Muzaffer Keklik

Tarih: 22.04.2024 08:12

Edep Ya Hu!

Facebook Twitter Linked-in

Edep deyince, terbiye, güzel ahlâk, haya, nezaket, zerafet ve haddini bilme gibi incelikler akla gelir. 
Edeb deyince, aklımıza önce Allah Resulü(asm) ve onun sünnet-i seniyesi gelecektir. Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle der: “Sünnet-i seniye edebtir. Hiç bir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunması. Onun sünnetin terk eden, edebi terk eder.”

Tasavvufi eğitimde edep, uyulması gereken temel ilkelerden birisidir. Bu mânada sufiler tasavvufu, “edepten ibarettir” demek suretiyle onu, güzel ahlakın özü şeklinde tarif ettikleri görülmektedir.

Eskiden tekkelerin, dergâhların ve türbelerin kapılarında “Edep Ya Hu” yazılı bir levha bulunurdu. Bu şekilde oraya girenler edebe davet edilirdi. Zira buralara edeple girenler, lütufla çıkardı. Bu kapılar birer edep kapısıydı. Edep kapısı alçak olur, insanlar girerken ve çıkarken eğilmek suretiyle, tazim ve hürmetlerini göstermiş olurlardı.

Yunus Emre edebin önemini şöyle ifade ediyor: “Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep, dediler ilmi geride bırak, illa edep, illa edep.” Demek ki edep, ilmin üzerinedir, ilimden önce edep sahibi olmak gerekir.

Mevlana Hazretleri, “insan ile hayvan arasındaki fark, edeptir” diye edebi tarif eder. Hayvanın irade ve muhakeme gücü olmadığından, girdiği yerde hiç bir kural ve kaide tanımaz. Utanma ihtiyacı hissetmez. Hatta bazı hayvanların edep yerleri dışarıdadır. Ortalıkta o şekilde dolaşmaktan bir beis görmezler. Ama  insanda bir haya duygusu olduğundan, kılık kıyafetine dikkat eder, mahrem yerlerini örter, toplum içine açık saçık kıyafetle çıkmaktan haya eder.  
Başta kendi nefsimiz olmak üzere herkesi Sünnet-i seniye dairesindeki edebe davet ediyoruz, EDEP YA HU! 
Selam ve dua ile  
Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —