İbrahim Hakkı Hz. nin babası Osman Haseni efendinin Erzurum’a göçmesi
Hastalıktan ve galebe çalan marazdan biçare düşen Osman Haseni Efendiye de cüret galebe eyledi. Hemen sabahtan varıp evi zapt eyledim. gelip evi göçürdük.
Bin yüz on yedi recebinde «1705 ekim buraya gelmiştik. Bir manav dükkânını tuttuk. Gâh ben gâh karındaşlarımız otururuz. Ben bir haldeyim ki şikâyet olmasın dükkâna müşteri gelende uşaklar olsa biraz ederler. Ben yalnız olsam, şiddeti marazımdan nokta kadir olamam, geleni savarım. Çünkü ne hesabın zapt eder, ne akça yı seçebilir, ne müşteriye cevaba kadir olurum.
Şiddeti marazımdan bir tenha yer elime girse ihfa ile o kadar ağlarım o kadar ağlarım ki gözümün yaşı nohut gibi tane tane dökülür. Bu halde gezerim amma, bir kimsenin yanına varmak muhal gibi bir hal Zira aczi ıstırabımdan nokta iktidarım yok.
Gafil söyletirlerse cevap veremem. Şiddeti elemimden beş duyumdan derk edemezdi. Değil ki elemim bir âzada ola, onun için hiç bir azam işlemez ola. Hayır, her birinde bir başka elem ki, hiç birbirine benzemez. Meselâ: Kulaklarıma rendesiz bir ağaç mıdır ya kızgın Demir midir sokarlar. Gözlerim dahi bir başka elemde ki, hiçbir eleme benzemez. Dilimde de bir gayrı maraz. Çok zaman yanıp soyulur, tutulur, büsbütün kavrulup derisi kalkardı Dudaklarım da bir hale varırdı ki; şu soğuk ta uyuşmuş gibi. Sair âzamda olanların hangi birin dersin ve ne vechile beyan edersin?
Bu halde gezeriz ama bir meclise varamayız. Osman Haseni efendinin hatıralarından Mesih İbrahimhakkıoğlu nun kaleminden derlenen bu anıyı paylaşmak İbrahim Hakkı Hz lerini ve ailesini daha iyi tanıyacağımızı düşünerek kaleme aldım