Temmuz ayı…
Yılın ortasında bir dönüm noktasıdır. Doğa yaz güneşiyle, gökyüzü maviliğiyle, kalpler ise tatil ve huzur özlemiyle dolup taşar.
Kimi valiz hazırlar, kimi plaj çantası…
Herkes dinlenmenin, uzaklaşmanın, birkaç günlük de olsa kendini unutmanın peşindedir.
Ama bizler için Temmuz başka...
Bizler tatil yerine vatanı diri tutma, milleti yeniden ayağa kaldırma davasındayız.
Çünkü bizler için mevsimler değil, misyonlar önemlidir. Tatil köylerine değil, Bizler Türk'ün istikbaline yatırım yapıyoruz.
Hayalimdeki gibi bir Temmuz diliyoruz hep birlikte:
Bir gül kadar nazik, bir kelebek kadar umut dolu, bir dua kadar içten…
Sağlıkla, mutlulukla, huzurla, bereketle gelen…
Yüreklere su serpen, acıya dur diyen, geleceğe ışık tutan bir Temmuz…
Ve bu Temmuz, bizim için sadece bir yaz ayı değil, büyük bir hedefin mevsimi oldu.
Çünkü bizler yeni bir projeye başladık: Nizam-ı Âlem TURAN
Dünya Barış Ödülü…
Adı gibi büyük bir vizyonu taşıyor bu ödül:
Dünyada sadece Batı’nın değil, artık Türk-İslam dünyasının da bir adalet terazisi, bir barış sembolü, bir hakikat ödülü olmalı dedik ve çalışmalara koyulduk.
Bu yaz bu kutlu hedefi tamamlamayı, milletimize ve ümmete sunmayı arzu ediyoruz.
Çünkü artık Türk’ün adaleti, İslam’ın rahmeti ve mazlumların umudu bir ödülde vücut bulmalı.
Artık Türk-İslam âleminin de kendi Nobel’i, kendi adalet mührü olmalı.
Bugün çalışıyoruz…
Çünkü yarınlarımız için mücadele ediyoruz.
Bu Temmuz, sadece güneşin değil; Türk milletinin de yeniden doğduğu ay olsun.
Temmuz’a hoş geldin derken şunu söylüyoruz:
Sen umut ol, sağlıklı ol, birlik ol, bereketli ol.
Sen, yorgun düşen gönüllere şifa,
sessiz kalan milletlere ses ol.
Ve sen, Türk'ün liderliğini, İslam’ın merhametini dünyaya yeniden duyuracak bir uyanışa vesile ol.
Güzel ve hayırlı bir ay olsun…
İnşallah.
– Kalemin izinde, vicdanın sesiyle…