Türkiye, uzak görünen coğrafyalarda bile gönül köprüleri kurmaya devam ediyor.
Son olarak, Hint Okyanusu’nun incisi Maldivler ile askeri iş birliği kapsamında, bir savaş gemisini bu dost ülkeye hediye etti. Kimi bunu sadece bir “yardım” olarak görebilir, ancak aslında bu, harita üzerinde küçücük görünen bir ada devletinin, küresel denklemin ortasında nasıl bir stratejik anlam taşıdığını bilenler için çok daha büyük bir adımdır.
Maldivler, deniz yollarının kavşağında, uluslararası ticaretin ana arterlerinden birinin tam kalbinde yer alıyor.
Bu bölgede varlık göstermek; hem dostlarımızı korumak hem de küresel oyun kuruculara “Biz de buradayız” demektir. Türkiye’nin hediye ettiği savaş gemisi, sadece Maldivler’in savunma kapasitesini güçlendirmeyecek; aynı zamanda Türk donanmasının ve savunma sanayimizin ulaştığı noktayı da gösterecek.
Bu hamlenin iki önemli mesajı var:
1. Dostlarımızı yalnız bırakmayız. Türkiye, coğrafi mesafeye değil, gönül mesafesine bakar. İster Balkanlar’da olsun, ister Afrika’da, isterse Hint Okyanusu’nda… Türk diplomasisi ve askeri gücü, dost elini uzatmakta tereddüt etmez.
2. Denizlerde güçlü olan, dünyada söz sahibidir. Türkiye, Mavi Vatan doktrininden edindiği tecrübeyi, dost ülkelerle paylaşarak denizlerdeki etkisini pekiştiriyor. Bu hediye, aynı zamanda “Türk gemileri sadece kendi limanlarında değil, dost limanlarında da güvenin sembolüdür” mesajı veriyor.
Bugün, Maldivler’in limanına giren bu Türk yapımı savaş gemisi, yarın oradan Hint Okyanusu’nun dalgalarına açılacak. Her dalgada, Türkiye’nin barış ve güvenlik vizyonunu taşıyacak.
Unutmayalım, bir gemi bazen sadece metal ve mühendislik ürünü değildir. Bazen bir milletin dostluk nişanesi, bazen de uzak denizlerde yankılanan güçlü bir mesajdır.
Türkiye, Maldivler’e sadece bir gemi değil, bir güven sözü verdi. Bu söz, okyanusun ortasında bile unutulmayacak.