Bilindiği üzere  İstanbul, bir çok Avrupa ülkesinden büyük nüfusu ile bir ülke boyutlarında. Başta deprem, sığınmacılar, uyuşturucu ve trafik olmak üzere bu ağır sorunları aşacak bir liderliğe ve kadroya ihtiyaç olduğu konusunda da hepimiz mutabikiz degil mi?

Kentin en yüksek nüfusuna sahip ilçesi 954 bin 579 ile Esenyurt olurken, devlet, en yüksek gelir vergisini de İstanbul’dan topluyor.
"Taşı toprağı altın” gözüyle bakıldığı için, yaşadığı köy, kasaba ve küçük ilde beklediklerini bulamayan herkes, tasını tarağını toplayıp İstanbul’a taşınıyor.

Gelişen ve dönüşen dünyada, şu anki nüfusu 20 milyonu aşan İstanbul, hem Türkiye için hem de Recep Tayyip Erdoğan için bir göz bebeği konumunda...
Bir zamanlar İstanbul'u yönetirken okuduğu şiir yüzünden zindana gönderilen Erdoğan'a sunulan İstikbal, 26 yıllık iktidar kapılarını aralayacakti. 
Ve nitekim öyle de oldu. Önce Ak Parti'yi kurdu, sonra kurduğu partiyi 2002 yılında seçime götürdü. Karşısındaki tüm partiler, barajda boğuldu ve %34 gibi bir rakamla yalnız başına iktidara geldi. Partisinin genel başkanıydı ama başbakan seçilememisti. Bu görevi Abdullah Gül'e verdi. Sonra CHP'li Baykal'ın da desteğiyle Siirt'ten milletvekili seçilerek parlamentoya girdi ve Başbakan olarak görevine başladı.

İstanbul, Recep Tayyip Erdoğan için bir sevdadır .

Siyasi açıdan da bakıldığında İstanbul'un çok önemli olduğu tartışılmaz bir gerçektir. O yüzden bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan,  "İstanbul'u alan Türkiye'yi de alır"demişti.
Lakin İmamoğlu İstanbul'u aldı ama Türkiye'yi alamadı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Büyükşehir belediyesini kazandı lakin Türkiye'nin genel seçimlerinde aynı başarıyı gösteremedi.
Ayrıca , CHP İstanbul'u yalnız başına da almadı. İttifakların payını da unutmayalım. Bir diger konuda  2019’da büyükşehirleri  CHP’ye kazandıran ittifakın temsilcileri artık CHP’nin yanında olmadıkları gibi, şimdilerde birbirlerine savaş açmış durumdalar.
Dahası, İmamoğlu Belediye Başkanlığı dönemi boyunca metropol şehri kalkındırmakdan ziyade CHP'nin genel başkanı gibi sürekli siyasetle meşgul oldu.
Yerel siyasetten cok  genel siyasete daha cok  vakit ayırmasi nedeniyle, İstanbul'u yeniden alması zor gibi görünüyor.
Gelelim Ak Parti kanadina,
Ak Parti ise kendisine bile faydası olmayanları, bulunduğu yere artı değer katamayanları ve proje üretemeyen tüm siyasetçi ve bürokratlari bunyesinden arındirmalıdır. Eger Türkiye yuzyili hedefi ile yeniden İstanbul'u kazanmak istiyorsa bundan sonraki süreçte yeni yüzlere, akademisyen ve entelektüel birikime sahip adaylara  kapılarını açmak yapacağı en akıllı hareket olacaktır.  Partiye, topluma, ülkesine söyleyecek sözü olanlara kucak açmalıdır !

Ayrica AK Partiye , devlete, davaya ve iktidar çatısına faydalı olacak kimliklerin illa da  teşkilattan gelmeleri de gerekmiyor.

Yıllarca teşkilatta çalışıp hiçbir katma değer üretemeyenlerin varlığı ne olur ki!

AK Parti'nin Turkiye Yüzyılı'nda  yörüngesini, biraz da bu minvalde ayar etmesi elzemdir.!

İstanbul, Murat Kurum ile yeniden Ak Parti diyecek. 
Başarılı bir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı geçmişi olan Kurum, İstanbul'un çehresini, demografik yapısını ve tüm sorunlarını çözebilecek birikimle geliyor.
Vatana,millete ve ülkemize hayırlı olsun.

Elif Lale Kırcaoğlu