Bugün, 9 Mayıs 2024 Perşembe

Geçen hafta Kur'an okuma ile ilgili soru-cevap yazımızda, bu hafta yazmak üzere bıraktığımız sorularımız vardı.. 

Başlayalım... 

*Arapça peygamberimizin konuştuğu dil olduğundan bilmek veya öğrenmek sünnettir deniyor, doğru mu?
Sünnet= İslâm dininde Kur'an'da yazılı farz  hükmündeki (yapılması zorunlu) emirler dışında; Peygamberimiz'in (SAV) herhangi bir konuda söylediği söz, yaptığı bir iş, eylem, veya gösterdiği tavırlara verilen addır..
(Erkek çocukları için kullanılan "sünnet edildi" sözü de aslında Efendimiz'in (SAV) uyguladığı, tavsiye ettiği bir eylemdir..Yani yapılan cerrahî müdahelenin adı da değildir aslında..)
Arapça o dönem, o coğrafya da kullanılan dil..
Şimdi bu tanımlarla diyebilir miyiz "arapça bilmek, konuşmak sünnettir?"
O dönem kullanılan dil olarak arapça bilmek veya konuşuyor olmak, hayatın rutininde olan bir şeydir..
Sünnet dediğimiz şey ise; hayat rutinleri dışında, yani yemek yemek, uyumak, uyanmak, konuşmak vs dışında bir olay karşısında verilen tepki, bir yorum, bir eylemdir..
(Sünnet ve ayrıca hadis konusu zaten çok tartışma konusudur..Bunu da ayrı bir başlıkta açarız.) 

Arapça bilmek, konuşmak sünnettir demek; "uyumak sünnettir"  ya da "yemek yemek sünnettir" demekle aynı şeydir. 
Bu örnekler gibi, dil de doğal hayatın akışıdır.. 
Dolayısıyla arapça bilmek veya konuşmak sünnet değildir!


*Madem herkes kendi dilinde öğreniyormuş dînini, biz neden kendi dilimizde anlamıyla okuyup ibadet etmiyoruz? 
(Her kavime kendi dilinde hitap edilmiş madem?) 

Öncelikle bizler imân ettik dediğimizde; son dînin İslâm olduğunu, son kitabın Kur'an olduğunu kabul ediyoruz değil mi? 

Eşittir, diğer dillerde gelen dinler son din değilmiş! 
Ve bu o dinlerin kutsal kitaplarında da, son bir peygamberin geleceği ve o dînin son din olacağı yazıyor zaten! 

Pekî son dînin indirildiği dönem dili olan Arapça, zaman içinde gelişen farklı diller var diye değiştirile bilir mi? 
Değiştirilmeli mi? Ya da değiştirirsek ne olur? 

Her ülke kendi dilinde ibadet ederse, ayetleri okursa, yorumlarsa Kur'an'ın değişme ihtimâli demek değil midir bu? 

Kaldı ki; şu an sayısı çok daha fazla olmakla birlikte, resmî kabul gören 4 adet İncil var olduğunu biliyoruz..
1400 yıldır değişmeyen tek kutsal kitap Kur'an oluşu da bu yüzdendir.
Dilinin orjinade tutulmasındandır! 

Diğer bir sebebi ise; bu dîni evrensel yapan şeyler meselâ bazı zikirler veya dualar; herkes için aynı dilde olmalıdır ki, dindaşların ortak paydası olabilsin.. 

Meselâ; Rabbelâlemin kelimesi  hemen her duamızda kullandığımız bir terim..
Bunu Türkçe söylersem "Âlemlerin Rabbi" İngilizce söylersem "Lord of the world" Almanca da "Herr der Welt"  demem gerekli..
Bir kaç farklı ırktan, farklı diller kullanan insanların bulunduğu bir mecliste  sesli dua edelim.. 
Sadece bu kelimede bile hangisi hangisini anlayacak?
Eşittir ortak bir dil olarak, ortak anlaşılabilirlik, duyulan manevîyâtın ortak olması adına ve İslâm'ın evrenselliği gereği orjinal diliyle, arapça olarak söylenmelidir! 

O zaman diyelim ki;  imân ettiğimiz üzere İslâmiyet son dindir!
Kur'an değiştirilememiş tek ilâhi kitaptır! 

Ve bu sebeplerle yani; değişmemiş, farklı dillerde değiştirilmeye maruz kalmamış olduğundan dolayı Cihânşumul bir dindir! 
(YANİ EVRENSEL BİR DİNDİR)
Evrensel bir şekilde yayılabilmesinin en önemli sebebi de ortak dildir!


