Yüz yıllık planın raftan inip inmediği, sorgulanmaya başlandı. Aslında plan: daha da eski. Türklerin Avrupa’dan atılması- Türklerin Anadolu’dan atılması-Türklerin Türkistan’a (Orta Asya’ya sürülmesi.

            Yüz yıl önce plan denendi. İlk kısmı başarılı oldu. İkinci kısmını başaramadılar. Aslında plan hiç rafa kaldırılmadı. Hep gündemde idi. Adamların sürekli gündeminde idi. Yalnızca bizlere unutturuldu. Adım, adım plan işletildi.1980 sonrası gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.

            Şimdi ise en ahmaklar bile anlamaya başladı. İş, demeçlerle geçiştirilecek aşamayı çoktan geçti. Daha önceleri, zamanın çok azaldığından bahsetmiş, düşman çok vakit yok demiş hazırlıkların daha da hızlandırılması gerektiğini hatırlatmıştım.

            ABD, son tavırları ile hem yüzsüzlüğünü, hem de zamanın hızla tükendiğini ortaya koydu. PKK’ya yapılan silah -istihbarat- personel yardımı alenen bütün hızıyla sürmektedir.

            Irak’ın kuzeyinde; düzlük alana inmek acili yet kazanmıştır. Suriye’nin kuzeyinde ise rakka - deyr-i zor ve aşağılarına inmek-ABD’yi Suriye’den çıkmaya zorlamak-çıkarmak ivedi bir hal almıştır .Çıkarmaz isek çıkarırlar gülüm.

            Milli eğitim bakanlığı bünyesindeki yabancı danışmanlar derhal ülkelerine gönderilmelidir. Laf değil icraat zamanıdır. Milli eğitimimizi iyice yozlaştırdılar. Diğer kurumlarımızdaki yabancılar da öyle.

            PKK’ya istihbarat veren ülkelerin, bölgedeki istasyon şefleri etkisiz hale getirilmeli, bölgedeki yabancı askerlere uygun misillemeler yapılmalıdır. Hem de ayrım yapılmadan. Bize dolaylı saldıran ülkelerin canlarını yakma zamanı gelmişte geçiyor bile.

            Yurdumdaki ,yabancı dil kursları ve kültür merkezleri ciddi gözetim altına alınmalıdır. Buralar, insan devşirme noktaları olmaktan çıkarılmalıdır. Ülkemdeki yabancı kökenli-yurt dışı bağlantılı vakıf- dernek vs. ireler yeniden kapsamlı olarak değerlendirmeye tabi tutulmalı-budanmalıdır.

            Bir arkadaşıma;” bir büyüğü sen kimsin! Diye sıkça sorarak , neden devletin politikalarını eleştiriyorsun !Sen kimsin! Diye sormuş. Ailesi ise sana mı düştü doğruları söylemek- artık sus deyip tavır koymuşlar.”

            Arkadaşım rica etti , benim de söyleyeceklerim var, dedi. Bende kıramadım. “Ben gençliğimi yaşayamadım- benim, devletim için başıma gelmeyen kalmadı. Babam ise ömrünü devlete hizmet etmeye vakfetmiş idi. Dedem ise ; yirmi yıl devletine askerlik yaptı. İnönü savaşlarının kazanılmasında etkin rol oynadı. Geri çekil emrini duymamışlar.”

            “Şimdi; benim hatalı gördüğüm her noktayı eleştirme, fikir üretme ve kamuoyu ile paylaşma hakkım yok mu diyor. Devlet dediğin, her türlü eleştiriyi ele alır -inceler- haklı yönlerinden yararlanır diye düşünüyorum dedi.”

            Sevgili okurlarım sizler ne  dersiniz. Değerlendirmeyi sizlerin takdirine sunuyorum.

            Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları , devletimize sağlıklı yön verenlerin, düşmanlarımızı -her zaman- her yerde-karada -havada denizde-  durduranların üzerine olsun vesselam.

NOT: Kışkırtıcılık başlıkla yazımın 3.paragrafında Mahir Kaynak’a ait sözde, (zararına) değil, kar olarak olması gerekirdi. Düzeltir özür dilerim.