İnşallah bu sefer de ıskalamayız…
Yazdık, çizdik.
Yeri geldi söyledik. Birilerimizin hoşuna gitti, kimilerimizin ise
Gitmedi.
Ama şu gerçek, hiçbir zaman için kaybolmadı;
“Bu şehrin çok ama çok büyük zenginlikleri var”.
Ekonomiye çevirelim,
kalkınmaya çevirelim,
maddiyata çevirelim…
Ama bu şehir çevirsin, bu şehrin halkının cebine girecek şekilde çevrilsin. Bu şehrin İlbank’tan (İller Bankasından) alınan payı olarak, yansıyacak şekilde ve yansıtılacak şekilde çevrilsin…
Aslında çocuk oyuncağı kadar basit ve kolay, geri dönüşü ise yıllarca beklenmeyecek kadar kısa. Yani, meyve almak için önce o meyvenin ağacını dikmemiz gerekiyor diyorum.
Kim mi dikecek?
Bu şehirde, karşınıza çıkıp sizden oy isteyenlerin işinin adı ne?
Bu şehirde,
“biz sizin için varız” diyenler ne güne duruyor?
Bu şehirde,
“biz size hizmet için varız” diye nutuk atanların gerçek ve asıl amacı da bu değil mi?
Ve hatta
Bu şehirde bürokrat olmak için araya birilerini koyarak göreve talip olanlarımızın (kendi çabaları ve tırnaklarıyla bir yere gelenlerimizi tenzih ederim), masa kapmak için vekil seçimlerinde ceplerinde istifa dilekçeleriyle ortalıkta dolaşanların amaçları da bu değil miydi? Dahası, çok ama gerek yok.
Belki diyeceksiniz ki; ya stad?
Belki diyeceksiniz ki; Ya raylı sistem?
Yok, yok; biz daha
Doğu Ekspresini bir geceliğine gara çekemiyoruz, bu kadar fazla hayale kapılmanın da bir manası yok değil mi?
Ne demiştik? Bu şehrin öyle hazineleri var ki, değerlendirilemiyor.
Sadece bir örnek vereyim, gerisini zaman getirsin… Tamı tamına “Yirmi” ilçemiz var ve bu “Yirmi” sininde birbirinden farklı ve ayrı güzellikte özellikleri var. Mesela
Uzundere İlçemiz
Türkiye’mizin ve hatta Dünyamızın sayılı coğrafyasından sadece birisidir. Bu ilçemizde onlarca yıldır akan ve ne yazıktır ki kimselerde olmayan bir suyumuz var ve bizler sadece bu suya bakıp hayal kurmuş, sevda türküleri söylemiş durmuşuz. Son birkaç yıldır yapılan gayretler ile ortaya çıkan sonuca baktığımızda “eyvah-eyvah” dememek için bizi ne alıkoyabilir ki? Oysa ki nelere geç kalmışız…
Geçen yıllara yazık edilmişliğimizin, kaybolan milyarlarca liralara yazık edilmişliğimizin hesabını kimselere soramayız ki…
Nereden bulayım ben, bu ilçenin önceki dönem bürokratlarını da sorayım “kardeşim” bu sular dün akşam ki yağmurlarla gelmedi buraya, daha önceden de vardı. Siz kenarında keyfinize mangal yapıp, halkı buralardan uzaklaştırmasaydınız, bugün buralarda belki bir
“Düden” olmuştu, demek haddimize mi düşmüş? Pardon; sizin daha düne kadar, sırf üç/beş kwh elektrik tedarik etmek için o suları kesenlerden haberiniz yok değil mi?
Bu arada duyar gibi oluyorum “hükümetler ödenek verdi de biz mi yapmadık” diye, birileri bir şeyler mırıldanır gibi.
Evet, siz yapmadınız…
Gidin bakınız, orada yapanlar nasıl bir şeyler yapmışlar. Adam dağa döşediği aynayla, kimsenin suyunu kesmeden elektrik üretip para kazanıyor. Hem de borca girip üretim yaparak.
Uzundere’nin her tarafı cennet bahçesi gibi hemen her türlü meyvenin rahatlıkla yetiştiği ve hatta yetişiyor olduğu bir ilçemiz.
