Bugün, 6 Mayıs 2024 Pazartesi

SOYKIRIM YALANLARINA NASIL CEVAP VERİLMELİDİR?

İsmail CİNGÖZ

Amerika Birleşik Devletleri ABD ve Avrupa ülkeleri de her 24 Nisan günü meclislerinde / parlamentolarında Birinci Dünya Savaşı sırasında (sözde) yüz binlerce Ermeni’nin katledilmesi olayını (!) anarak Türkiye’ye soykırımı kabul çağrısında bulundukları bilinmektedir. Ardından Devlet Başkanları/Başbakanları ve parlamento üyelerinin de katılımlarıyla en büyük Katedrallerde yine (sözde) “Ermeni Soykırımı Anma Ayinleri” yapılmaktadır.

Rutin bir seremoni haline dönüşen bu etkinlikler; Türkiye’ye sözde dost(!) ve müttefik(!) ülkelerde gerçekleşiyor olması ise ayrı bir garabet olduğu muhakkaktır. Bu esnada eş zamanlı olarak ABD ve Avrupa ülkelerinden gelen temsilcilerin de katılımlarıyla Erivan soykırım anıtı (!) adı verilen yerde anma etkinlikleri yapılmaktadır.

Ermeni Diasporasının öncülüğünde her yıl 24 Nisan’ı “Sözde Ermeni Soykırımı” seremonilerinde 1915 olayları üzerinden hareketle uluslararası kamuoyu yine yalan ve uydurma bilgi ve belgelerle kandırılarak, Türkiye’yi ve Türk Milleti’ni sözde soykırımı(!) kabule zorlayıcı enva-i çeşit atraksiyonlarda bulunulmaktadır.

Ancak unutulmaması gereken husus Ermeni Diasporası bu yalan iddialarını bir sektöre dönüştürmüş ve 365 gün 7x24 saat durmaksızın, binlerce kitap, broşür, reklam vs. akla gelebilecek her türlü iletişim yöntemleri ile kitlelere ulaşmak amacıyla çalıştıklarıdır. Dolayısı ile her 24 Nisan bu yalanlarda zirveye ulaşılır.

***

Ermenilerin kendi tarihleri hakkında verdikleri bilgiler gibi sözde Ermeni Soykırım iddialarının da koskoca bir yalandan ibaret olduğu[1] hatırdan çıkartılmadan 1915 olaylarının yaşandığı süreci kısaca hatırlamakta yarar olacaktır;

Birinci Dünya Savaşı’nın olağanüstü şartları yaşanırken cephe gerisinde masum sivil Müslüman ahaliye saldıran ve tebaası olduğu Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanarak düşmanla işbirliği yapan Ermeni komitacıların 06 Şubat 1915’te başlattıkları katliam ve saldırıların[2] durdurulabilmesi amacıyla dönemin şartları gereği uygulanmak zorunda kalınan tehcir nedeniyle soykırımla Türkleri suçlayan Ermenistan ile Batı’nın emperyalist devletlerinin, 1915 olayları ile ilgili ellerinde bulunan arşivlerini açmaya yanaşmadıkları bilinmektedir. 

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile savaştan yenik olarak ayrılan Osmanlı Devleti toprakları İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya ve Yunanistan tarafından işgal edildiği dönemde bir grup Osmanlı asker, siyasi ve bürokrat “Malta Sürgünleri” olarak bilinen ama gerçekte o dönemdeki tanımla “Ermeni Kırımı” suçlamasıyla göz altına alınmışlar ve Malta Adası’na götürülerek yargılanmak istenilmiştir. 

Osmanlı Hükümeti’nin Tehcir Uygulama Emirleri ve tehcir işlemleriyle ilgili bütün resmî belgeler İngiliz işgal kuvvetleri tarafından Londra’ya götürülmüştür. Belgeleri inceleyen İngiliz Yüksek Komiserliği, Malta Yargılamalarında kullanmak üzere delil araştırmaları yapmış ama suç niteliğinde somut delil bulamamıştır. Halen İngiliz arşivlerinde olan bu belgelerde aradığını bulamayan İngiliz Yüksek Komiserliği, sözde soykırım yalanları için önemli kanıtlar arasında gösterilen Arnold Toynbee’nin “Mavi Kitap” isimli kitapta bahsedilen iddiaları ciddiye alınmamıştır. Bu kitap ile ilgili en önemli husus ise ilerleyen yıllarda Toynbee kitabı kurgulayarak yazdığını itiraf etmiştir[3]. 

İngilizlerin sözde soykırım için delil bulamamaları ve Türklerin yargılanabilmeleri için hukuki zeminin olmadığının anlaşılmaya başlaması üzerine İngiltere Savaş Bakanı Winston S. Churchill’in “Malta’da tutuklu Türklerin ilk uygun fırsatta serbest bırakılmaları” önerisini[4] kabul etmeyen İngiltere Başbakanı David Lloyd George ve İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’un “Ermeni Kırımı” suçlamasıyla Türkler hakkında dava açılmasında özellikle ısrarcı oldukları görülmektedir. 

