İbrahim hakkı Hz. nin babası Osman Haseni efendinin ölümü

Osman Efendi, hayata gözlerini bu hücrede kapamıştır. Bunu oğlunun Marifetname'sinden dinleyelim.

Kendi yâranından Molla Ziyat namında ol karyede bir mescit imami tenhada bir gün peder efendiye demiştir ki: 

«Sen bu azizin indinde evlâdından Eaz(çok değerli) iken on seneden beri naili meram olmadın mı?>> 

Ol dahi cevap etmiştir ki: «Henüz aksâyı muradıma nail olmamışımdır. Seninle va'dimiz olsun ki naili meram olduğum gibi sana haber vereyim. Yatar olsan bile seni kaldırayım.>>
Bu vait üzerinden on gün mürur etmiştir. Badehu pederi azizim mariz olup imamı mevut, ana beş gün beş gece hizmet etmiştir. Bu müddette o merhum eklü şürp ve tekellüm etmeyip hararetle bihut yatmıştır. Çünkü sinni sinini elli iki olup,(yaşlanmış yaşı 52) vadesi yetmiştir. Ve tarihi hicret bin yüz otuz ikiye gelip mah-1 recep nisfına gitmiştir. «24 mayıs 1720» Pes benm ol yârıgarım,(hocam) peder ü maderim,gamküsarım,

hücredaşım ve gurbet yoldaşım derviş Osman Efendi cuma gecesi sabaha yakın dünyadan ahirete intikal etmiştir.
Bu yetim ol gece başkaca misafir odasında yatmıştır. Sabah kalkıp hasta pederi görmek muradeyledikte anı bekleyenler, beni aldatmıştır. Dediler: 

«Sen var, iptida namazı kıl, sonra gel ki, hasta rahat etmiştir.>> 

Ben bu sözü tasdik edip camiye gidip gördüm ki cümle cemaat meshi enf etmiştir. Yine tefattun edemeyip zanneyledim ki halkı zükâm(nezle) tutmuştur.
Çünkü namazı kılıp hücremize gelip gördüm ki peder efendi gitmiştir. Pes( ben dahi ne eğlenirim, işim bitmiştir... Öyle feryadü figan ede- cektim ki sakf-1 hücreyi ref'edip sedayı enînim semaya gidecekti. Ben bu tedarikteyken anı gördüm ki halk ürküşüp ol merhametkâni gelmiştir. Beni hoş hüznü elem bendinden almıştır. Ben de kıyam edip gönlümden dedim ki 

«Şimdi ayıptır, sabur olurum. Aziz efendimiz gittikten sonra ne sayhalar edeceğimi ben bilirim.>>

Hemen ol Hızır-1 vakit erip cümleye selâm verip garip oğlunun başı ucunda kait olmuştur. Ve şehir aşkının ruhu için bir fatiha okuyup murakabeye dalmıştır. Ve bu hakir ol azizin karşısında, merhumun ayağı semtinde ayakta kalmıştır. Meğerse inayeti Hak erişecek vakit olmuş tur. Hemen anı gördüm ki, re'si şerifini kaldırıp nazarı kimya eseriyle yüzüme bakıp tebessüm ederek «Fakat Molla Ibrahim, Molla Osman»> 

lâfzı ile bu yetimini taziye kılmıştır.Ol esnada anın mübarek sadrından şimşek misali bir nur lâmi ve berk vurup anda kalmıştır. Ol demde benim deruni sinemde yüreğim süratle titreyip hüzn ü elem gidip yerine sürur ve lezzet dolmuştur. Ve ol Babayı Âlem bu yetimini müceddeden ihya edip kendi mekânına revan olmuştur. Ve gönlüm ol zevk ile öyle dolmuştur ki havassımdan bile dökülüp taşmıştır. Bayramlık cedit, al yeşil espabımı giydim ki ol ruzu matem bu yetime indi ekber ve sûru âzam olmuştur. Fikrimde kalıp gamımı çeken ahbap ol sürurumdan taaccüp kılmıştır. Hak Taalâ ol pe deri garikı rahmet eylesin ki bu oğlu andan ne hayatı halinde magmum olmuştur ve ne vefatı vaktinde mahzun kalmıştır. Merhum peder efendinin yüzünü açıp baktım keenne gülmüştür. Beşeresi nurani ve bedeni germ, âza ve mafsalları nerm, gûya ki ol nâim olmuştur. Cenaze namazını Hazreti Şeyh Efendi kendi kılmıştır. Anın cenaze namazına üç kar- ye halkı ve cemî Siirt ehli gelmiştir. Beş yüz kadar zimmî dahi ağlaşıp harman yerinin bir köşesinde cemolmuştur. Anın vefatı için bir oğlundan gayrı ol memleketin halkı bilcümle mahzun kalmıştır. Zira ki Hazreti Şeyhin muhabbetiyle derviş oğlu dahi mahbubülkulub olmuştur.

Defin ve telkinden sonra mevut imam uykusuz kaldığından hemen varıp ol saat kendi hanesinde ehil ve evlâdı yanında hüzünle yatıp uykuya dalmıştır. Filhal imam ol demde kendini ayakta mesrur bulmuştur. Pes anın ehli ve evlâdı anı nâim iken füc'etle kaim görüp taaccüple yanına varıp sormuşlar ki: 

«Sana ne halet olmuştur?» İmam ağlayıp onlara cevap vermiştir ki: «On beş gün mukaddem Osman Efendi merhum ile va'dimiz vardı ki, naili meram olduğunu bana ilâm ede. Nâim olsam bile beni kaim edip gide. Pes ol vadinde vefa için şimdi sürur ile gelmiştir, beni kuşağımdan tutup: Ne yatirsan «yatıyorsun» kaim ol ki, ben muradımla daim oldum. deyin beni hurrem kılmıştır.»

İbrahim Hakkı Hazretleri babasının ölümünden ne denli mahsunlandığını yalnız kalmış iken hocası İsmail Fakirullah ın feyzi den nasıl yararlandığını anlatmış 
Mezarı oğlunun türbesinin beş buçuk metre kuzeyindedir. Taşlarını torunlarından Hacı Halîm Efendi (1909) Tillo'ya gidişinde yaptırıp yazdırmıştır.