Uzundere iklim açısından, görsellik açısından, inanç ve tarih turizminin dışa açılan kapısı olması açısından, cana yakın insanlarının kültür zenginliği açısından, yöresel ürünlerin ve yöresel zenginliklerin ve hatta hatta bu sıralar yoğun bir şekilde var olan
“müteşebbis” olma ruhunun canlı tutulması açısından, en bakir ilçelerimizden sadece bir tanesidir. Mevcut iktidarın yoğun gayret göstermesi her alanda kendisini zaten göstermektedir.
Sadece biraz daha “hizmet=maddiyat” mantığıyla yaklaşmak lazım hepsi o…
Yeter ki bakmasını bilelim.
Bu sıralar,
Kültür Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu ve içerisinde
Erzurum ilimizin de bulunduğu 11 ili kapsayan bir festival başlamış bulunmaktadır.
“Türkiye Kültür Yolu Festivalleri” diye. Harika bir organizasyon, harika bir çalışma ve harika bir proje…
Erzurum bu projenin veya bu çalışmanın neresinde, ne kadar değer alır bilemem hep beraber yaşayıp göreceğiz. Ancak küçük bir gözlemleme neticesinde gördüm ki, bir
“Kapadokya” bu festival sayesinde yeniden dünyaya tanıtılacak, yeniden değer üzerine değer alacak. 300 den fazla etkinlik, 1000 den fazla sanat, sanatçı ve sanatkârdan oluşan konserler, eğitimler, sergiler vs vs içeren birçok faaliyet…
Başlangıcı nerede? Elbette ki
Nevşehir’de;
Ürgüp’te-
Göreme’de, yani
“Kapadokya” da. Sonrasında
Erzurum’da dâhil olmak üzere diğer illerde etkinlik uzantıları devam edecek.
Geçen bir yazı yazmıştık,
Narman İlçemizde bulunan peri bacalarıyla alakalı olarak. Bırakın muhatap bulmayı, sadece iki kişiden ses çıktı ve ikisi de bana
“ne olmuş Narman Peri Bacalarına” diye serzenişte bulunarak soru sordu.
Hiçbir şey olmamış kardeşim, hiç ama hiçbir şey olmamış…
Olmasını da çooook uzun yıllar beklemiyorum zaten.
Bir zahmet şu şehirden bir kafanızı çıkarın da, gidin bakın dışarıda neler oluyor! Millet kendi şehri için, kendi yaşadığı mekânları ve hatta kendisini zengin etmek için neler yapıyor. Biz ise
“ne olmuş ki” diye akla hayale gelmeyen bir soruyla güya siyaset yapıyoruz.
Siyaset demişken, eli kulağında; birkaç güne kadar yerel yönetimlerimizin tamamını ilgilendiren bir seçimin startı verilecek İnşallah.
Belediye Başkanlarımız,
Encümen Üyelerimiz,
Muhtarlarımız kimler yok ki, hemen hepsi seçime giderek ya güvenoyu alıp mevcut görevlerine devam edecekler ya da siyaset sahnesinden, perde ardına çekilecekler.
Maalesef; siyaset tarihinin tozlu raflarına…
Bunu yapacak olan da, elbette ki biz; halkız…
Bizden söylemesi;
projesi olmayana,
şov yapanlara,
dedesinin/babasının kuşağına sarılıp gelene,
birilerinin pohpohlamasıyla meydanlara çıkana,
üç-beş kaldırım sözü ile yanınıza gelene asla ve asla prim vermeyiniz.
Sonrasında olan size, bize bu şehire oluyor.
Fırsat bu fırsat, elimizde bir taş var ve bir şeylerin tam zamanı,
İnşallah bu sefer de ıskalamayız.
Sonrasında; elin oğlu
Nevşehir’de havalara balon uçuruyor, biz ise kimsede olmayan ama bizde olan Peri bacaları mevkiinde tozlu yollarda toz yutup, yorgunluğumuzu başka bir yerde çıkarırken, durgun sulara bakıp bakıp hülyalara dalıyoruz…