Geçen haftaki cuma köşemizde pozitif bilimler diye adlandırılan; bioenerji, yoga, meditasyon, feng shui felsefesi, evrene gönderilen pozitif enerjiler vs gibi terimlerin dînimize bakan yönünü ele almıştık. 

Ve bu tür etkinliklere katılan kişilere, etraflarında yönlendirme yapan insanların gaybî bir takım söylemlerinin başlayabildiğini ifade ettik..
Ve ardından bazı insanların da tarot,  fal, haftalık burç yorumları astronomi vs şeylerle ilgi duymaya veya hayatlarında yer edinmeye başladığını söyledik. 

Evet bu hafta da bu kavramların yine inancımız adına bize verdiği zararları anlatmaya çalışalım.. 

Aslında müslüman olarak falın ne anlama geldiğini az çok hepimiz biliyor, ama klasik bildiğiniz cümle ile; "fala inanma, falsız da kalma demişler, inanmıyoruz ki, sadece muhabbet olsun diye yapıyoruz" deyip işin içinden çıkıveriyoruz sanki?
Bazen de bu kadarla kalmayıp cidden umut tacirlerine kendimizi kaptırmış buluyoruz farketmeden! 

Evet kabul edelim ki; insanın fıtrat gereği, yaratıldığı ilk günden 21. yüzyılın şu yaşadığımız günlerine kadar sürmüş olan en büyük meşguliyeti  ve merakı, kendini tanıma çabası olmuştur. 

Başına ne gelecek, kiminle evlenecek, kaç çocuğu olacak veya çocuklarının geleceği nasıl, eğitim hayatı, iş hayatı vs aklınıza gelebilecek her şeyi, fıtrî olarak önceden bilme arzusu ve merakı vardır.. 

Ve tabiki arz-talep dengesinde talep çok olunca; geçmişten geleceğe bazı insanlar bunu kullanarak kendilerine, yerine göre bir statü veya para kazanma yolu görmüşlerdir..
Ve bir sektör haline gelmiş durumdadır maalesef.. 

Bu kişiler "üstün yetenekli" kişiler olduğundan herhalde; doğduğunuz gün ve saate göre sizin hayatınızın kısa bir özetini ve karakter özelliklerinizi verebildiklerini iddia ediyorlar. 
Bunu yaparken de yıldızlardan, gezegenlerden vs bahsedip "bunun dinde de yeri var"  deyip, hatta İbrahim Hakkı Hz. nin Marifetname kitabını da buna örnek veriyorlar! 

Buna inanmadan önce; İbrahim Hakkı Hz.' ni tanımak gerek, neyi ne için kullanmıştır bilmek gerek! 

Onun kendi ifadesi ile; "Bilginin en yüksek derecesi Allah’ı bilmektir. Bu bilgiye ulaşmak için ise nefis ve nefsin taşıyıcısı olan bedeni tanımak gerekir."
 “Mârifetnâme” adlı eserinde ise fizik ve fizik ötesi konuları bir arada ele alır. Aritmetik, geometri, trigonometri, astronomi, fizyoloji, din psikolojisi, ahlâk, tasavvuf, kelam, eğitim gibi konuların bir arada verilmiş olması onun çok yönlü bir düşünür olduğunu göstermektedir. 

İbrahim Hakkı Hz, din ilimleriyle fen bilimlerini birleştiren, fen bilimlerini Allah’ı bilmeye basamak yapan bir ilim adamıdır. 

Yine ona göre insan Allah'ın eseri olan tabiatı ne kadar iyi anlarsa, Allah'ı da o kadar anlamış olur. 

Yani dememiz o ki; astroloji, günlük burç yorumları, tarot falları vs dine dayandırılırken verilen örnek olan zâtın kim olduğunu, neleri savunduğunu bilelim öncelikle! 

Kaldı ki; diyelim en bilindik din alimlerinden veya hocalardan da bunların doğruluğu söylenmiş olsun..
Biz; netice de insan olan, beşer olanlara mı yoksa Rabbimizin ilâhi kelâmında bize bildirdiklerine mi itibar etmeliyiz? 

Yıldızların yaratılışındaki fayda ve hikmeti Kur'an şöyle haber veriyor: 

"Daha nice alametler (yarattı). Onlar yıldızlarla da yollarını doğrulturlar" (Nahl, 16/16). 

"O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızlar yaratandır. Gerçekten biz bilen bir toplum için ayetleri geniş geniş açıkladık" (En'am: 6/97). 

"Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder"(Rahman, 55/5). 

"Ây için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner" (Yâsin, 36/39). 

Bu gibi ayetler çok açık olarak bize, yıldızların veya gezegenlerin varlığının ne için olduğunu gayet açık anlatmıyor mu?
Var mı ayetlerde gördüğümüz, kişinin doğum saati, şu yıldıza denk gelmişse şöyledir, bu gezegenin etkisinde kalırsa günü kötü geçer, huyu şöyledir, karakteri böyledir diye bir ifade? 

