Adama bakıyorsun; ilin ekonomisiyle alakalı sayılı makamlarından birisinde oturuyor. O makama gelmek için yaptığı tek şey biraz para harcamak, ne okulu var okusun, ne de geceleri sabahlara kadar yapacağı bir çalışma. O esnada bir kanun taslağı çalışması için görüş istenir kendisinden, verdiği cevap ne biliyor musunuz?
Şahsi menfaati doğrultusunda beyan belirterek ego tatmini yapmak.
Evet; yanlış okumadınız. İl Ekonomisine yön verebilecek bir makamda oturanın, devletten istediği tek şey… Egosu.
Buna benzer o kadar çok örneğim var ki, mideniz bulanır.
Vakti saati geldiğince de, böyle gedik açıldıkça da taşı üzerine koymaktan başka yapacak bir şeyimiz de yok zaten.
Çok değil daha birkaç ay evveliydi; bir siyasi partimizin il başkanı Ticaret Odasının seçimlerinde “bizi başka illere imrendirmeyin” diye nasihatte bulunmuştu. Adamcağız bu günleri gördüğünden falan değil aslında, yıllardır bu görüntülerin içerisinde yaşadığından belki son olur temennisiyle söylemişti bu kelimeleri ama nafile. Fıtrat bu ya, o koltuğa oturan başlıyor egolarıyla dizdiği tespihi şaklatmaya.
Erzurum ili; Türkiye ekonomisindeki yeri ile hiç te layık olduğu yerde değil farkındayız. Elinde avucunda bulunan maddi ve manevi değerlerinin farkında olmadığını, hemen hemen yarım asırdır hem söylüyor hem söyleyenlerden dinliyorum. Benim gibi söyleyen kalem olarak sayacak isek onlarcasını tanıyorum ve hatta eksik yazıyorlar diye de belirtiyorum. Ya bilmiyorlar, ya da bildikleri halde göz yumuyorlar diye. Bu şehir bu ego sahipleri yüzünden bir yere varamaz… Varmıyor işte görüyorsunuz. Olmuyor kardeşim olmuyor. Çabalamayın.
Eğer ivedi olarak bazı radikal kararlar alınmaz ise uzatmaları oynuyoruz farkında değil misiniz?
Birisi kalkar; halk adına alınmış şirketi kendisi üzerine, ailesinin üzerine geçirmeye çalışır, tümden batırma noktasına getirir. Şirketin her adımı sıkıntıdır aslında, bu hususta ne hikâyeler var. Ve ne yazıktır ki bu şehrin hiç bir şeyden haberi yok. Bilenlerde söylemiyor…
Birisi kalkar, çok ortaklı kurulmuş şirketin hisselerini, küçük ortakları fısıltı gazetesi yoluyla “battı-batıyor, her şeyinize icra gelecek” üflemesiyle korkutarak satmaya zorlayıp, birkaç kişinin üzerinde toplayarak ele geçirir.
Örnek mi? Yığınla.
Bu işin altından çoooook ama çokkkk sular akacak.
Bu şehirde bu ego sahibi olanlar var iken birileri kendi gemisini yürütecek, birileri kurban seçilip hapse girip bedel ödeyecek ve birileri de masum rolünü oynayarak kenardan kenardan götürecek ve bu şehir ve halkı da hep seyredecek. Arada bir seçim zamanı, yanlarına gelene ayağa kalkıp ön ilikleyip saygı gösterecek ve seçilen kim olur ise olsun, makama oturan kim olur ise olsun ego tespihini şakırdattığında, küfredip çevresine “kral benim” havası attığında olan yine bu şehire ve insanına olacak.
Size, yazıklar olsun bile demek istemiyorum.
İşte tam zamanı; buyurun şapkalarınızı önünüze koyun ve harbi olarak açıklayınız. Hangi Sivil Kitle Kuruluşu, hangi oda, dernek, kurum ve kuruluş bu şehir için son 6 ayda ne yaptı?
