Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…

Pasinler’in bir köyünde cenazemiz vardı, köyün ismini vermeyeceğim Rabbim bütün ölmüşlerimizi rahmetiyle esirgeyip cümlesini cennetinde sonsuza kadar ağırlasın. Buna şüphesiz ki gücü de yeter, ismi de yeter. Zati bu tür bir fiil için kudreti ve azameti yetecek olan da bir tek O dur… 

Yollar beri berbat, adım atacak yer yok ve her yer çamur deryası içerisinde. Kimi yerlerde göstermelik yamalı bir asfalt atılmış, kimi yerde üstün körü bir şekilde taş döşenmiş. Birkaç köylüye sordum belediyelerden memnunun musunuz? Hatta bilhassa Pasinler Belediyesinden diye sordum, emin olun aldığım cevap kesin ve netti. 

Koskocaman bir HAYIR. 

“Sandığı dört gözle bekliyoruz” dediler. “Eğer bir daha bu başkan adaylığıyla devam edecek ise zaten baştan söyleyelim hiç ama hiç şansı yok. Bu aday yüzünden AK Partiye kimse oy vermeyi düşünmüyor.”

Ben demedim, misafir olarak çamurlarına dokunduğumuz köylü dedi. Ama bırakın çamuru falan, öyle bir misafirperverlik gördük ki inanın insan kendi evinde o konforu bulamıyor. Sadece ve sadece Allah rızası için bizleri zorla evine götüren ve karnımızı doyuran köylümüz, “artık neyin ne olduğunu görüyoruz” diyerek bu seçimin çok farklı olacağının sinyalini de veriyor.

Pasinler’de değişen tek şey Erzurum tarafından girişteki Atilla Dölekli Camii… Ama inanın rahmetli Atilla Dölekli’ nin adıyla daha kimseler prim yapamaz, görünen o. 

İktidar kanadından bugün yarın ilçelerimizin aday listeleri de açıklanır diye umuyoruz. Hatta ben tahmini olarak bu hafta içerisinde ilimizi ziyarete gelecek olan bir genel başkan yardımcısı tarafından açıklanacağını umduğumu bile ifade edebilirim.

Şayet aday isimleri değişir ve yeni yüz ve yeni kan ile yola devam kararı alınır ise muhalefet partilerin adaylarının ve söylemlerinin durumuna göre şartlar her zaman değişebilir. 

Burası Erzurum, burada siyasi garanti diye bir şey sakın ola ki aklınıza falan gelmesin. 

Sandıktan çıkan tek gerçek ise çoğu zaman sizi yanıltır haberiniz olsun.

Yani diyorum ki size sağ gösterip, sol ile makas alabilirler. 

Haftaya çok farklı bir hava ile giriyoruz vesselam;

Bugünden itibaren yoğun bir kar yağışı bekleniyor, birçok pisliğin geçicide olsa gizleneceği ve ortalığın saf bir beyazlık içerisinde görünmesinin vereceği psikoloji ile kendimizi biraz dinç hissedebilelim diyeceğim ama nerede,

Bir resim paylaşmış değerli bir hocamız; isimlerinin başında “Türkiye” etiketiyle başlayan bir kurumumuz, bu etikete ters yaptığı çalımlara bir yenisini daha ekleyip şu anda insanlığın ve kâinatın düşmanı pozisyonunda bulunan katil devlet destekçisi ve hatta iştirakçisi bir marka ile sponsorluk sözleşmesi imzalamış. Yorum yapmak istemiyorum ve hatta yapmayacağım ama inanın suç onlarda değil, bizde…

Onlar inançlarının gereğini yaparak, görevlerinde başarıya giden her yolu mubah sayarak ilerliyorlar. Ve bu yolda da hükümet, devlet, millet falan dinlemiyorlar. Daha son bir ay içerisinde bu kurumun yapmış olduğu pek çok rezaleti görmemize ve yaşamamıza rağmen nasıl bir dokunulmazlık zırhıyla kaplandıklarını da gördük. Bizler ise halk olarak “sürü psikolojisi” mantığıyla gönderildiğimiz ve yönlendirildiğimiz yere gitmeye devam ediyoruz.

Demek ki neymiş; bizleri yönetenler, bu kadim halkı yönetenler Ankara’da bulunan hükümetler değil, bu başında “Türkiye” ve “Türk” etiketleri bulunan sözde kurumlardır.

Öğrenmiş olduk.

Yoksa düşmanımın düşmanı benim dostumdur edasıyla nispet edercesine, “güç bizde” imasında kurularak bu imza atmalar neyin nesi. 

O kadar çok hainimiz var ki… 

Sırtımızı ne tarafa döneceğimizi bile şaşırdık kaldık. Yediğimiz ihanet hançerleri artık bizde alışkanlık yaptı… 

Bir yanda nefes aldırmayan zincir marketler ve onların destekçileri fırınlar. Ve dahi şehirlerarası otobüs firmaları ve başta güzide kuruluşumuz THY ve paydaş şirketleri…

Allah aşkına ne duydunuz. 

Allah aşkına bir ara veriniz ya…

Bir gecede paramız tavan yaptı, ekonomimiz hayalini kurduğumuz seviyelere geldi de biz mi göremedik acaba ki kafanıza göre fiyat belirleyip bu halkın önüne menü olarak sunuyorsunuz? 

Hem de alternatif bile sunmadan.

Yeseniz de bu, yemeseniz de. Der gibi…

Talep var diye hizmet kalitenizi fiyat ile neden endeksliyorsunuz ki? 

Valla Sayın Cumhur Reisim; radikal kararlar alınmadan bu işin önüne geçemezsiniz. 

En basitinden bir ev sahibi bile oturduğu yerden, kendi defterini tutup kiracısından “Mete zoru” mevcut kiranın 2-3 katını alabiliyor ise ve birileri de bu işe sadece parmak sallayıp gerisini getirmiyor ve denetim mekanizması çalışmıyor ise sıkıntı büyük.

Her zaman dedik yine diyoruz… Siz; emeklinize, dul ve yetiminize ve hatta oy isteyip, hizmet etmek için canla başla çalışacağız dediğiniz halkınıza; 10 Bin tl gibi ciddi manada komik bir maaş verip, 12 Bin tl kira alınmasına sesiniz çıkmıyor ise; hakkı 4 tl olan ekmeğin 7,5 tl olarak satılmasına sesiniz çıkmıyor ise deriz ki, bu ülkede yaşayan ve sizden adalet isteyen sadece çalışan memurlarınız ve asgari ücretlileriniz değildir. 

Ve sadece onlar yoktur… 

Ve siz bu halka yardım etmek istiyor iseniz; betondan binalar, kent meydanları ve hatta koca koca AVM ler yapmayın… İnsan gibi insanca yaşamanın, haysiyet ve gurur ile yaşamanın yollarını açın/aralayın hepsi o.

Ortalıkta birçok “deli dumrul” tünemiş ve hatta onların kendi köprüleri var ve halkınız gerçekten çok zor durumda, geçinemiyor.

Uzun lafın kısası, siyaset ile gerçek hayatın birleştiği noktada çıldırtan denge bozuklukları var. 

Ne diyordu şair; dostum dostum, güzel dostum/ Bu ne beter çizgidir bu/ Bu ne çıldırtan denge/ Yaprak döker bir yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe