Son yıllarda bazı kesimler, İslam'ı kullanarak milli birliği zayıflatmaya çalışan bireylerin varlığına dikkat çekiyor. Bu, dini bir kimlik altında milli kimlikle çatışma yaratabilecek bir durumdur. İslam'ın aslında milletin birliğini ve beraberliğini teşvik ettiğini anlamak önemlidir. Ancak bu tür kişiler, İslam'ı istismar ederek milliyetsizliği yaymaya çalışıyor gibi görünmektedirler.
Özellikle dini liderler veya din adamları gibi görünen bazı bireyler, aslında milli birliği bozacak faaliyetler yürütebilmektedirler. Bu tür insanlar, İslam'ı sadece dini bir kisve altında kullanıp asıl amacı olan milli birlik ve beraberliği bozmak için çaba sarf edebilirler. Bu noktada dikkat etmek gerekmektedir.
Bu tür kişilerin, kültürel Yahudi olabileceği veya kültürel Yahudi öğretileri ile etkilendiği iddia edilmektedir. Aynı şekilde, İslam üniversiteleri veya teoloji/ilahiyat bölümlerinden yetişmiş olabilecekleri de öne sürülmektedir. Bu kişilerin, milliyetsizliği tercih eden ve milli birliği zayıflatan fikirleri savunmaları, ülkenin kültürel kimliğinde kaymalara neden olmaktadır.
Bu tür arızalı fikirlerle yetiştirilen genç nesiller, ülkenin farklı alanlarında etkinlik göstererek milli birliği ve beraberliği tehlikeye atabilirler. Eğitimden sağlığa, siyasetten ekonomiye kadar her alanda etki sahibi olmaları, kültürel kimlik kaymalarına yol açabilir.
Milli birlik ve beraberliğin sağlanması için ulusal kimliğin korunması ve milliyetçiliğin canlı tutulması gereklidir. Milliyetçilik, toplumun birliğinin teminatı olmalıdır. Kimlikler arası çatışma yaratan kişilerin amacı, hem dini hem de milletin birliğini tahrip etmek olabilir.
Sonuç olarak, İslam'ın özünde milli birliği teşvik ettiğini ve milliyetsizliği önermediğini unutmamalıyız. Milliyetçilik, toplumun birliği ve kimliği için önemli bir unsurdur ve bu değerleri korumak, ülkenin istikrarı için elzemdir. Din ve milli kimlik arasındaki uyumu sağlamak, toplumun birlik ve beraberliğini korumak için önemlidir.