Bütün araştırmalara rağmen aradıkları delilerin bulunamaması üzerine İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, 31 Mart 1921 tarihinde Washington Büyükelçisi Sir Auckland Campbell Geddes’e bir telgraf çekerek Amerikan arşivlerinde sözde Ermeni soykırımı için Türkleri suçlayabilecek ve kovuşturmaya yarayacak deliller bulunup bulunmadığı konusunda bilgi talep edilmiştir. 13 Temmuz 1921 tarihli cevapta “Amerikan arşivlerinde suç kanıtı belgelerin olmadığı, kaleme alınan bazı beyanların ise kişisel görüşlere ve dolaylı duyumlara dayalı olduğu” bildirilmiştir. Cevabın en önemli kısmı ise “Amerikan Dışişleri yetkililerinin verecekleri kanıtların hiçbir hukuk mahkemesi için yeterli delil niteliği taşımadığı için mahkeme önünde kullanılmasını arzu etmedikleri” özellikle belirtilmiş[5] olmasıdır. İngiltere Hükümeti’nin bütün gayretlerine rağmen 1917 Ermeni tehciri konusunda Türkler sözde Ermeni soykırım yalanıyla suçlanamamış, aradıkları delil bulunamamış ve İngiliz Kraliyet Başsavcılığı tarafından “kanıt yetersizliğinden dava düşürülmüş” ve Türkler aklanmıştır. 

Tarihi gerçekler böyleyken hukuki geçerliliği olmayan ama sözde soykırımın resmî törenlerle anılması, uluslararası hukuk açısından nefret suçu olduğu unutulmamalıdır. 

Ermeniler, Avrupalılar, Amerikalılar okullarında “1915 Ermeni soykırımı” diye ders görmektedirler[6]. Bunlara rağmen Birinci Dünya Savaşı’nda Balkanlar, Galiçya, Kanal, Filistin, Yemen, Hicaz, Kafkaslar, Çanakkale gibi birçok cephede savaşan Türk askeri olağanüstü bir savaşın içerisindeyken, cephe gerisinde yaşanan dehşet verici olaylar, Ermeni ve Rum çetelerinin masum halka, kadın-çocuk-yaşlı demeden saldırıları, tecavüz ve katliamlarıyla da yaşattığı ders kitaplarında yeterince yer almadığı gibi dışişleri tarafından da uluslararası kamuoyuna yeteri kadar duyurulamadığı görülmektedir.

Halbuki;

-Ermeni komitacılarının Zeytun’da katliamlara başladığı 6 Şubat 1915 tarihi “Ermenilerin Anadolu’da Müslüman halka yaptığı katliamların yıl dönümü”,

-İşgalci Fransız birlikleri ve destekledikleri Ermeniler tarafından Çukurova bölgesinde masum Türk halına karşı örgütlü ve sistematik olarak uygulanan ve tarihe “KAÇ KAÇ OLAYI” olarak geçen soykırım ve katliamların zirve yaptığı 10 Temmuz 1920 olayları[7] başta olmak üzere Anadolu coğrafyasında Türklerin soykırıma uğramaları üzerine tehcire sebep olan olaylar,

-22 Ekim 1975 günü, makineli tüfekli üç Ermeni ASALA üyesi teröristin Viyana Büyükelçiliğine girerek, Büyükelçi Daniş Tunalıgil'i şehit ettikleri, Ermeni ASALA terör örgütünün bu saldırısıyla 1980’lerin ortalarına kadar Türk diplomatlarına karşı silahlı ve bombalı saldırılar devam ettirdikleri ve çok sayıda Türk diplomat ve görevlinin şehit olduğu ASALA saldırılarında 21 farklı ülkede, Türk büyükelçiliklerine ve temsilciliklerine 100'den fazla silahlı saldırı düzenlendikleri, olaylar, 

-Türk Hava Yollarının Paris Orly Havalimanı bürosuna 15 Temmuz 1983’te Ermeni ASALA terör örgütünün bombalı saldırısında katledilen siviller, 

-26 Şubat 1992 Hocalı Katliamı, 

 

 

Gibi olaylar başta olmak üzere uluslararası kamuoyuna duyurulması adına olayların cereyan ettiği mahallerde anma etkinlikleri, paneller düzenlenmek suretiyle; soykırımcı ve katilin Ermeniler olduğu her yıl uluslararası kamuoyuna ilan edilmelidir. Ayrıca bu tür olayların unutturulmaması adına Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri karar alıcı mekanizmaları, Dışişleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) başta olmak üzere her kurum ve kuruluşuyla Ermeni Diasporasının yaptığı gibi çalışılarak uluslararası kamuoyu etkilenmeye çalışılmalı ve tarihi doğrular anlatılmalıdır. Zira Türkiye’nin ancak böylece sözde soykırımcı (!) ithamlarını bertaraf edilebileceği değerlendirmelere alınmalıdır. 

