Film Bitti/Bir daha ki matineye artık…
Buradan eli kalem tutanlara, kalem tutanları taklit edenlere, tutulmuş kalemin ucundan dökülenleri çalanlara, takla attırıp yazanlara, sözüm ona kendi yorumu olarak bizlere yutturmaya çalışanlara sormak isterim; gördüğünüz, yaşadığınız, oy kullandığınız ve hatta hatta “battık-bittik” edebiyatının ayyuka çıkarıldığı kaçıncı seçiminiz bu?
1.3.5.7.8 veya 10 mu?
Veya
2.4 mü?
Hiç dikkat ettiniz mi?
Her seçimde aynı senaryolar ve bu senaryoların hazırlandığı veya hazırlanılan kulisler var perde ardında.
Çok değil birkaç ay öncesinde yaşanan vekil seçimlerinde de aynı senaryolar sahneye konuldu, figüranlar değişik olsa da; başrollerde hep aynı oyuncuların bulunduğu, konusunun binlerce yıl öncesinden süre gelen ve her seçimde tekrar tekrar sahneye konmasına rağmen, “balık hafızalı” oluşumuzdan dolayıdır ki hatırlayamadığımız ve hatta hatırlasak dahi algılayamadığımız bütün olaylar aynı.
-Ben iyiyim, Sen kötüsün…
-Sağcı/Solcu ve hatta Sünni/Alevi
-Türk/Kürt
Vs vs… Tıpkısının aynısı, sanki de bir zamanların Cumartesi eğlencesi olan ve tek kanallı TRT mizin Türk Sinemalarının senaryo versiyonu gibi.
Esas jön her zaman kazanır. Ama esas jönün çevresinde olup ve herkesi sömürenler ve iyi gibi görünen sömürücüler daha birçok, çokça kazanır…
İşte bundan dolayıdır ki; bu topraklarda, halkın duygularını sömürenlere daha çok rağbet edilir, daha çok itibar edilir ve daha çok söz sahibi olması hakkı verilir.
-Yaptım, yaptım ama bir sor ki niye? Repliği de oradan kaynaklanan ve saflığımızın tescil belgesi olan bölümdür.
Vizyondan hiç düşmeyen ve yirmi küsur yıldır sahnede olan bir başrol oyuncumuz var. Sergilediği ve sergileyeceği performans, birbirinin şahidi olsa da gösterdiği performanstaki iyi niyet ne kadar halkın gönlüne girse de, bu başrolün etrafındaki birçok figüran ve diğer elemanlar filmi berbat etmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır ve işin garip olan tarafı ise vizyondaki bu film artık sahnede esas jönden daha çok, bu iyi niyetli görünen ama kötü karakterde olan kişilerden oluşmaktadır diye düşünmekteyiz. Zaten bu çoğunluk yüzünden filmin izlenme oranında da bayağı bir düşüş yaşanmakta, çok kısa bir zaman sonra da vizyondan kaldırılacağı dahi tahmin edilmektedir. Tıpkı daha önceden çok seyredilen Baba, Karaoğlan, Sizin bacınız, Akıncı hoca filmlerinin akıbeti beklenmektedir.
Bizi böylesine düşündüren nedir? Diye soracak olur iseniz, çok rahat bir şekilde sırtımızı dönebiliriz. Brütüs mü soruyorsunuz? Yediğimiz hançer sayısını soranlar saysın.
Dememiz o ki; yine bir seçim arifesindeyiz ve yine aynı sahnenin kalın perdesi yeniden hareketlenmeye başladı.
Açıldı, açılacak…
Seyirci olan bizler, aynı saflıkla perdenin ardında olanları çok iyi bilmemize rağmen, her açılışında aynı ağzı açıklıkla neler olacağını merakı içerisindeyiz.
Daha birkaç ay evvel yaşadık ya!
Olsun, ne yapalım merak işte.
Meraktan başımıza nelerin geldiğini yaşadığımız halde alışkanlık yaptı ya, yapacak hiçbir şey yok…
Birileri yine aynı kavala üflemeye başladı.
Bilhassa Erzurum’da bu işin uzmanı olanlar var. Sahnenin en ücra köşelerinde oturur, kendilerini hiç ama hiç belli etmezler, hatta kravat takıp makam yanında oturarak bir takım safları atarlar ortaya ve kendileri kalem oynatmışçasına başlarlar ahkâm kesmeye, “din elden gidiyorrrrr…” veya “vatan, millet, Sakarya” sözlüğünden seçme vatansever hikâyeleri.
Yetmez… Bunları yaparken veya yazarken yetmez, bu sefer başka alanlar bulurlar; terör gibi, ad takma gibi, karalama gibi, iftira gibi, bel altı gibi.
Değil mi? Sanki de inceden de başladılar gibi…
Eli kulağında birkaç gün sonra ne dediğimi anlarsınız.
Oysaki bizler kimin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Daha önceden de dedik yine diyoruz, bu ülkenin bir gerçeği var ve kimseler bunun inkârına kalkamaz.
Kalksa da bir şey değişir mi? Değişmez.
Çünkü hep söyledik; kibir atınız şaha kalkmış öylesine gidiyor ki!
İşte bu hızla giderken, mesela Erzurum’da ne kadar izleyici kaybettiğinizin farkında bile değilsiniz siz. Filmin sonunda “the end” yazdığı ve ışıklar yandığında, gözlerinizi ovuştururken uyuduğunuzun ve başınıza nelerin geldiğinin farkına o zaman varacaksınız ama iş işten geçmiş olacak. Gerçi sadece Erzurum sahnesinde değil, tüm ülkede aynı durum.
Siz uyandığınız zaman göreceksiniz ki salon boşaltılmaya başlanmıştır bile.
Bir daha ki matineye artık.
Şimdilik geçmiş olsun, demekten başka çare yok.
Yok eğer birilerinin egosunu bir kenara bırakıp, kibir atınızı yine o kenara bağlayıp, ciddi manada aranızdaki kötü karakter oyuncu çoğunluğunu temizleyip, kendinizden uzaklaştırır ve her şey halkımızın huzuru ve mutluluğu içindir parolasıyla filmi galaya götürürseniz, işin rengi değişebilir.
Bu arada bilmenizi isterim bu filmi halka izlettiren, filminizin iyi olduğu falan değil. Jönden kaynaklanan bir sevgiden dolayıdır ki; işte çoğunuz bunu bilmiyorsunuz…
Gözlerinizi ovalamaya devam edin.