Kur'an'ı öğrenmemek günah mı?
Kur'an Rabbimizin İlâhi Kelâmıdır.
Yani O'nun sözleridir ve bize yaratılışımızı,  kendi emirlerini ve yasaklarını, ödül veya cezalarını anlattığı, adaletini nasıl göstereceğini bildirdiği bir bütündür..
Biz bunları kendi dilimizin özelliklerinden dolayı tam metin karşılığını bulamacacağımız için, anlayıp hayatımıza yön verebilmek için tefsir de okumalıyız..
Ancak  bu orjinali okumaya gerek yok demek değildir..
Çünkü orjinali ile okumanın sevâbı, faziletleri veya verdiği huşu (manevi haz) da ayrıdır...
Pekî öğrenmemek günah mıdır? 

Meselâ çalıştığınız şirkette daha üst bir pozisyon açıldı ve şartı ingilizce öğrenmek..
Öğrenmek istemeyen ve terfîyi almayanın kaybedeceği bir şey yok elbette...
Ama gayret edip öğrenenin kazanacağı mevkî ve kazanç farkı görmezden gelinemez değil mi? 

Şimdi Kur'an okumayı öğrenmek, bu örnekteki terfî şartlarından biri dersek.. Kim ister?


Bu misâl ile siz karşılaştırın...
Okumayı öğrenmemek günah değildir! 

Ama, kulluk mertebesindeki o terfiyi alamamaktır!
Çünkü bilmezsek, okuma sevabını veya duyacağınız manevî huzuru da alamayız değil mi?



*Abdestsiz okunur mu veya dokunulabilir mi? Bu konuda hadisler var,  Efendimiz (SAV) abdestsiz Kur'an okumuştur diye? 

Öncelikle bahsedilen Hadis rivayetini verelim.
"Hz. Peygamber uykudan uyandı, gözlerini oğuşturdu, sonra Al-i İmran suresinin son on ayetini okudu. Ardından kalkıp abdest aldı.” (Buhari, Vitr 1) 

Bu hadisenin dört büyük mezhepte de, âlimler nezdinde de fikir birliği şudur; "Ezbere okumasından bahsedilmiştir!"
Yani ezbere okuduğumuz Fatiha sûresi gibi başka bir sûre veya ayeti namaz  abdesti olmadan okuyabiliriz..
Hadise konu olan da budur! 

Kur'an'ın abdestli okunması veya dokunulması konusunda ki fikir birliği ise;
“Ona/Kur’an’a ancak temizler dokunabilir." (Vakıa, 56/79)
Ayeti ile sabittir..
Bu ayet tefsirinde maddî manevi temizlik vurgusu vardır.
Yani namaz abdesti olmadan elimize alarak okuyamayız! 

Ancak; okumak amaçlı değil de alıp bir yere koymamız gerektiğinde çoğunluk fikir; gusül abdesti var ise namaz abdesti şart değildir der.. 
Gusülsüz  olarak; yer değiştirmek, alıp bir yere koymak için dahî dokunulmamalıdır!
Namaz abdesti olmadan ezbere bildiklerimizi okuyabiliriz, o an almamız gerekiyorsa elimize alıp kaldırabiliriz..
Ama gusül gerektiren hallerde ise bırakın dokunmayı, yüzünden okumayı, ezbere dahî okuyamayız! (Sadece hanımlara özel durumlarda, çok zarûri bir durum varsa, besmele çekmeden Fatiha Sûresi dua niyetiyle okunabilir.)


*Araplar dilleri sebebiyle ayrıcalıklı bir ırk mıdır?
*Arapça kutsal bir dil midir?
*Efendimiz (SAV) "Arabı sevin" demiş, sevmezsek günaha mı gireriz?
İlk iki sorunun da tek ve net cevabı "HAYIR"!
Bu iki soruya açıklama yazmıyoruz, çünkü diğer soruların içeriğinde Arapça dilinin hükmünü çokça anlattık zaten.. 

Ancak üçüncü soruda "Arapların mübarekliği, sevilmesinin şart olduğu" konusu maalesef bazı din adamları veya hocalar tarafından da abartılıyor... 

Hattâ isim vermeyelim ama, çok bilininen bir cemaat liderinin videosuna denk geldim..
Şöyle diyor aynen: "Arabı sevmek farzdır! Arabı sevmemek şirktir!"
!!!!
Bunlar nasıl uç ifadeler!
Şirk, Allah'a (CC) ortak koşmaktır!
Farz, Kur'an'da ayetle emredilmiş eylemlerdir!
Bu zat-ı muhterem ilmiyle bu tanımlara vâkıf iken, bu ifadeleri nasıl kullandı diye hayretler içinde izledim!
Bu konuda hadis var evet, ama şöyle: 

"Üç hasletten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben Arabım, Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak nazil olmuştur, Cennet ehlinin konuştukları dil Arapçadır."
1. Feyzü'l-Kadîr, 1:178 Hadis no: 225. 

