Bugün, 19 Aralık 2025 Cuma

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK

Çok ünlü bir avukat olan Julian Mantle, bir yoğun çalışmanın verdiği yorgunluğun ağırlığıyla, bir dava esnasında kalp krizi geçirerek duruşma salonunda yığılır kalır.

Bu olaydan sonra da üç yıl boyunca ortadan kaybolur. Hiç kimsede onun hakkında hiçbir haber alamaz.

 

Julian Mantle üç yıllık bir sürenin ardından yakın arkadaşı John’un ofisinin kapısını çalar. Dostu John onu ilk görüşte tanıyamaz, çünkü Julian çok değişmiştir. Çok uzun yıllar birbirini görmeyen iki dost yoğun bir muhabbete dalar. 

Muhabbet esnasında, bir ara Julian, John’dan on tane masaj çekmesini ister, yıllardır şınav çekmeyen John, on tane şınavı zor bela çeker, onuncusunu çektiğinde; “ öldüm bittim, bir tane bile çekecek halim kalmadı” der demez, Julian; “iki tane daha çek” diye John'a komut gönderir.

John iki tane daha masaj çektikten sonra aklı başına gelir, “on tane demiştin, ama iki tane daha çektirdin niye?” diye sorar.

Julian bu soruya ders niteliğinde olan şu cevabı verir: “On tane şınavı çekince öldüm bittim bir tane bile çekemem diyordun, ama iki tane daha çektin, kendini tanımıyorsun, demek ki yapabiliyormuşsun!”

Robin S. Sharma’nın, Ferrarisini Satan Bilge kitabından alıntı yaptığım bu olayı hemen hemen hepimiz biliyoruzdur.

Ergenekon Destanı’da buna benzer bir olayı anlatır. Dağlarla çevrili olan alana yerleşen Türkler, nüfusları artıp o alana sığmayınca oradan çıkıp yayılmak isterler. Ama bir problem vardır, bulundukları yere giriş kapıları ya kaybolmuş veya kapanmıştır. Uzun uğraşlar sonucu koca dağı delerek yol açıp oradan kurtulurlar.

Bu iki olayda, şartlarını, güçlerini zorlayan, olumsuz durumdan olumlu duruma geçme veya iyi durumdan daha iyi bir duruma geçme çabalarına güzel birer örnektir. 

Kendi gücünün farkında olan insanlar, hiçbir zaman olumsuz şartlarına, zorluklara teslim olmazlar. Hep kendilerini, şartlarını zorlayarak çareler üretirler.

Çünkü bu insanlar yapabileceklerinin, şu anki yaptıklarının çok ötesinde olduğunu bildiklerinden, yaptıkları ne kadar iyi olsa da, bunu hiçbir zaman yeterli görmezler. O yüzden mükemmeli bulsalarda, hep mükemmellik ötesini ararlar. 

Zaten, medeniyet, şu anki teknoloji de bu insanlar sayesinde var olmamış mıdır!

Edison: “Bilmem kaç bin deney yaptım olmadı, yapamadım yeter, kim yaparsa yapsın bana ne” demiş olsaydı, ben bu yazıyı, kulağımda kulaklık müzik dinleyerek değil, hamamda çok beğendim cırtlak sesimle türkü çığıra çığıra, laptopa değil de, muhtemelen, mum ışığında bir kağıt parçasına divitle yazmaya çalışıyor olurdum.

Sosyal medyada da sık sık gördüğüm bir foto vardır.

Küçücük bir çocuk, ince, küçücük bir ipe bağlanmış koskoca hayvanı, kenarı uçurum olan dar bir yolda, ipinden çeke çeke götürmektedir.

Koskoca hayvan, çocuğu altına alıp ezebilir, ufak bir boynuz darbesiyle uçuruma yuvarlayabilir, en masumane basit davranışla, çocuğun elinde hafifçe tutulmuş ipten, boynunu sağa sola sallayarak kurtulabilir.

Ama bunları yapmaz, yapamaz!

Çünkü ona, kendine bağlanan ip, ufacık çocuğun elinde olsa bile, arkasından gitmesi, bunun zorakiyet olduğu, ancak bunu yaparsa başına olumsuz bir şey gelmeyeceği öğretilmiştir. Bu yüzden zavallı hayvan, çaresizlik duygusunu kabullenip çocuğun arkasından tıpış tıpış gider. Hayatı boyunca yapmış olduğu davranışlar da bu davranışıyla aynı orantıdadır.

Bu son örnekteki hayvandır, ama insan düşünen, muhakeme eden bir varlıktır.

Böyle olmasına rağmen isyankâr ruhlar, zorluğu aşması için iradeyi, Dünya'daki bütün kitapları depolayacak kadar etkili bilgisayar olan beyni; bütün kullarına eşit şekilde yirmi dört saati veren Allah'a kabahat bulur; bazıları da kadere!

Kadere isyanlarını kadere, küfürlü nahoş takılar ekleyerek belirtseler de, unutmamak lazım ki;

Sen mücadele etme, kendini değiştirmek çalışma var, otur, kader halleder diye, Ayet, Hadis mi var. 

Ayrıca; yazımı okuyanlar arasında işverenler de olabilir, bu sorum da onlara gelsin:

Hiç ise işe gelmeyen işçinize maaş veriyor musunuz?

Hak edene haksızlık olmasın diye kulun yapmadığını Allah’tan beklemek saflık değil mi?

