Bazı dostlarımdan bile, bu yazıyı yazıyorum diye bazıları bana fena kızacak, küfredecek!

Kızıp, küfür edeceklerin de şapkayı önlerine koyarak gözleriyle deĝil özellikle de akıl ve vicdanlarıyla yazımı sonuna kadar okumalarını rica edeceğim.

Birkaç gün önce gazeteci Nigar ÖGEDAY'ın yurt dışından gelen 4.5 milyon Euro'luk Azerbaycan'daki teşkilatlara, Avrupa'daki  gelen karşılıksız yardım ve yardımın sadece yarım milyonun nereye gittiğinin kayıtlı olduğu ile ile ilgili bir çok beğendiĝim bir yazısını okudum. Nigar ÖGEDAY haklı olarak geri kalan 4 milyon Euro nerede kime gitti diye soruyordu. Yazısını yayınlandıktan Kendisini arayıp tebrik ettim. 
Aylardır yazmak istediĝim konudaki; araştırma yaptığım ülke dışından değil ülke içerisinde yanlış olarak gördüğüm olaylarla ilgili bu yazıyı tetikledi.

Herşeyden önce yazımın anlaşılması için Türkiye'deki STK'ların tanımını kısaca yapalım;
STK'lar, gönüllü insanlardan oluşan, gelir amacı gütmeyen, kişilerin para almadan çalıştığı, geliri gönüllü bağışların ve üyelerin aidatlarının olduĝu devlet tarafından kurulmasına müsaade edilip para giriş çıkışları hem devlet hem de STK içinde bulunan komisyonlarca  kontrol edilen kuruluşlardır. 
Bu yasalarca olan  birinci tanımı,
Bir de yasalarda olmayan vatan, millet, yolunda kurulan Teşkilatlar var, bu isimlerin geçtiği yerde para konusunun hiç geçmemesi gerekir.
Doğru mudur?
Türkiye'de on binden fazla; Azerbaycan'da ise binden fazla teşkilat var. 
Türkiye'deki STK'lar da devlet yardımı yok denilecek kadar nisbi olduğundan maddi ihtiyaçlarını üyelerinin yardımı ve bağışlarıyla giderir ki STK tanımı ve maddi ihtiyaçları karşılama konusundaki kanun zorunluluğu bunu gerektirir. 
Türkiye'deki STK'lar deki maddi sebeplerden dolayı  sıkıntılar ise kişilerin kişileri dolandırdığı üzerinedir.

Türkiye'de olamaz demeyeceğim ama insanların vicdanlarına bırakılan parasal giriş çıkışın olduğu konularda her zaman, her yerde tartışma olur.

Yazımın başında da örneklendirdiğim gibi özellikle Azerbaycan’da, devlet yardımları daha çok olduğundan istismara ve bazı kişilerin nemalanması daha fazla!

Azerbaycan’da binden fazla STK olduğunu yukarda yazmıştım.

Bir de bu istismarların Vatan, Millet, Şehit, Gaziyi merkez alan, faaliyetlerini bunlar üzerine yapan STK'larda olması ayrıca utandırıcı.  

En ayıbı ise;
Bunları bilip, böyle gelmiş böyle gider mantığıyla olanları kabullenip, kanıksamak!

Bir hırsız düşünün eve girip evde ne var ne yok çalışıyor. Vereceği zarar o ev hanesi ve o ev eşyalarının alınmasına yardımcı olacak insanlara olur. 
Ama, STK’da olacak bir hırsızlığın zararı; devlet yardımıyla yapılmışsa o devlette yaşayan herkese, o para baska yere aktarılacaktıysa aktarılacak kişilere; STK, milli duygu merkezliyse, o düşüncenin parayla törpülendiği kişi ve düşüncelere; kısaca milyonlarca insanadır.

Yapılan yardımın meblası ve kim tarafından yapıldığı bu kötü sonucu etkilemez.

Bu adam neye göre neyi konuşayım diye soranlara; güvenir kaynaklardan aldığım  o kadar çok örnek ve belge gösteririm ki şaşarsınız. 
Bu örnekleri vermiyorsam; devlet kademesinin bunu bildiğine inandığımdan ve;  “niyetimin bağcıyı dövmektense bağdaki zararlı otları koparıp bir daha çıkmayacak şekilde temizlenmesinin daha önemli olduğuna inandığımdandır.”

Bunları en az sayısal düzeye indirgemek amaçlı balaca şahsımın fikri şudur:

Bağış adına para gönderilen veya verilen STK'ların başındaki kişiler çok iyi niyetli, hatta hatta  melekte olabilir.
Melek olsa bile kişinin vicdanı ile başbaşa bırakılmamalı; harcamalar şaffaf, objektif olmalı, istese bile verilen paranın kendi menfaatine harcaması kılı kırk yaran sıkı kontrollerle engellenmeli; istismar mahiyetinde en ufak bir hatası görülmüşse, ağır şekilde cezalandırılmalı, parasal zarar tahsil edilmeli, STK'lara değil yönetici üye olması bile engellenmelidir.

STK'ların kurulma amacını yukarıda yazmıştım. Kişilerin sadece yardım amaçlı kurulan; kar amaçlı olmayan gönüllü insanların kurduğu kuruluşlar olduğunu yazmıştım.

Madem bunlar gönüllü kuruluşlar, özellikle Türkiye’de olduğu gibi üyelerin verdiği üye aidatı şeklinde kendi aralarında para toplayarak parasal sıkıntılar giderilmeli;
bu paraların da gerek kendi içerisinde oluşturacakları komisyonlar ve devlet tarafından sıkı kontroller yapılmalı;
zaten devlet STK'lara faaliyetleri için bina tahsisini yapıyor, devlet tarafından kesinlikle ve kesinlikle STK’lara para yardımı yapmamalıdır.

Yazımı son verirken; şunları yazmadan edemeyeceğim;
Hani, hep varolduğunu bildiğimiz, gelinceye kadar varlığını yok saydığımız; sadece geldiğinde bize kendini hatırlattığında hatırlamaya bile mecalimizin olmadığı;

Ölüm var ya;

Adına ölüm denilen gelmeyince soyut, geldiğinde somut olan b

Büyük gerçeği düşününce;
STK'lardan bir şekilde nemalananlara kizmaktan çok sadece ve sadece acıyorum.

Helalinden kazanan, Devleti, Milleti, temiz milli duygulari sömüren insanları bir kenara bırakarak;
Sizlere;
Sağlık, huzur diliyor; saygılarımı sunuyorum!