Son 1 yılda?
Kaç kişi istihdam edildi ve hangi şartlarda ve nerede çalışıyor?
Çok basit bir soru.
İşte İŞKUR, SGK kurumları orada. Resmi kayıtlar mevcut…
İstisnalar kaide-i bozmaz cihetinden, firmalarımızın bir kısmını kenara alarak onların affına sığınarak belirtmek isterim ki; Bu şehrin istihdamına yön verenlerin kimler olduğu zaten biliniyor. Kimin yanında hangi şartlarda ne kadar personel çalıştırıldığının veya çalışmaya/çalıştığının hepimiz farkındayız. Dışarıdan gelen bir takım kurumlar olmasa, beğenmediğiniz ve her ortamda eleştirdiğimiz bazı firmalar olmasa, öğrenci olmazsa, tayin memurları olmazsa bu şehirde siz neden bahsedeceksiniz ki?
Hangi işimiz dört dörtlük?
Daha yönetimi devraldıklarının ilk toplantısında; aidatlarını % 300 artırdıklarında patronlar kulübü olarak ayakaltından temizlemeye çalıştıkları onlarca ve hatta yüzlerce oda üyesini ezip geçtiklerinde birkaç kişi dışında kim ses çıkarabildi ki? Yapılmak istenileni şimdilerde daha iyi anlamaya başladık ama burası Erzurum bu halk, bu üyeler size izin vermez.
Bahaneleri neydi? Masrafları karşılayabilme şansları yokmuş.
Pardon, anlamadım?
Size bu kasanın devlet bütçesi gibi trilyonlar ile dolu olduğunu kim söyledi. Hem siz zaten o kasanın başında idiniz, seçim vaatlerinizde bu tür durumlardan neden bahsetmediniz.
Ve ne yazıktır ki, biz de suçluyuz, sessiz kaldık…
Gerçi zamanı geçti o konuya dönmenin faydası olmayacak, farkındayız ama o koltukta oturduğunuz her saat, başka sıkıntıların çıkacağını ve çıkaracağınızı da bildiğimizi belirtmek istiyorum.
Bu şehirde lobicilik faaliyetlerinin olması gerektiği olayını siz yanlış anlamışsınız sayın başkanım. Sizi başımıza “âli kıran baş kesen” olarak getirmedik. Ağabeylilik kavramı büyüklük adından gelir ve o da oturduğunuz kurumun temsili olan koltuktur, yani siz değilsiniz. Dolayısıyla koltuğunuzun büyüklüğünü taşıyamadığınız kullandığınız kelimelerden, hal ve hareketlerinizden ortaya çıkmıştır.
Bu saatten sonra siz ve egolarınız o koltukta oturduğu, bu milletin ve şehrin adına her hangi bir çalışma, faaliyet ve girişim içerisinde olmadığınız müddetçe Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası kamuoyu gözünde yok hükmündedir. Ya istifa eder erdem sahibi olduğunuzu gösterirsiniz, ya tüm basın yoluyla halktan ve muhatabınız olan, şehrin değer vermiş olduğu bu iki insandan birebir özür dilersiniz. Ya da tasınızı tarağınızı alır çıkar gidersiniz. Kimler gitmedi ki bu şehirden, sizde rahatlıkla gidebilirsiniz. Merak etmeyin batmaz bu şehir. Yıkılmaz siz gidince. Doğrusunu isterseniz şayet kimsenin umurunda olmazsınız.
Bu tür gündemle elimize kalem almayı hiç istememiştik ama şu yaşadığımız günlerde bizi neye mecbur bıraktınız, bu şehir o kadar değerli bir şehir ki; siz ve sizden öncekinin ve diğer sivil kitle örgütlerimizdeki benzerlerinizin egoları, bu farkı görmenizi engellediği için, biz halk olarak hep başka şehirlere imrendik durduk. Helal olsun size…