Toprağın Özünden Sofraya

Yemek yapmak kadınlarımızın büyük bir çoğunluğu için zevkli olmasının yanı sıra bazen işkence halini alabilmektedir. Bilhassa bugün ne pişirsem derdine düşenlerimizin sayısı azımsanmayacak kadar da çoktur.

Mutfak bilhassa çalışan kadınlarımız için tehlikeli bölge olarak ilan edilse de her kadının gönlünde olan, çoğu zaman çıkılmak istenilmeyen bir yerdir aslında. Hünerlerin sergilendiği, yemek sırlarının saklandığı gizli bir kasa, mayınlı bir bölgedir.

Bu bölgelere giriş için ilk önce mutfağın gerçek sahibi olandan izin alınmasının “sağlık” açısından çok önemli olduğunun da bilinmesi gerekmektedir.

Aynur; bizden birisi…  

Her ev kadını gibi mutfağı olan, hünerleri olan ve aynı zaman da bu hünerlerin altında yatan sırları olan birisi. Aslında çalışan bir kadın. Üretici olan, mesleğini seven ve bu meslek le; başta toprağın emekçileri olarak bilinen köylümüzün attıkları adımlarında ki yol gösterenidir… Kimisi “toprak ana” diye adlandırır. Kimisi ise “bacı” der. Abla diyenlere kızan Aynur’un gönlü, her zaman “toprak ana”dan yana çeker. Ne de olsa kendisi de bir annedir. 

Tarım Danışmanlığı yapan Aynur Narmanlıoğlu, diğer Tarım Danışmanları gibi olumsuz birçok problem içerisinde yorulup, yoğrulmasına rağmen, mücadeleden hiç ama hiç vaz geçmemiş bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Görevini yapabilmenin hazzını, layık görüldüğü uygulamada keyifleri kaçırsa da toprakla avunmaya devam etmekte kendisi.

Umut, toprağın bereketinde saklıydı.

Elbet bir gün, hak edenlere de yeşerirdi nasıl olsa. 

Mutfak ta tıpkı toprak gibiydi. Ne kadar çalışır emek verir isen, bereketin ve emeğinin karşılığı da o kadar lezzetli ve bir o kadar da keyif verirdi insana.

Aynur, toprakta aldığı enerjiyi mutfağında güce dönüştürmeyi sevdiği için yaptığı her el emeğini ve el lezzetini paylaşıma sunarak, farklı bir projeye daha imza atmak için bir adım daha atmaya karar verdi. Haftada bir gün; özel tariflerin, abartılı malzemelerin değil sade ve basit tariflerin yer aldığı daha lezzetli mutfak tüyolarının/sırlarının oluştuğu yazı dizisine başlıyor. Vitrinlerde gördüğünüz abartılı görselleri olan pastaların, yemeklerin veya salataların aslında çok kolay ve basit malzemeler ile evinizde kendi mutfağınızda daha lezzetli olabileceğinin yolunu gösteriyor.   

Haydi mutfağa.

Aynur’un mutfağına…

Vitrin güzeli olarak görülen ama yapımı çok kolay ve basit malzemeler ile “Profiterol”…

HAMURU İÇİN

2 çay bardağı su

100 gram margarin veya tereyağı

Bir tutam (fiske) tuz

2 çay bardağı un

4 yumurta

KREMASI İÇİN

1 litre süt

1 su bardağı un

1 su bardağı toz şeker

1 paket sade krem şanti

ÜST SOSU İÇİN

1 paket toz bitter çikolata sosu

2 su bardağı süt

1 küçük paket sütlü çikolata

Profiterolün hazırlanışı

2 çay bardağı su, 1 tutam (fiske) tuz, 100 gram margarin veya tereyağı çelik bir tencerede yağ eriyip, su kaynayıncaya kadar orta ateşte pişiriyoruz. Kaynayan bu karışımın içerisine 2çay bardağı unu ilave ederek kısık ateşte tam 5 dakika karıştırarak pişiriyoruz.

Hamurumuz 5. Dakikanın sonunda güzel bir kıvam almış olacaktır.

Daha sonra ocağımızın altını kapatıp, tencereyi soğumaya bırakıyoruz. Diğer taraftan kreması için süt, un ve şeker tozunu bir tencereye alıp, tel çırpıcı ile iyice karıştırarak pişiriyoruz. Krema piştikten sonra soğumaya bırakıyoruz. Soğuyan kremanın içerisine bir paket sade toz krem şanti ekleyip, mikserle iyice çırpıyoruz.

Ve kremamız da hazır…

Soğuyan profiterol hamurunu alıp, 4 yumurtayı tek tek olacak şekilde bu hamurun içerisine kırıp, mikser ile hamura iyice yediriyoruz. Hamurumuzun güzel bir kıvama kavuştuğu görülecektir. 

Hamurumuzu 15 dakika buzdolabında dinlendiriyoruz. Dinlenen hamuru yağlı kâğıt serili olan fırın tepsisine yemek kaşığı ve tatlı kaşığı yardımıyla küçük toplar halinde şekil vererek diziyoruz.

Önceden ısıtılmış olan 200 derecedeki fırına tepsimizi yerleştiriyoruz. Profiterollerimiz pembeleşinceye kadar 20 dakika süresince pişiriyoruz. Buradaki PÜF NOKTAMIZ! “fırın kapağımızı kesinlikle ve kesinlikle pişirme esnasında ve piştikten sonraki 10 dakika sonrasına kadar açmıyoruz. Yoksa hamurumuz söner…”

Pişen hamurlarımızı bıçak yardımıyla ortadan biraz kesip, hazırlamış olduğumuz kremayı bu kesiklerden topların içerisine yerleştirin. 

Tüm toplarımıza bu işlemi yaptıktan sonra üst sosunu hazırlayalım…

Süt ve toz çikolata sosunu kısık ateşte karıştırarak pişirelim. Piştikten sonra içerisine küçük bir paket çikolata atıp ocağın altını kapatalım, Sosu iyice karıştırdıktan sonra kaşık yardımıyla her bir topun üzerine gelecek şekilde döküp servis tabağına alalım.

Servis esnasında kullanacağınız sunum tarzı size bırakılmıştır. İsteğe göre farklı görseller oluşsun diye süsleme yapılabilir. Antep fıstığı, Hindistan cevizi, krema sosu, nar tanesi, çilek dilimi, kivi dilimi vs vs…

Afiyet olsun…

Günün PÜF noktası; “ Hamur iyice soğumadan yumurtalar kırılmayacak. Yumurtalar mutlaka teker teker kırılacak ve her yumurta çok iyi karışacak. Hamura metal kaşık değmeyecek, fırının kapağı hamurlar pişerken, fırın hamurlar piştikten sonrada hiç açılmayacak (10 – 15 dakika boyunca) ”