Serpil Tekin

Tarih: 02.11.2023 08:00

YAĞMUR

Facebook Twitter Linked-in

YAĞMUR

Yorucu bir işgünü daha nihayet bitmişti. Eşyalarını hazırladı çantasını kontrol edip, iş yerinden ayrıldı. Sokağa çıkar çıkmaz yağmur damlalarının yüzüne vurmasıyla irkildi. Başını kaldırdı bulutlara baktı. Gökyüzünü yağmur bulutları kaplamıştı. Otobüs durağı yakındı, durak her zamankinden kalabalıktı. Herkes yağmurdan korunmak için durağa sığınmıştı. Herkeste bir telaş vardı. Uzaktan bineceği otobüs göründü. İnsanlar da bir kıpırdanma başladı. Oturacak yer bulma telaşı şimdi den herkesi sarmıştı. Otobüs durağa yanaştı Kalabalık otobüsün kapısının önüne yığıldı. Kadın sadece izliyordu. Sıra kendine gelmişti ki birden otobüse binmekten vazgeçti. Cadde boyunca kaldırımda yürümeye başladı. 

Aslında yağmuru çok seviyordu ama bu çok öncedendi. Artık yağmuru ve kışı hiç sevmiyordu. Niye sevsindi evladı bu yağmurlu havada soğukta tek başınaydı. Üşüyor mu korkuyor mu hiçbir fikri yoktu. Tek bildiği bu havalarda çocuklar annelerinin yanında olmalıydı. Cennet diye bir yer varmış herkes evladının orada olduğunu söylüyordu ama annesinin yanında cennetteydi zaten. Annesini de yanına alırmış. İkisi de cennette buluşacaklarmış. Belki de haklıydılar, yine de o zamanı beklemek zorunda olmak hiç de kolay değildi. Birini teselli etmek aslında çok kolaydı. Teselliye ihtiyacı olanında tutunacak somut ya da soyut bir şeylere ihtiyacı vardı. Yoksa insan nasıl dayanırdı bu yaşananlara.  İstemese de kabul etmek zorundaydı, rüyalarına bile gelmiyordu artık evladı. Yıllar geçmişti üstünden, yağan yağmur iyi geliyordu. Yaşayamam demişti bak hala yaşıyordu. İnsan ne garip bir canlıydı böyle. Kendini suçlu hissetti. Haksızlık yapıyordu sanki evladına. Hayat devam ediyordu. Acılar aslında kişinin gelişimini ve beklentilerini değiştiriyordu. Sıradan olmaktan çıkarıyordu. Hayatın gerçek anlamını bulmana yardımı da oluyordu. Didem Madak şiirinde şöyle demişti “İnsan unutandır, insan unutulmaya mahkûm olandır.” Diyordu. Unutmadı kadın unutmak imkânsızdı zaten ama yine de hep bir tarafı eksikti. Bütün parçaları yerine koymuş ama tek bir parçayı bir türlü yerine oturtamamıştı. 

Yüzüne vuran her yağmur damlası sanki ruhuna iyi geliyordu. Bir kitapta okumuştu “Bazı insanlar yağmurda ıslanır, bazıları da yağmuru hisseder” diyordu. Tanrının biz insanlara verdiği en güzel arınma yolu diye düşündü içinden. Uzun zaman olmuştu ıslanmayalı ya da yağmuru hissetmeyeli, o da herkes gibi yağmurdan kaçıyordu. Ne iyi etmişti otobüse binmemekle. Kadın kendiyle yüzleşiyordu. Geçen yılları koydu önüne, yağmur damlaları da katılmıştı yüzleşmeye. Geçmişi başladı ilk sohbete “Her şeye küstün peki neyi değiştire bildin” dedi. Yağmur devam etti “Evet cevap ver ne işe yaradı? Neyi başa sarabildin.”

Kadının hiçbir cevabı yoktu. Yağmurda epey hızlanmıştı, sanki yılların intikamını alır gibiydi. Kimden intikam alıyordu ki kimi suçlayacaktı. Yağmur kadından, kadında hayatından vazgeçerek hesaplaşıyordu kendince. Aslında o da biliyordu gerçeklerin böyle olmadığını ama kabul etmek istemedi. 

Yaşadıklarını değiştirme ya da öteleme şansı hiç yoktu. Bazen cevap bulamadığımız mantığımızın almadı çok şey yaşarız. Nedeni, nasılı olmadan biz insanların kendi iradeleri ya da seçimleri dışında olanlardır. Bazen teslimiyet gerekir hayatı kendi akışına bırakmak ve beklemek. 

Bizim üstümüzde bir güç vardır bu inkâr edilemezdi. Hayatımızın yönetimini bazen beceremeyiz. Bizim adımıza planlanmış bir yol vardır. Bu plan bizim irademiz dışında gelişir. Yaşam boyu hayatımıza hep birileri girer ve çıkar. Kalma süreleri de bize öğrettikleri ya da bizim onlardan öğrendiklerimiz bitine kadar devam eder. Evladından çok şey öğrenmişti bunun farkındaydı. Yaşananlarda kimsenin suçu yoktu. 

Yağan her yağmur damlasıyla arınıyordu kadın. Ruhuyla kendiyle yüzleşiyordu. Yaptığının sadece bir kaçış olduğunu da biliyordu. Gerçeklerden ve kendinden üstün bir gücün olduğunu kabul etmekti. Hayatının bazen kendi tercihleri dışında geliştiğinin bilincindeydi, tek sorun yıllarca bunu kabul etmemiş olmasıydı. Yağmur ve iç ses çok haklıydılar. Neyi geri getire bilmişti. Yağmur bir nimetti aslında. Tekrar doğuş yeni umut yeni hayatlardı. Toprağa can veren yağmur her şeyin anlamı değil mi? 

Evine yaklaşmıştı kadın. Çocukları onu çok merak etmişlerdir. Mutsuz hep geçmişi özleyen bir anne ne kadar çocuklarına örnek olabilirdi. Çocuklarına çok haksızlık etmişti kadın. Gideni getiremeyecekti ama yanında olduklarının da kıymetini bilmeliydi. Anahtarı çantasından çıkardı kapıyı açtı. İlk defa evinin kapısından giren biri gibi hissetti kendini. Yağmur kadının yeniden doğmasına yeniden başlamasına sebep olmuştu. Hayat anılardan ibaretti giden evladı anılarında hep olacaktı ama daha çok anı biriktireceği de evlatları vardı. 

Hayat bizi çok üzmüş olsa da yaşanacak bahanelerimiz çok güzel anılar biriktirmeniz dileğimle


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —