Bu şehir öyle bir yapıya sahip bir şehirdir ki, incelemeye kalktığın zaman ortaya çıkacak olan sonuçlara da kesinlikle ve kesinlikle katlanmak gerekecektir. Bu durum Erzurum’un her türlü yapısal değerleri için olduğu kadar maddi ve manevi değerleri içinde geçerlidir.
Kültür çeşitliği, tarihten gelen zenginliğinin vermiş olduğu renklilikten dolayı hemen her dalda tepe noktasında seyir halinde olup en belirgin özelliğini de siyaset sahasında göstermektedir.
Uzun zamandır ilimizin siyaset arenasını eşeleyip duruyoruz. Ortaya çıkan bazı özelliklerin varlığını zaten bildiğimizden veya tahmin ettiğimizden dolayıdır ki şaşırmamakla beraber, bazı küçük ayrıntıların da mide bulandırdığının altını çizmeden geçemeyeceğimizin bilinmesi elzemdir.
Bu şehirde her zaman söyledik, söylemeye devam ediyoruz ve yarın da, sağlığımız yerinde olduğu müddetçe de söyleyeceğimizi ilan ediyoruz ki; bu şehirde her şey var. Her zenginlik var. Her kültür var. Her siyaset var. Her Siyasi Parti var ama sadece ve sadece CHP yok.
İl içersinde de yok, il sınırları içerisinde de yok, birkaç menfaattar hariç kimsenin aklında da yok, fikrinde de yok…
Yönetim için gönderilen veya tayin edilen il yönetimlerinin birçoğu hatır gönül işi, ahbap çavuş ilişkisi için orada bulunurken il başkanlarının durumu da aleni olarak ortada. Ya eline, ya beline ya da diline sahip olamadığı için, bu şehrin maddi ve manevi değerlerine hürmet ve saygı göstermediği için halk tarafından sevilmedi, ilgi görmedi ve bu yüzden de CHP bu şehirde hiç bir zaman olmadı. Ne zamandan bu yana Orhan Şerifsoy’ dan bu yana…
İnce eleyip sık dokumaya hiç gerek yok. Suat Dülger yönetimindeki Erzurum CHP nin bir adım ileri gitmesi sadece ne ile mümkün olur du; bir “kaos” ya da “mucize” ile. Kimse kusura bakmasın; mucizeyi, Rabbim kendisine inanmayanlara göstermiyor. Ama kaos, bir takım özellikleri olanların her daim başvurduğu bir yol olduğu için ve bahse konumuz olan Parti konumundaki CHP de bu konuda uzman sayıldığı için, her daim ikinci bir b, c,d ve hatta ğ planları dahi bulunabileceği ihtimalini göz ardı edenler ya yanılırlar ya da Erzurum havuzbaşında olduğu gibi bir kaos ortamının içerisinde bulunurlar. Ve bunu da, başta yerel yönetim olmak üzere il yönetimine ve iktidar partisine mal etmeye çalışırlar (tabii ki yersen)…
Ve çok ta güzel yaptılar da…
Çünkü amaçları da, gayeleri de buydu.
Ve ne yazıktır ki, içimizden bayağı bir inanan ve hatta gerçek manada yiyenlerimiz de olmadı değil. Hatta ve hatta içimizden birkaç ekmek ihanetçisi bile “Erzurum’lu olmaktan dolayı utandıklarını” ifade ederek bu şehrin kendisine hakaret etmişlerdir. Onların hesabı sonraki iş, bir armut kadar değeri olmayanların ortaya Erzurumluluk şerefi atarak, çeriyle/çöpüyle uğraşacak ne vaktimiz var ne de hevesimiz. Rahmetli Necip Fazıl hocam o konuyu özetle geçmiş zaten. Bizim işimiz şimdi Havuzbaşı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Erzurum’da gösterime koymuş oldukları tiyatro…
Aslında olay her ne kadar 07 Mayısta cereyan eden bir olay gibi görünse de ve halka o tarihte yaşanan biri olay gibi lanse etmeye çalışılsa da planlama açısından çok daha öncelerinden olduğu gün gibi ortada ama uygulamaya 7 Mayısta konulmuş oldu.
Daha önceden de bilindiği gibi illerde seçim çalışmaları yapıldığı zaman, ortaya konulan performanslara göre bir sonraki adımlara gidilerek sonuca en doğru, en kârlı ve en pratik şekilde gitmek için hamle yapılmaktadır. İşte bizim gariban şehrimizin ana muhalefet partisinin büyük ortağının, ortada olmayan başkanının basiretsizliği yüzünden meydana gelen daha çok olayın müsebbibi olduğu defalarca defa saklanıldı, halkımızın ilgini çekmediği içinde hemencecik unutulup geçildi ancak son yaşanan olayda işin içerine farklı algılar yerleşmiş olduğundan dolayıdır ki, bu başkanın da adalet karşısındaki sonucunu daha şimdiden merak etmemek elde değildir.
CHP hiç bir zaman için bu şehire önem vermedi. Hiç bir zaman ilgi göstermedi ve umduğunu bulamadı, bu şehir iktidar partisine ve bilhassa bağrında yetiştirmiş olduğu sağ partilere olan muhabbeti arkasına saklanılarak ta, ara ara seçim dönemlerinde veya terör olayları bahane edilerek bu şehrin kozmopolit yapısı üzerine değişik projeler de uygulamaya konulmuş olduğu hafızalarımızda taze olarak mevcuttur. İşte bu bağlamdan yola koyulduğumuz zaman yaşanan gelişmelerin yine bir seçim öncesinde, yine bir terör sevicisi ve ne yazıktır ki destekçileri sayesinde, maşa olarak kullanılan bir takım satın alınmış kişiler tarafından bu şehir bir kez daha karıştırılmak istenmiştir. Tıpkı yine dün Sivas Madımakta yapılanın aynısı yapılmak istenmiştir. Tıpkı dün Konya’da yapılanın aynısı yapılmak istenmiştir. Rize’de yapılanın aynısı yapılmak istenmiştir. Maraş’ta yapılanın aynısı yapılmak istenmiştir. Gezide yapılanın aynısını devreye sokulmak istenilmiştir.
Ne için?
Sadece ve sadece yüzyıllardır süregelen menfaatlerini ön planda tutmak ve kendi kazançlarını sağlayabilmek için.
Ve kurban olarak ta; tarihe adını kendi tırnaklarıyla yazmış olan ve zaten tarihin kendisi olan bir şehri ve halkını seçmişlerdir.
Tesadüflere bakınız ki; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı baş rollerde ve personelleri de figüran olarak emir aldıkları gücün gölgesinde Türkiye’mizin bir köşesinde kaos planları yaparak seçim için sözde çalışmalarda bulunmaktadırlar.
Valla yedik gitti.
Nasıl yemeyelim ki; seçim takvimi ortada…
Seçim için miting takvimi düzenleniyor ve içerisinde Erzurum’da var. Ve ne hikmet ise iktidar partisinin yaptığı, benzeri olmayan bir miting sonrasında, kendilerine tahsis edileceğini kesinlikle bildikleri miting alanını dolduramayacağını anlayan ve bu şehirden eller ve cepleri boş çıkacaklarını tecrübelerinden bilen Millet İttifakı baş aktörümüz CHP, yeni bir senaryo uygulamaya koyarak, tesadüfe bakınız ki “emniyetsizlik” sebebiyle miting çalışmasının iptalini kamuoyuna bildirip, belirlenecek bir günde esnaf ziyareti için yakın illerden birinin dönüşünde Erzurum’a uğranılacağı ve ayak üstü kısa br görüşme yapılacağının haberi yayılarak programa alınmıştır. Tarih olarak ta, iktidar partisinin İstanbul mitinginin günü seçilerek planın ilk adımı devreye sokulmuştur. Zaten sonrası malum.
