Vüsale ALİ

Tarih: 23.11.2023 14:39

YAŞAM KALİTEMİZ NEDEN DÜŞÜYOR?

Facebook Twitter Linked-in

Yılmadan, usanmadan, sorunun çözüleceğine umut ederek yine kaynağı eğitim olan konuya değineceğim. Nüfus yoğunluğu arttıkça yıllar, yıllar önce yapılmış “ufak” olduğu gibi çağımızın taleplerine artık uymayan okullarımız her geçen yıl artmakta olan öğrenci sayısı kapasitesini çoktan aşmış durumdadır. Ve bu vaziyet beraberinde hiç umulmayan esaslı sorunlara yol açmaya başlamış. Büyük ve genç neslin üstünlük sağladığı ilçelerde bilhassa orta okul ve lise yetersizliği her geçen gün bariz görünür olmuş. Fakat, hayırseverlerin dikkatini pek çekmiyor, gerçi onların çocukları özel okullarda eğitim alıyordur.

 İhtişamlı camiler yaptırarak sevap kazandığını sananlar çocuklarımızın ve akabinde devletimizin şanlı, güçlü, istikrarlı yarınları için zaruri olan okulların ve eğitim kurumlarının eksikliği varken ilim-irfana değer vermediklerinden Allah katında esaslı amel işlediklerini samimi Müslüman olarak sanmıyorum. “İlim uzak Çin’de dahi olsa peşine gidin” diyen Peygamberimizin “her sokağa cami yapın, eğitim olmasa da olur” diye her hangi hadisi veya tavsiyesi yoktur.

 Büyük ilçelerdeki lise ve okullarda öğrenci yoğunluğu nedeni ile dersler, sabahçı ve öğlenci grubu ile iki zamanlı olup, sabah dersler 07:00 de, havanın henüz açılmadığı ve en soğuk saatlerde başlayıp, öğlenci dersler ise akşam 19:30 gibi havanın tam karardığı vakte denk gelmektedir. 

Sabah derse giden öğrenci kahvaltı yapmaya uykusu henüz tam açılmadığı için ve vücudu yemek yemeğe hazır değilken güne aç başlıyor. Çantalar azami ağırlıkta. Akşam eve yorgun gelen öğrencinin ders çalışmayı geçin sadece yemek yiyip yatmak için acelesi vardır.

 Bunların yanında daha kötüsü, sınıflar en az 38-40 bazı yerlerde 45 öğrenci ile dolu, havalandırma için sınıfta ne kadar cam varsa açık. Sorunun esası buradan başlıyor. Tüm camlar açık olunca öğrenciler çapraz cereyana maruz kalıp, mide üşütmesi, baş ağrısı, grip, kemik ve eklemlerin romatizmal ağrılar ortaya çıkıyor. Şikayetler devam edince hastanelere dahiliye, ortopedi gibi muayeneler için doktorlara baş vurulur. Gel gör ki, hastaneler aynı şikayetlerden oldukça kalabalık. Okula gidemeyip derslerden kalan öğrenci öğlene kadar doktordan doktora, tahlil ve laboratuar odalarına koşturarak sabahtan akşama gününü geçirmiş olur.

 Ebeveyni de aynı şekilde ya işten izin almış, ya halletmesi gereken işlerini ertelemiştir. Özetle toplumun normal yaşamaya imkanı varken çözülmeyen sorunlar nedeni ile yaşam kalitesi düşmüş oluyor. Sadece bir gün hayatın akışını etkileyen bu durum beraberinde başka sorunlar getire biliyor.

 Öğrenci gidemediği günün ödevlerini belki tam kavrayamıyor. İşini erteleyen ebeveyn biriken işlerinin üstesinden gelmeye çalışırken motivasyonu düşüyor, hayatla baş etmeyi zorlaştıran bu haller insanların gerilmesine, agresifleşmesine sebebiyet vere biliyor. İlçelerdeki eski yapı okulların yetersiz ve öğrenci kalabalığına denk olmayışı esasında eğitime değer verilmediğini gösteren faktörlerden birisidir. Avrupa ülkelerindeki tüm okulların yüksek kalitede ve tam konforlu olması halklarının refah içinde yaşamalarına önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. 

Bir kere tam teşekküllü okul ortamı öğrenci olan genç nesil insanlarda özgüveni geliştirir ve yarınlara zeki, donanımlı gelişmesini sağlar. Gazetecinin Finlandiya Eğitim Bakanı’na, “Ülkenizde neden özel okullar yok” diye sorusuna, Bakan kısa ve öz bir cevap veriyor: “Eğitim ticaret değildir.” –diye net yanıt vermiştir. Eğitim ticaret olmadığı gibi hayatımıza yön veren, nasıl ömür süreceğimizi şekillendiren temel ihtiyaçlarımızdandır. Bu gün eski yapılı okullarda kapalı spor salonu yok ve öğrenciler spor derslerini açık havada okulun bahçesinde sadece top oyunu ve sade egzersizlerle, o da yağmur ve kar yoksa hava şartları uygunsa yapa biliyorlar. 

Diğer ülkelerin okullarının yapısı ve okullarda öğrencilerin rahatı için düzenlenmiş şartları anlattığımızda gıpta ile dinliyorlar. Bir okul öğrenci için ikinci aile ortamıdır. Küçük sınıflarda büyük kalabalıkla eğitim almaya çaba gösteren öğrencilerin sık-sık hastalanması ise eğitimlerini esaslı ölçüde aksatmaya yetiyor. Çağdaş teknoloji ile ileri seviyede eğitim gören her bir öğrenci yarınların mihenk taşıdır. Öğretmenler için de oldukça sıkıntı oluşturan kalabalık sınıf öğretmene layık görülen haksızlıktır. Öğretmen, asker, doktor bir devletin omurgasıdır. Bu üç kesimin yaşam standartları her zaman kaliteli ve yüksek olmalı.

 Çünkü, gelişmek ve büyümek isteyen toplumlar devletçiliği ayakta tutan ve ülkenin bekasını sağlayan bu üç ana unsur meslek sahiplerine borçludur. Söz sahibi olmak yolunda ülkemizin çıkarlarını her şeyden üstün tutan tüm bürokrasi ve hayırsever iş adamlarına çağdaş okullar yapmaları hususunda çağrıda bulunuyorum. 

Vüsale ALİ Kayseri


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —