Dünyada güçler artık tankla, topla değil; etki alanı oluşturarak kazanılıyor.
ABD’nin son 20 yılda Ortadoğu’da inşa etmeye çalıştığı sistemin temelinde tek bir hedef vardı: Türkiye’yi yalnızlaştırmak, Arapları parçalamak, İsrail’i merkez yapmak.
Ama tarih, her plancıdan daha derin bir planlayıcıyla tanışmak zorunda kalır:
Türk aklı.
Bu Bir "Aşiret Hareketi" Değil, Diplomatik Bir Akıl Hareketidir
Süveyda’ya akan aşiretler sadece bir askeri manevra değil, bir akıl işidir. Çünkü bu aşiretler yıllardır Türkiye'nin yürüttüğü gölge diplomasinin doğal bir parçası hâline gelmiştir. Türkiye onları bir anda cepheye sürmedi; onları yıllarca dinledi, korudu, yönlendirdi ve zamanı geldiğinde harekete geçirdi.
Bu, klasik anlamda bir savaş değil.
Bu, sahayı yumuşak güçle değiştirme sanatıdır.
Ve bunu şu an dünyada sadece Türkiye yapabiliyor.
ABD Masaya Oturduysa Sebebi Harita Değil, Türkiye'nin Kurgusudur
ABD, Suriye’nin kuzeyinde, Rakka’da, Kamışlı’da bir kukla devlet hayali kuruyordu. PKK-SDG üzerinden bir “ikinci İsrail” planı yapılmıştı. Ama haritalar masa başında çizilir, sahada silinir.
Türk devleti bu planı aşiretle, halkla, gönül bağıyla, hava gücüyle çözdü.
Hiçbir yere bayrak dikmeden, hiçbir cephe hattı çizmeden, ama herkesin ezberini bozarcasına.
Bu hamle bir savaşı değil, bir aklı kazandı.
Şimdi masaya oturmak zorunda kalanlar bunu çok iyi biliyor.
Kırcaali’den Bir Ses: İstihbaratın En Saf Hali, Millettir
Kırcaali'de bir yaşlı demişti:
> “Bir ıslıkla 10 bin kişi reisin arkasındadır.”
Bu sadece bir cümle değil, derin devletin en saf biçimidir: Halkın iradesi.
Bugün Türk devleti halkını devlete, devleti millete yaslamış, aşiretleri ise milli stratejiye entegre etmiş bir akıl yürütüyor. Bu hamle sadece Suriye’yi değil; Lübnan’ı, Irak’ı, hatta Libya’yı bile etkiliyor.
Türkiye, Dengeyi Bozan Değil, Denge Kuran Güç Olarak Yükseliyor
Ortadoğu’da hiçbir sorun çözülemiyor çünkü herkes bir taraf.
Ama Türkiye, tüm taraflara karşı, tarafsız değil; adil bir denge kurucu oldu.
ABD, bölgeyi parçalamak için buradaydı.
İsrail, güvenliğini başkasının toprağında sağlamak için.
Fransa, eski sömürgelerinden vazgeçmemek için.
Ama Türkiye? Adil barış, yerli denge ve kalıcı çözüm için.
Türkiye, bu çağın yeni modelini getiriyor:
Savaşmadan kazanmak.
Devletsizleri devletlere zorlamak.
Kuklaları değil, iradeleri muhatap almak.
Sonuç: Türk Aklı Yeni Bir Doktrin Yazıyor
Ortadoğu artık eski Ortadoğu değil.
Ve Türk devleti eski Türkiye değil.
Silah sesinden önce aşiret çağrısını, diplomatik manevralardan önce yerli iradeyi, gökyüzüne çıkmadan önce yeryüzündeki dostluğu kuran bir Türkiye var artık.
Bu, Yeni Türk Doktrini’dir.
Ve herkesin ezberini bozuyor ve bozmaya devam edecektir.