BÜYÜKELÇİ ZEKİ KUNERALP
-BÜYÜKELÇİ SELİM KUNERALP
Vahit Özdemir:
Ali Kemal, Hacı Ahmet’in oğlu. Hacı Ahmet Çankırı’nın Orta İlçesi’nin Kalfat Köyü’nden. İstanbul’a gidiyor. Oranın köylüleri, çok enteresan, ticarete çok yatkınlar. Mesela Fırıncı Orhan, Kalfat Köyü’nden. Yunus Market sahipleri öyle.
Hacı Ahmet de 1800’lü yıllarda mum ticaretine başlıyor. O günkü şartlarda mumcular Kethüdası oluyor.
Yani günümüzde elektrik işleriyle ilgili bir odanın başkanı gibi düşünün.
Biliyorsunuz okuma-yazma bilmeyen bu tip insanlar paraları olursa çocuklarının en iyi eğitimi almasını isterler.
Kendisi okuma - yazma bilmiyor ama oğluna ciddi bir eğitim gördürüyor.
Ali Kemal gazetecilik yapıyor, siyasete giriyor, yazılar yazıyor, ticaretle uğraşıyor.
I. Dünya Savaşı’ndan önce İngiliz vatandaşı bir bayanla evleniyor.
Ondan Osman ve Selma isminde iki çocuğu oluyor.
İlk eşinin vefatından sonra bu kez Zeki Paşa’nın kızı ile evleniyor.
Ondan da Zeki adında bir oğlu oluyor.
Savaş başladığında ise Ali Kemal İstanbul’da. Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşacağını düşünemiyor. Padişahın safında yer alıyor. Atatürk hakkında çok ağır yazılar yazıyor. Tarihte Artin Kemal, İngiliz Kemal adıyla da anılıyor.
Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra Ankara’dan alınıp getirilmesi için bir ekip gönderiyorlar.
Önce adım adım takip ediyorlar. Bir Rus berberde tıraş olurken onu yakalıyorlar. Motorla İzmit’e getiriyorlar. Oradan da Sakallı Nureddin Paşa’ya teslim ediyorlar. Paşa da onu halka teslim ediyor.
Kasım 1922’de İzmit’te linç ediliyor. Cesedini bir sehpaya asıyorlar. İsmet Paşa Lozan görüşmelerine trenle giderken İzmit’te bu manzarayı görüyor, çok üzülüyor.
Naaşının kaldırılmasını istiyor. Burada şunu belirteyim; yakaladıktan sonra mahkemeye çıkarmak gerekirdi.
Halkı galeyana getirip, linç edilmesine sebep olmak son derece yanlış.
Ali Kemal öldürüldükten sonra ailesi sınır dışı ediliyor. Daha sonra oğlu özel izinle yurda dönüyor, Dışişleri Bakanlığı’nın sınavını kazanıyor.
Fakat “İngiliz Kemal”in, “Ali Kemal” in oğlu diye almak istemiyorlar.
Olay İsmet Paşa’ya intikal ediyor. Paşa: “Devlet kin tutmaz. Babasının suçunu oğlu çekmez. Alın!” diyor.
Zeki Kuneralp , efendi, babacan bir adamdı. Madrid’de Büyükelçi iken eşi ve bacanağı Ermeni teröristler tarafından öldürüldü.
Ben onunla bir yerde tesadüfen tanıştım. (1975) Şöyle oldu; yakınlarım beni aldılar bir kızı göstermeye götürdüler. Orada bir adam oturuyor. Akrabaları herhalde. Beyefendi, kibar. Sağdan soldan konuşurken, konu Dışişleri Bakanlığı’na geldi. “Ben İsviçre’de okudum,” dedi. Ben de: “Babanız ne iş yapıyor?” diye sordum. “Babam gazeteciydi,” dedi.
Biraz da geçiştirdi. Hiç aklıma gelmiyor. Sonradan öğrendim, meşhur Ali Kemal’in oğlu olduğunu.
Büyükelçi Zeki Kuneralp’in oğlu Büyükelçi Selim Kuneralp de Dışişleri Bakanlığı mensubu.
Bir dönem Türkiye’de AB Temsilciliği görevini yapan Karen Fogg’la gizli yazışmalarını Doğu Perinçek ortaya çıkardı.
Bunun üzerine devrin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, o sırada Stokholm Büyükelçisi olan Kuneralp’i Merkez’e çekmek istedi ama gücü yetmedi.
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Gürel bana, Amiral Doç. Dr. Cihat Yaycı ve yakın çevresine : “Çok baskı gördüm, ancak Kore’ye sürgün edebildim,” dedi.
Bana göre sürgün yeri değil ama belli ki Dışişleri Bakanı çaresiz kalmış, anlaşılan eli-kolu bağlı.
Konuyu bitirmeden, ilginç bir şey daha söylüyor Vahit Bey. ( devam edecek )
NEREDEN NEREYE?
Vahit Özdemir
( E ) Diplomat
09 Şubat 2025
NOT: EDİTÖR ÖZLEM PEKCAN’IN KALEME ALDIĞI ÇARIKLI DİPLOMAT VAHİT ÖZDEMİR KİTABINDAN ALINTIDIR.