Bugün, 9 Mayıs 2024 Perşembe


Günlerden 6 Şubat...
Geçen yıl bu gün; depremzede olmayan bizler uyandığımızda ekranlara kilitlendik! 

Kimimiz yakınına ulaşmak için telefona sarıldı, kimimiz görüntüler karşısında dehşete düşüp gözyaşlarını tutamadı... 

Biz güne uyananlar şanşlıydık aslında...
Ama bu şansımız nereye kadar? 

Deprem! 

Nedir deprem? 

Deprem yerkabuğundaki  doğal hareketliliğin kaçınılmaz bir sonucudur. 

Her deprem sonucunda yüzler, binler hayatını kaybeder veya hayatta kalan da, tüm yaşam standartlarını kaybetmiş olarak kurtulur!
Ve sonrasında devlet yetkililerinin açıklamalarını takip ederiz hep birlikte! 

Ve bahsettiğimiz "depremin doğallığına" vurgu yapan açıklamalar şöyledir:
*Çok üzgünüz, milletimizin başı sağolsun!
*Hemen yaraları saracağız!
*Deprem bu ülkenin gerçeği!
*Deprem fıtrî bir olaydır! 

Fıtrî!! Deprem cidden fıtrî bir olay mıdır? 

Evet fıtrîdir çünkü; kainattaki herşeyin bir fıtratı vardır...
İnsan fıtratı gibi...
Doğanın fıtratı gibi..
Yeryüzünün fıtratı gibi..
Yerkabuğunun hatta onun altının bile, taa magma tabakasına kadar bir fıtratı vardır.  

Peki; neydi fıtrat? 
TDK derki:
Yaratılmışlık ile belli ilke ve esaslara sahip olma. 

Yani;  herşey belli bir nizamda ve düzende yaratılmış.. 

Buraya kadar tamam...
Evet deprem fıtrattır da; bu fıtrata, bu nizâma ters yaşatan kim? 

Bu doğal yaratılmışlığa ters yaşamak, yaşatmak neden? 

Hadi başlayalım ironik sorgulamamıza... 

Estetik operasyonları örnek verelim mi? 

Düşünün; bir kişi yüz hatlarından memnun değil, ya da yaşlanıyor, kırışıkları istemiyor veya "daha güzel olmak" için değiştiriyor, yaşlanma etkilerini kaybettiriyor..
Bu fıtrata ters mi? TERS! 

Sonra çoğu zaman tutmuyor veya tam istediği gibi olmuyor üstüne üstüne devam ediyor... Zerkedilen çoğu kimyasal maddeler hücreleri felç ediyor, yaşlanmayı durdurmak için!
En son artık mimik kullanamaz hâle gelenler bile var, görüyoruz... 

Peki mimik kaybında, böyle bir duruma biz "fıtrat" diyebilir miyiz?
Diyemeyiz, çünkü fıtrat değiştirilmiş! 

Şimdi ne alâkası var depremle? 

Var çok alâkası var...
O afet yaşandıktan sonra çıkıpta; "bu doğanın fıtratında var" diyenler, bu ülkede o hücreleri felç eden maddeler gibi, yeryüzünün kendi düzeninde vâr olmasına müsade etmiyor! 

Yeryüzünün de fıtratı var dedik ya..
Deprem de yer kabuğundaki kırılmalar..
Ve günümüz teknolojisinde; fay hatlarının geçiş noktaları, derinlikleri, sıkışma dereceleri, kırılınca oluşturacağı yeni kırıkların nerelere ulaşacağı vs hepsi biliniyor... 

Bunlar biliniyor olmasına rağmen, fay hatları üzerine kurulan şehirler fıtraten mi kuruldu? 

Hadi insanlar bilmeden yerleşti diyelim..
O fay hattı üzerine 10-20-30 katlı binalara neden ve kimler izin verdi? 

Her seçim öncesi, oy uğruna getirilen "İmar Affı" saçmalığı ile ne kazanıldı?
Kim ne kazandı Allah bilir, ama bizim kaybettiklerimiz ortada.. 

99 depremini bizzat yaşamış biri olarak, aradan geçen 24 yılda ne yapıldı, ne değişti diye soruyorum kendime?  

