Terör, toplumların en büyük düşmanıdır. Sadece fiziksel yıkımla değil, aynı zamanda zihinlerde, kalplerde ve toplum yapısında da derin yaralar açar. Terör ile huzur arasında güvenli bir durak olmadığını söylemek, insanın bu iki uç arasında tercih yapma lüksünün bulunmadığını vurgular. Çünkü terör, sadece can ve mal güvenliğine değil, toplumsal düzenin bütününe kasteder. Huzur ise, sadece bir sonuç değil, sürekli çaba gerektiren bir süreçtir.
Toplumlar, terörle mücadelede yalnızca güvenlik güçlerine değil, sosyal dokunun korunmasına da önem vermek zorundadır. Terörle arasına mesafe koymayan bir topluluk, huzuru da kaybetmeye mahkumdur. Bu anlamda terör, sadece şiddet eylemleriyle sınırlı kalmaz; terörü meşru göstermeye çalışan her tür propaganda ve söylem de bu yıkıcı gücün bir parçasıdır. Zira terörün yıkıcı etkisi, sadece bombalarla, silahlarla değil; insanları korkuya, güvensizliğe sürükleyen fikirlerle de yayılır.
Güvenli bir toplum inşa etmenin en önemli yolu, terörün hiçbir biçimde meşru görülmemesi ve toplumun her kesiminin bu konuda net bir duruş sergilemesidir. *Terörle huzur arasında güvenli bir durak yoktur* çünkü terörle uzlaşmak, terörü tolere etmek, huzurdan taviz vermek anlamına gelir. Bu da bir toplumun kendi ayakları üzerinde durabilme yetisini kaybetmesiyle sonuçlanır.
Her toplumda terörle mücadele, sadece güvenlik tedbirleriyle değil, eğitimle, kültürel farkındalıkla ve toplumsal dayanışmayla desteklenmelidir. Bu mücadele, bireylerin zihninde terörün ne olduğu, neden bir tehdit oluşturduğu ve nasıl bertaraf edilmesi gerektiği konusunda net bir anlayış geliştirmekle başlar.
Unutulmamalıdır ki, huzur ile terör arasında hiçbir güvenli durak olmadığı gibi, bu iki kavramın bir arada var olma ihtimali de yoktur. Güvensizlik ortamında huzuru aramak, huzur içinde yaşama umudunu kaybetmekle eşdeğerdir.
Sonsöz olarak, terörle arasına net bir çizgi koyamayan toplumlar, huzuru da güveni de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırlar. Bu nedenle, teröre karşı kararlı bir duruş sergilemek ve terörün hiçbir şekilde meşru görülemeyeceğini toplumsal bir bilinçle pekiştirmek, huzurun ve güvenliğin sağlanmasında temel bir adımdır.
*Necat KACAN*
Eğitimci Araştırmacı Yazar