E o zaman nedir yapılan iş?
Cidden bir bilim mi, yoksa kâhinlik veya müneccimlik mi? 

Meselâ aklıma takılan bir soru! 
Madem kişi doğduğu gün ve saate göre kişilik belli, ya da yıldızlar kadere, karaktere etki ediyor ise; ikizler veya üçüzlerin karakter farkları nasıl açıklanıyor?
O zaman bu mantıkta huyları, zevkleri, karakterleri birebir aynı olmalı değil mi?
Ama değil?! 

Veya;  şu an burçlar, milâdi takvime göre belirleniyor, hicrî takvimi kullananların ki nasıl olacak!? 

Örneğin; Hz. İsa 25 Aralık M.Ö 1. yılda doğduğunda güneş Kova burcundaydı. 
Fakat şimdi 25 Aralık tarihi Oğlak burcuna denk geliyor! 
Nasıl olacak? 

Hadi inandık diyelim, bakın bu kehanetlere Efendimiz(SAV) ne demiş!
Buyrun sahih bir hadis... 

"Bir kimse gider de verdiği haber konusunda kâhini tasdik ederse, Allah'ın indirdiği kelâmı inkâr etmiş olur." (Tirmizî, Tahâret,102) 

Yıldızların etkisine inanmak, yukarıdaki açık ayetleri inkâr değil midir? 

Falcılık da bu sebeplerle İslâm'da kesinlikle yasak edilmiştir. 
Gayb'dan verdiği haber konusunda kâhini tasdik etmek bu sebeple küfürdür!(inkârdır!) 

Geleceği (gaybı) Allah'tan başka hiç kimse bilemez!
Yine ayetlere bakalım: 

"De ki: göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." (Neml, 27/65). 

"Gaybın anahtarları onun katındadır. Onları ancak O bilir." (En'âm, 6/59). 

"Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa eresiniz!"(Maide, 5/90) 

Şimdi biz diyelim ki " Ya filancanın enerjisi çok yüksek, adam biliyor yahu, ne dese çıkıyor, tabiki inanmıyorum ama..."
Nedir kulluk anlamında bunun açıklaması? 
Ayetler ve hadisler çok açık.. 
Bu inkârdır! 

Günümüzde kendini "aydın" diye lanse eden bir takım gazetelerde, tv kanallarında birileri "astrolog veya medyum" kimliği ile, her gün yıldız falı, tarot falı, maya takvimi vs hurâfelerle insanların kaderi hakkında bir takım yorumlar yapmaktalar!
Bu asılsız yorumların hiçbir ilmî dayanağı olmadığı gibi, okuyucuların, izleyicilerin da ruhî dengelerine olumsuz yönde etkilemiyor mu? 

Meselâ 21 Aralık 2012 yılında maya takvimine göre kıyamet kopacak ve tek etkilenmeyen yer İzmir'in Şirince köyü olacak denmişti. 
O yıl Şirince 1.5 milyon göç aldı. Ev, arsa fiyatları tavan yaptı, rantiye aldı başını gitti... Sonuç? 

Yıl 2023 kopmadı kıyamet?
Yapmayın! İnanmayın!
Bunlar tamamen aldatmadan ibarettir! 

Ama itiraf edelim; bu işin tek ve en gerçek tarafı, en başta yazdığımız insan olarak bizim bu “ezelden gelen merakımız" sayesinde  bu kişilerin epey iyi para kazandıkları!
Çünkü; “umut tacirliği”  her devirde, bitmez tükenmez bir para kaynağıdır! 

Son olarak; bilimsel anlamda kendini ispatlamış olan NASA veya ESA gibi büyük merkezlere bakalım.. Buralarda "astroloji(yıldız falı)" değil "astronomi" yani gök bilimi ile ilgili çalışmalar yürütülüyor..
Kesinlikle yıldızların veya Güneş sisteminin astrolojik özellikleriyle ilgili birilerini bulamazsınız! 

Yeni türemiş "ASTROLOG"lar kendilerini üstün özellikli insan görmenin dışında, bu tarz kesinliği kabul edilmiş hangi bilim dalında yer bulup, eğitilmişler?
Eski devirlerdeki "kâhin, müneccim" isim değiştirip; "medyum veya astrolog" olmuş sadece!
Kendimize gelelim.. 

Biz neyi kimde arıyoruz soralım aklımıza! 

Cevabını da yine Rabbimizden alalım...
"Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hâla akıllanmaz mısınız?" (Enbiya, 21/10) 

Ezcümle; gaybı bildiğini söyleyen kişilerden sıfatı ne olursa olsun, imanımızı korumak için uzak duralım! 
Sadece bu işi modern tabirle yapanlardan değil! Cinci hocalar, muskacılar, büyü bozanlar vs de buna dahil!
(Cinci hocaları, büyü bulan-bozanları da haftaya bırakalım) 

Rabbimizin bizlere; yaratılmış mahlûkat içinde ayrıcalık, üstünlük olarak bahşettiği "akıl" nimetini, hakkıyla ve doğru yolda kullanabilmek duasıyla... 

                                             VESSELÂM...