Hele hele cehennemi kazanmak bile büyük emek ve zahmet gerektiriyorsa!

He, illa da kader mi?

Unutma o zaman;

“Kader bile gayrete âşıktır.”

Yapamam edemem diyenlerin beyinlerine ise; konuyu uzatmadan, “yapmaya çalışıp gayret etmeden nereden bilebilirsin” sorusuyla yükleneyim

Bu olayın Psikolojideki adı; öğrenilmiş çaresizlik.

Bu psikolojideki insanlar; ancak kabuklarında kalır, yapabileceklerini, daha iyiyi aramak için şartlarını zorlamazlarsa başına bir şey gelmeyeceğini öğrenmiştir.

Bu çaresizliği öğrenenler de;

Sadece öğrenseler iyi, aynı zamanda da sonradan gelen nesle de öğretirlerde!

Ben bu duygunun bilinçaltında yatan sebebin; kendini ve sevdiklerini koruma duygusu olduğuna inanıyorum.

Bu insanlar çaresiz midir?

Çare aramıyorlarsa tabi ki de çaresizdirler!

Bu kişilerin savunması ise, kaderin bile insanın gayretine bağlı olduğu bilgisini bir kenara bırakılarak, kaderle açıklamalarıdır.

 

Olaya Aristoteles mantığındaki mantık önerme karşılıkları olarak bakmak gerekirse; mantıksal önermelerin sayısal karşılığı, doğru, bir; yanlış ise sıfır ile değerlendirilir.

Yazımın başında anlattığım ilk iki hikaye mantıksal önerme sayısal değere göre doğru olarak değerlendirdiklerinden, değer olarak bir; son örnekteki olay ise yanlış olarak görüldüğünden sıfırdır.

Hep sıfır sıfır diyoruz da,  matematiksel olarak bile toplama işlemi haricinde iki ile iki dört değildir. 

Garip mi geldi? 

Hemen örnek vereyim:

Çocuk ta insandır, büyük insan da insandır dimi?

Toplama işlemine göre; önce, iki çocukla iki çocuğu; sonra iki yetişkin insanı iki yetişkin insanla topla, her iki işlemde de toplama işlemi sonucu dört eder dimi?

Peki, bu iki dördüncü yapacağı iş gücü, verimliliği, kabiliyetleri, iş yapma süreleri aynı mıdır; peki aynı değilse iki tane dördün değeri aynı mı oluyor; olmuyorsa ki olmuyor, o zaman iki ile iki toplama haricinde hiçbir zaman dört eder diyemeyiz!

Toplumu oluşturan insanların davranışlarını mantık önermeleriyle homojenleştirirsek;

Toplumların, milletleri oluşturan insanlarda birer varlıktan oluşur, dolayısıyla da gelişme ancak, toplumu ve milleti oluşturan bir insanların ne derece bir olduklarıyla, birlerin ilk olarak kendi beyinleri ve gayretlerinde çokluklarını oluşturma ve birbirleriyle bağlantılarını kurdurmayla alakalıdır.

O halde;

Bir veya sıfır olmak, bir birey olarak ta; birleri veya sıfırları biriktirmekte; birbirleriyle bağlantı kurdurmakta bize kalmış.

Başlangıç olarak olay;

Kendi gücünün, kendinin farkındalığının farkında olmandan başlıyor!

 

Unutmamak lazım ki. “Sıfırların sayısı ne kadar çok olursa olsun toplasak ta carpsakta sonun gene sıfırdır” matematiksel açıklamasını yaparak yazıma son vereyim!

Sağlık, saygı ve huzurla kalın!


ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK

.

Hasan Barın

1.03.2024 18:57:00

Başsağlığı ve Taziye

U-16’DA YAŞ GRUBUNDA ŞİMDİ FİNAL ZAMANI

Avrupa'nın en gözde kış turizmi destinasyonu olan Palandöken Kayak Merkezinin 2025-2026 kış sezonu açıldı…

Bölge ve İl Müdürleri Toplantısı Gerçekleştirildi

Vali Çiftçi’den kalplere sıcak bir dokunuş

Anadolu’ya 1900 metre yükseklikten bakan şehir

Haydi gelin köyümüze geri dönelim…

Ahmet Dal’dan “Yeter artık!”

Anahtar Parti Oltu’da Saha Çalışmalarını Sürdürüyor

Vedat Kan’la 25. Gün’ de “Palandöken Belediyesi ” vardı…

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 16 12 1 3 24 39
2.FENERBAHÇE A.Ş. 16 10 0 6 22 36
3.TRABZONSPOR A.Ş. 16 10 1 5 14 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 16 8 3 5 10 29
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 16 7 4 5 7 26
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 16 6 3 7 4 25
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 16 6 5 5 -2 23
8.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 16 5 6 5 5 20
9.KOCAELİSPOR 16 5 6 5 -3 20
10.CORENDON ALANYASPOR 16 3 4 9 -1 18
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 16 4 6 6 -3 18
12.TÜMOSAN KONYASPOR 16 4 8 4 -8 16
13.GENÇLERBİRLİĞİ 16 4 9 3 -4 15
14.KASIMPAŞA A.Ş. 16 3 7 6 -7 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 16 4 9 3 -14 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 16 2 6 8 -17 14
17.İKAS EYÜPSPOR 16 3 9 4 -11 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 16 2 11 3 -16 9

YAZARLAR