Hadiste ki  "Arabı seviniz" ifadesini doğru anlamak gerekir!
Arap ırkına mensup olup da; içinde haksızlık yapanları, zulmedenleri vâr olduğu gibi gayrimüslimleri bile vardır belki..
O zaman hepsini sevmeli miyiz? 
Ya da bu bağlamda onların sadece Arap ırkına mensup olmaları veya Arapça konuşmalarından dolayı, onları  mübarek sayıp, sevmek zorunludur, farzdır denebilir mi? 

Hadiste yer alan maksat, Müslüman olan, dinini yaşayan, Resulullah’ın (SAV) izinde olan Araplardır. 
Zaten bunlar din kardeşimizdir. Başka bir ırkta olan din kardeşlerimizde aynı hükümdedir! 
Arap da olsa kötü olanı sevmemizi tavsiye etmezdi Efendimiz (SAV) değil mi?
Sevin demezdi belki ama nefret edin de demezdi elbet.. Bahsettiğimiz nefret de değil! Ama, bu bahsi geçen haklı bir sebeplerden biriyle Arap olan kişiyi sevmemek şirk değildir!

Ayrıca diğer sevme sebebi olarak son din dili Arapça olduğundan, cennette kullanılacak dilinde Arapça olacağı başka hadislerde de var..
Bu hadiste de  Arap ayrıcalığı, bu yüzden belirtilmiştir Efendimiz (SAV) tarafından.. 
Yani velhasıl; sevmek farz olmadığı gibi, sevmemek de şirk değildir!


Zaten güzel bir müslüman isek; bir emre veya korkuya ihtiyaç duymadan, bütün ırklara mensup din kardeşlerimizi sevdiğimiz gibi onlarıda severiz..
Bu uç ifadelere takılmayalım! 

[(Dip not: Cennet dili Arapça olacak dedik, siz sormadan bunun da açıklamasını yapalım..
*Arapça bilmeden ölürsek nasıl konuşup anlaşırız cennette?
Cevap: Biz cennet ehli olmak üzere yaşayalım ve cenneti kazanalım, oraya gidebilen kullar;  konuşma dili olarak bilmeden ölselerde, kendiliğinden Arapça konuşup ve anlayacak inşallah rahat olun.  :)  )] 

*Kur'an neden yüksekte tutulmalı? Umrede Arapların başının altına yastık gibi koyup uyuduğunu gördüm, bu tezat neden?
Kur'an sıradan bir kitap değildir...
İlâhi Kelam'dır..
Dolayısıyla sıradan bir kitaba uygulanan şeylerin dışında bir saygı gösterilmelidir elbette..
Saygı adı altında yüksek yere asmak, asılan kapların en süslüsünü seçmek, belden aşağı tutulmamalı demek..
Bunlar; İslâm dininde sanki yapılması farz veya yapılmaması büyük günahmış hükmünde olan bazı adetler gibi Osmanlı döneminden itîbaren uygulanmış ve yerleşmiş bir adettir aslında..
Saygı duyulması veya özen gösterilmesi adına yapılması tavsiye edilmiş ve zamanla  o kadar yerleşmiş ki, sanki yapmayan günah işlemiş  zannedilmeye başlanmış..
 

Bu adet;
"Allah'ın şeârine tazim ve hürmet kalplerin takvasındandır." (Hac, 22/32)
Ayetine binaen getirilmiş olup, ayette de belirtilen Takva (Şüpheli her şeyden kaçınmak) esasıyla uygulanmıştır.. 

Elbette her konuda "takva" işaretine uygun bir davranışta olunmalı, bu en güzel kulluk mertebesidir. 
Ancak bunu yapmayanlar da saygısızlıkla itham edilmemelidir. 

Ayrıca Kur'an, hadis, dua yazılı kitaplara  saygı, belden yukarıda taşımakla veya sadece el üstünde tutmakla yerine getirilmiş olmaz! 

Bunlara asıl saygı, emirlerine uymak ve yasaklardan sakınmakla yani Kur'an-ı Kerim'de, hadislerde yazılmış olanları hakikatleri hayatımıza taşımakla, yaşamakla olur! 

Evet evimizin en özel, en temiz yerinde tutalım ama; her an da ulaşacağımız alçaklıkta, meselâ bir kitaplık rafında dursun! 
Çok süslü bir kılıf içinde arada tozunu aldığımız yükseklikte değil! 

