hepimize şuurlu kulluk nasip etsin inşallah.. 

Karar sizin..
                                                  VESSELÂM...
 


YOGA, MEDİTASYON, FENG SHUİ, BİOENERJİ...

DİNİMİZDEKİ YERİ NEDİR?

Tülay Dikmen ile Cuma Köşesi

15.12.2023 14:59:00

Haydi gelin köyümüze geri dönelim…

Ahmet Dal’dan “Yeter artık!”

Anahtar Parti Oltu’da Saha Çalışmalarını Sürdürüyor

Vedat Kan’la 25. Gün’ de “Palandöken Belediyesi ” vardı…

Erzurum'da nitelikli üretim ve istihdamın artırılmasına teşvik amaçlı bir bakış…

PERDEDE OYUN KÖYDE ŞENLİK VAR…

ERZURUM İL TANITIM VE GELİŞTİRME KURULU KARARI…

Ruhları şad olsun…

Vali Çiftçi Bat Pazarındaydı…

Vali Çiftçi’den Türk Kızılay’ına ziyaret

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 16 12 1 3 24 39
2.FENERBAHÇE A.Ş. 16 10 0 6 22 36
3.TRABZONSPOR A.Ş. 16 10 1 5 14 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 16 8 3 5 10 29
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 16 7 4 5 7 26
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 16 6 3 7 4 25
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 16 6 5 5 -2 23
8.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 16 5 6 5 5 20
9.KOCAELİSPOR 16 5 6 5 -3 20
10.CORENDON ALANYASPOR 16 3 4 9 -1 18
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 16 4 6 6 -3 18
12.TÜMOSAN KONYASPOR 16 4 8 4 -8 16
13.GENÇLERBİRLİĞİ 16 4 9 3 -4 15
14.KASIMPAŞA A.Ş. 16 3 7 6 -7 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 16 4 9 3 -14 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 16 2 6 8 -17 14
17.İKAS EYÜPSPOR 16 3 9 4 -11 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 16 2 11 3 -16 9

YAZARLAR