Asıl görevini bir kenara bırakarak kendi şehrinden bihaber yaşayan ve elemanlarını da yanında gezdiren, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayından daha bir havalı ve eğitimsiz görünen bu belediye başkanı ve personelleri ( ki görevlerini layıkıyla yapıp, şehirlerinin şehr-el emin unvanını taşıyan gerçek belediye başkanlarımı ve değerli personellerini tenzih ederek) almış oldukları emirler doğrultusunda şehrimize gelerek emri vakilerine başlamışlardır.
Öncelikle YALAN BEYAN da bulunarak esnaf ziyareti için izin alan bu emir grubu amaçlarının detaylarını Havuzbaşında toplanmaya başladıkları zaman ortaya sermişlerdir. Değişik saatlerde topluca şehre girmeyerek sözde dikkat çekmemeye çalışan provokasyon timlerinin amacı ceplerinde biriktirip getirdikler taşlar havada görülmeye başladığı zaman, sözde halka hitap etmek için otobüsün üzerine çıkan emir grubunun baş aktörlerini korumak için açmış oldukları şemsiyelerden tahmin edilmeliydi… Çünkü havada ne bir yağmur, ne bir güneş olmamasına rağmen şemsiye açılarak bir şeylerden korumaya alınması, İmamoğlu’nun bir kez daha görev üstünde olduğunun en bariz ispatıydı.
Aylardır çıplak ayaklı şovmenimizin dilinden düşürmediği “geliyor gelmekte olan” sloganı, çok iyi bildiği ve çıplak ayaklarıyla emir aldığı görevleri amacıyla çok adımladığı bu alanda tekrardan sahneye alınmıştı.
Erzurum’da her şey planlandığı gibi gidiyor ve kaos senaristleri yeniden “motor” diyerek yeni bir provokasyonun çekimlerine başlamıştı işte. Yapısı bakımından Erzurum hedef seçilmiş, amaç İstanbul mitingini unutturacak, gündemden düşürecek ve hatta ülke gündemini değiştirecek kanlı, acımasız ve gürültülü bir çalışma yapmak olacaktı.
Bir kez daha Erzurum vakarıyla, sağduyusuyla ve vatan sevdasıyla bu saçma sapan tiyatro oyununa seyirci kalmamış ve pirim vermeden kendi çaplarında yapmış oldukları taşkınlıklar ile yarım kalan provakatif eylemlerini sadece sığınmak için ve kaçmak için kullandıkları şehirlerinde sözde taraftarlarıyla demokrasi adı altında devam ettirmişlerdir.
Geride kalan ise sadece ve sadece seçim artığı olarak görünen birkaç kırık cam ve nereden geldiği tespit edilecek olan taşlar, sopalar, dövizler; yani bir esnaf ziyaretinde! kullanılacak olan her türlü malzeme…
Defalarca söyledik ve hatta unutulmasın diye de yazdık. Bu halkın hafızası ile alay etmeyin dedik. Hatta ve hatta üçüncüsü olan bu yazımızın ilkinde ve ikincisinde aynı konulara temas ederek CHP nin bu şehirde amacının sadece ve sadece kaos olduğunu, yaşananların bu yaşanacak olan olayın habercisi olduğunu belirttik. Bunun içinde ilk önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlık Müdürünü vekil adayı olarak tayin etmeleri, ardından belediye başkanı ve personellerinin bu şehir üzerinde tasarruf hakkına sahipmişçesine hareket ederek, bu nahoş olayları tetiklemeleri ve yönetmelerini göremeyenlere bir kez daha anlatalım diyerek belirttik;
Ama sadece belirttik.
Çünkü bu kadim şehir içersinde dahi yaşanan bu olayları görmezden gelip olayın detayını anlamadan dinlemeden birilerinin bu şehri eleştirmesine de üzülmedik diyemeyiz.
Ama gördük ki; birilerinin çıplak ayaklarıyla “geliyor gelmekte olan” diyerek, birilerinin de Olimpos Dağının efsanelerinin arasında çığırtkanlıklarını yapmış oldukları kaosları ellerinde patladı vesselam. Misafir umduğunu değil, bulduğunu yedi, yapacak bir şey yok.
Bizim buraların meşhur bir sözü vardır; bara giren, …. çalkalar.
Gördük gelecek olanı…