Yaşadığımız coğrafyada milletimizin varlık, birlik ve dirlik kavgasının ideolojik zirvesi olan Türk milliyetçiliğini tatlı su milliyetçiliğine indirgeme çabası, en hafif tabirle gaflettir.
Milliyetçiliği “azgın” sıfatıyla çirkinleştirip kirletme ve şiddete bulaştırma arzusu;
-Dönekliğe, revizyonizme bulunmak istenen kılıftır.
-Milliyetçi düşünceye uymayan karaktersizlik ve kaypaklığa giydirilmeye çalışılan elbisedir.
-Bilimsellik ve gerçeklik süsü verilmeye çalışılan bir ihanet bahanesidir.
21 yüzyılda Türk milleti dört bir yanı düşmanla çevrili, içeride ihanet örgüsünün katmerlisiyle karşı karşıya iken; milliyetçiliği ılımlı ve yumuşak bir çizgiye çekme çabası, aslında onu dönüştürerek yok etme planının bir parçasıdır.
İslam dünyasını emperyalizme ram etmeye dönük “Ilımlı İslam” projesi gibi, sözde azgın milliyetçiliğe alternatif olarak sunulmaya çalışılan “ılımlı” veya “yumuşak” milliyetçilik de sadece yükselen Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerin projesidir.
Bu proje, son iki asırda Türk milliyetçiliğinin yılmaz savunucusu olan Ülkücü Hareketin dinamizmine pranga vurmak isteyenlere hizmet edecektir.
Bu proje, milliyetçiliği özünden ve dinamiklerinden uzaklaştırmak; bütünlüğümüze yönelik iç ve dış tehdide karşı örgütlenmiş caydırıcı toplumsal refleksleri zayıflatmak için kurgulanmıştır.
Oysa Türk milliyetçiliği; şahince bir duruş, bozkurtçasına hür ve bağımsız varlık sergileyiştir.
ÜLKÜCÜ, ARIŞIN KARTALI, HUZUR VE SÜKÛNUN ŞAHİNİDİR
Gökalp Şentürk