*O günlerde de siyasîler birbirine çamur atmakla meşguldü, şimdi de..
*O gün de tedbirler alınacak rahat olun cümleleri veya kentsel dönüşüm hikayeleri vardı şimdi de..
*Çok katlı binalar, gökdelenlere dönüştü..
*Kaçak yapılar ruhsatlandırıldı... 

Siz de, hepsini yaşayan olarak ekleyin üstüne... 

Peki fıtrat mı bunlar? 

Ya da yeryüzünün fıtratına aykırılıklar mı? 

Ama o zaman yapılanlar içinde en ümit vereni  "Deprem Vergisi" adı altında bizlerden toplanan paralardı..
Ümit oldu çünkü; kentsel dönüşümler, fay hattı üzerinde bulunan yerleşim yerlerinin taşınması vs için kullanılacaktı güya..
Ya da biz her şeye inandığımız gibi buna da inandık.. 

Hâlen 24 yıl sonra bile, bu vergiyi ödemeye de devam ediyoruz! 

Ama nerede kentsel dönüşümler, hangi fay hattı üzeri yapılar taşındı? 

Şimdi bunları yazdık hepten gömmeyelim; çok şey yapıldı! 

Meselâ..
Van depreminden sonra  dönemin maliye bakanı, topanılan deprem vergileri ile; duble yollar, havalimanını yapıldığını sağlık harcamaları vs de kullanıldığını açıklamış, ve eklemişti "Sonuçta bu para 74 milyonun servetidir!" 
(2011Türkiye nüfusu 74 milyondu) 

Haklarını yemeyelim, yıkılanın yerine yenisini yapmışlar! 
Ama aynı bölgede!!!
Yahu zaten deprem bölgesi! Tekrar yıkılacağı güne kadar idareten mi yaptınız?
Ya da sağlık harcamaları ve yardımlar için Kızılay yok muydu? 

Ayrıca yapılan duble yollar, havalimanlarının yap-işlet-devret sisteminde değil miydi? 

Yani bizden alınan vergilerle değil de "bizden" olan saygı değer şirketlerin yapıp, belli bir ciro şartıyla işlettiği işletmeler değil miydi? 

Ya da şöyle mi acaba; onlar yapıyor, işletiyor, işletme hedef kazancı tutmadığı yerde bizim vergiler onlara mı veriliyor? 

Çok bilinmeyenli bu denklemi siz çözmeye çalışırken ironiyi bırakalım ve biraz reele dönelim sonra yine ironik bitiririz... 

Değerli bir hekim ve dostumuz olan Dr. İbrahim ERYİĞİT ile; bu deprem gerçeğini konuşurken, çözüm adına  tek katlı yapılara geçilmeli diyerek, yapılan bir araştırmadan bahsetti..
Çok ilginç geldi ve yazmalıyım dedim..
Araştırdım.. 

Araştırmayı yapan youtube kanalında araştırmalar yapıp videolar çeken bir yayıncı, İsmail Merdan KOCAOĞLU. 

Aslında bu  bilimsel bir araştırma değil de yayıncının kendi kendine yaptığı bir hesaplamaymış..
Öncelikle tebrik ederek,  müsadesiyle hesaplamasını yazalım... 

Merdan Kocaoğlu diyor ki:
Nüfusumuz 85 milyon. Her evde ortalama üç kişi yaşıyor.
Nüfusumuzu 3’e bölersek, 28 milyon hane eder. 
Yani toplam 28 milyon müstakil eve ihtiyacımız var. 
Bu evlerin her birinin 250 metrekare olduğunu varsayalım, 50 metrekare de bahçesi olsun. 
Eder 300 metrekare...
28 milyon evi 300 metrekareden hesaplarsak...
Kaplayacağı alan 8 buçuk milyar metrekare.
Bunun kilometrekare olarak karşılığı 8.500 kilometrekare.
Ülkemizin yüzölçümü 800 bin kilometrekare.
Yani bize gereken ülkemizin yüzde 1’i kadar bir alan.
“Muş ilimizin yüzölçümü kadar” diyor.
Sonra da soruyor:
“Peki bütün insanlarımızı Türkiye’ye bu şekilde yayma fikri gerçek olabilir mi yoksa bir ütopya mı? 

Ütopik geliyor ilk başta ama düşünün, hangimiz Amerika veya İngltere'deki gibi müstakil evlerde yaşamak istemez ki.. 