Sonuç Olarak;

İngiltere, Malta Yargılamaları sürecinde el koyarak Londra’ya götürdüğü Osmanlı belgelerinde, kendi arşivlerinde ve Amerikan arşivlerinde aradığı suçlayıcı delillerin olmamasına bağlı olarak sözde soykırımla suçladığı Türkler hakkında dava açılamadığı için yargılama yapamamış ve dava düşmüştür. Dolayısı ile uluslararası hukuka göre Türkiye’nin aynı suçlamayla tekrar itham edilemeyeceği Türkiye tarafından ısrarla uluslararası kamuoyuna deklare edilmelidir.

Kaldı ki 12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler’in “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme” sinde tanımlanan hükümler, sözde Ermeni soykırım iddialarını kapsamamaktadır.

Son söz olarak; Ermenilerin Türklere yaptığı soykırımları, Yunanistan’ın 1820’de başlayan isyan sürecinden Millî Mücadele dönemine kadar Mora ve Girit başta olmak üzere ele geçirdikleri her yerleşim birimlerinde ve işgal yıllarında Anadolu’da uyguladıkları katliamları, 1974’de kadar Kıbrıs Türklerine Rumlar tarafından reva görülen soykırımları, Fransa’nın Cezayir başta olmak üzere sömürgelerindeki soykırımları, ABD’nin Kızılderililere ve atom bombaları ile Japonlara karşı uyguladığı soykırımları, Hitler’in Yahudilere uyguladığı soykırımları, Sırpların (BM Barış Kuvvetlerinin gözleri önünde) Saraybosna ve Srebrenitsa ile sembolleşen Bosna-Hersek Savaşı’ndaki soykırımları, Doğu Türkistan’da ve en son olarak Gazze’de uygulanan soykırımları unutarak; tarihinde asla soykırım uygulamamış Türklerin soykırımla suçlanması tarihi bir cinayettir.

 

                                    :

İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.Sc. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. TDPB Basın Kulübü Başkanı. cingozismail01@gmail.com

 

[1] İsmail Cingöz; “24 Nisan ve Ermeni Yalanları”, Tarihistan.org, 22 Nisan 2021. 

https://www.tarihistan.org/yazarlar/ismail-cingoz/24-nisan-ve-ermeni-yalanlari/8730/

[2] Samuel A. Weems; “Ermenistan -Terörist Hıristiyan Ülkenin Sırları-“, İleri Yayınları, 2006.

[3] Uluç Gürkan; “Malta Yargılaması – Özgün İngiliz Belgeleriyle-”, ss.78, 83-84, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2014.

[4] Uluç Gürkan; a.g.e., ss.73.

[5] Uluç Gürkan; a.g.e., ss.84-89.

[6] Yalçın Bayer; “Yalçın Bayer: Neden susuyoruz?”, Hürriyet, 27.04.1999.

[7] İsmail Cingöz; “Ermeniler ve Ermenilerin Çukurova Mezalimleri”, İlkduy, 23 Nisan 2022. https://www.ilkduy.com/makale/ermeniler-ve-ermenilerin-cukurova-mezalimleri-25


SOYKIRIM YALANLARINA NASIL CEVAP VERİLMELİDİR?

.

İsmail Cingöz

24.04.2024 16:11:00

DADAŞLAR DEPLASMANDAN PUANSIZ DÖNÜYOR

PALANDÖKEN BELEDİYE SPOR  KENDİ SAHASINDA OYNADIĞI MÜSABAKADA LİGDEN DÜŞEN KELKİT GÜCÜ SPORA ACIMADI

3 TEMMUZ STADYUMUNDA TARİHİ BİR GÜN DAHA…

Yine, yeni ve yeniden parolasıyla, Palandöken…

Başkan Uçar’dan mesai kavramsız proje çalışmaları

ETSO’DA, ‘EİT 2025 ERZURUM TURİZM BAŞKENTİ’ İSTİŞARE TOPLANTISI

Akpunar; sağı-solu bırakıp işimize bakalım

Erzurum’un Turizm Başkenti olma yolunda taşlar yerine oturmaya başladı

Orman Benim…

Kadim şehrin Düzgün Ömer’i

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 30 1 3 59 93
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
5.İstanbul Başakşehir 34 15 12 7 7 52
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 34 14 13 7 -3 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 34 12 10 12 -4 48
10.Antalyaspor 34 11 11 12 -3 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
17.Gazişehir Gaziantep 34 9 18 7 -15 34
18.Hatayspor 34 7 15 12 -10 33
19.Pendikspor 34 7 18 9 -32 30
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16

YAZARLAR