Araplara gelince bu da onların tercihi...
Hüsnüzanla (iyiniyetle) bakalım ve diyelim ki; demekki adam o kadar çok okumuş ki, uykusu gelmiş! :)
Ve soralım kendimize; her daim elimizde olup, okumaktan uykumuz gelmesi mi yoksa hiç dokunmadan en yüksekte, en enn özel kapta tutmak mı?


*Hanımlar başı açık okuyabilir mi veya dinleyebilir mi?
Bu konuda yani "başı kapalı veya kapalı kıyafetle okunmalı, dinlenmeli" şeklinde bir ayet veya hadis yoktur! 

Ancak bir önceki soruda verdiğimiz cevapla ilişkilendirip yine adet hükmünde bir davranıştır diyebiliriz..
Tavsiye niteliğindedir! 

Hocalar tarafından tavsiye edilmesinin veya adet hükmünde de olsa kabul edilişinin başka bir yönü de şudur:
Kur'anın abdestli okunması ile ilgili hükmünde, "namaz kılacak halde iken Kur'an okunabilir" sonucu çıkarılır..
Ve  Kur'an okumak için madem namaz kılacak hal gerekiyorsa, hanımlarında namaz kılarken giyindiği gibi giyinmiş olmaları daha eftaldir (Daha faziletli, daha doğru) denir.. 

Alimlerin görüşüdür bu! Ayet ya da hadis yoktur!

Ve yine âlimlerin görüşünde; dinlenilmesi, ezberden okunması veya meâl-tefsir okunurken namaz kıyafeti gibi tam tesettür şartı yoktur.. Kur'an'ın önemine binâen, şartlık söz konusu olmasa bile ayrıcalıklı olarak saygı ifadesiyle tavır sergilenmesi, örtünerek dinlenmesi güzel olur diyebiliriz.. 

Ama “aksi günahtır!” diyemeyiz..


Sorularımız bitti..
Amacımız güncel dilde, günümüz şartlarında merak edilenleri yazmak.. 

Rabbim doğru anlatabilmiş olmayı, doğru anlaşılabilmeyi nasip etsin inşallah.. 

                             VESSELÂM
 


Esin kaya
16.02.2024 20:08:37
Merhaba Tülay hanım, her zamanki gibi akla, mantığa uygun cevaplar yazmışsınız. Bana soracak soru bırakmadınız, çok teşekkür ederim. Sizden aldığım bilgiler içime su serpiyor. Acaba sorularına doğru, akla yatkın cevaplar bulmak kolay olmuyor. Kalın sağlıcakla.

Esin kaya
16.02.2024 20:08:38
Merhaba Tülay hanım, her zamanki gibi akla, mantığa uygun cevaplar yazmışsınız. Bana soracak soru bırakmadınız, çok teşekkür ederim. Sizden aldığım bilgiler içime su serpiyor. Acaba sorularına doğru, akla yatkın cevaplar bulmak kolay olmuyor. Kalın sağlıcakla.

Nurullah Kuralay
17.02.2024 01:25:52
En fazla sorgulanan konuları ele almışsınız Taktır ve tebrikle beraber saygılarımı sunuyorum

Brown
20.02.2024 16:19:05
Hi there, We run a YouTube growth service, which increases your number of subscribers safely and practically. We aim to gain you 700+ real human subscribers per month, with all actions safe as they are made manually (no bots). The price is just $60 (USD) per month, and we can start immediately. Let me know if you wish to see some of our previous work. Kind Regards, Amelia

KUR'AN OKUMA İLE İLGİLİ KAFAMIZA TAKILANLAR

SORU-CEVAP 2

Tülay Dikmen ile Cuma Köşesi

16.02.2024 15:33:00

Gündeme Dair Meseleler

ERZURUM SPOR FK EYÜP SPOR İLE İSTANBUL'DA KARŞILAŞACAK

ERZURUM BEYAZŞEHİR SPOR KULÜBÜNDEN FUTBOL İL TEMSİLCİSİ FERİT KARAKOCA ' YA ZİYARET

SERKANDAŞ SİGORTA U-15 YAŞ GRUBU PLAY-OFF YARI FİNAL MÜSABAKALARI BAŞLIYOR

Valimiz Sayın Mustafa Çiftçi’nin “Vakıf Haftası” Mesajı

Palandöken’in çok özel ziyaretçileri vardı

Biz çoktan başladık…

Erzurum valiliği; bir iddia ve bir cevap…

Kültür havuzuna bu kez şiir damladı…

DADAŞLAR DEPLASMANDAN PUANSIZ DÖNÜYOR

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16

YAZARLAR