Buna alan müsait.. 
Örnek yüz ölçümünden dolayı Muş olarak verilmiş...
Muş'a toplanmak zorunda değiliz elbet...
Ama biz gömülmüşüz o geniş alanların ortasına balık istifi misâli.. 

Gerçekçi olalım; bu birden olamaz belki, ancak ne kurtulsa kârdır desek, bir yerden başlasak, yani başlasa devlet büyükleri! 

Hani o alınan vergiler filan var ya, "işlet devretçilere ödemeden kalırsa tabi", belki bir kısmı böyle bir projede kullanılabilir mi? 

Ha belki oralar tarım arazisi, ağaçlar vs var, yapamayız derseniz de; tarlaları kullanmıyor çiftçilerimiz tembelleşti sanırım?! 


Ağaçlar? 

E onları zaten her proje için kesebiliyoruz diye biliyorum.. Hatta en çok ta zeytin ağaçlarını…

E bize lazım değilse kesilebilir, alt tarafı zeytin yağını ithal ederiz! 
Dedik ya zaten köylüler artık vazgeçmişler üretmekten niyeyse!? 

Bir de eylemler yapıyorlar değil mi? "Kesmeyin ağaçları" diye!
Gelişimimize karşılar zahir! 

Ah ki ne ah!! Gülüyoruz ağlanacak halimize... 

O dere yataklarına imar izni verenler, her sel baskınında topu belediyelere atarken...
Ya da imârı 2-3 kata müsait zemîne sahip alanlara, gökdelen mantığında site yapmasına müsade edip, depremde yüzlerce kişinin ölümüne sebep olurken.. 

Fıtrat deyip işin içinden çıkılamaz! 

Biz necip millet olarak her dâim devletimiz ne derse kabulûmüz diyerek her vergiyi ödüyoruz! 

Nerede kullanılıyor bilmiyoruz bile! 

O afetlerin şiddeti etkisiyle  o anda da sormuyoruz! 

Ve vergiler hariç, birde sanki devlet bütçesinden pay alan, artı bağışlar yapılan Kızılay yokmuş gibi, afet anında ibanlar veriliyor!


Biz de vergiler nerede demeden, kızılay nerede, neden çadır  satıyor demeden gücümüz nisbetinde yine! gönderiyoruz!
Yardım tırları yüklüyoruz! 

Sonuç, akıntıya kürek çekmekle aynı mantık! 

Anlayalım artık, fıtrat diyerek bitmeyecek! 

Fıtrat kendine ters olan şeyi kabul etmez!
Dere yatağından su çekilmiş olsa da adı üstünde orası, o derenin yatağı! 

Yeryüzünün fıtratına aykırı davranan insan, bu aykırılığın karşılığını her türlü görüyor, görmeye de devam edecek...

ŞİMDİ 3-5 GÜN, SOSYAL MEDYA BALONU YİNE AKTİF ŞİŞİRİLECEK, AHLAR VAHLAR “6 ŞUBAT SENE-İ DEVRİYESİ” ADI ALTINDA YÜKSELECEK, TV KANALLARI BÖLGEDEN CANLI YAYIN YAPACAK, JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ HABER KANALLARINA KONUK OLUP, OLASI DEPREM SENARYOLARINI YAZACAK…….

YA SONRA? KAYIP ÇOCUKLARINI ARAYANLAR, HALEN ÇADIRDA YAŞAYANLAR “FITRATIN GEREĞİ” DEYİP TESELLİ OLACAK MI? 

 

FARKEDELİM, UYANALIM ARTIK!

ENKAZ ALTINDA KALANLAR FITRAT GEREĞİ OLAN DEPREMDEN DOLAYI KALMADI!  FITRATA TERS YAPILANLAR VEYA YAPILANLARA SES ÇIKARMAYIP, DAHA ÇOK ALAN AÇANLAR YÜZÜNDEN KALDI!


Kim duyar, kim ne anlar bilmem...
Ben yine yazmakla bitiremeyeceğim.... 

Ama ters giden bir şeyler var! 

Ne olduğunu anlamak için düşünmeye, düşündürmeye niyetle deyip bitirelim...


                                                        VESSELÂM....


Tülay hanım, herzaman ki gibi çok güzel anlatmissiniz. Hepimizin sorguladıği ama içinden çıkamadığı konular bunlar. Ve yöneticilerimizin de bildiği ve birçok konu gibi yokmuş gibi davrandığı meseleler. Gün ola devran döner diyelim, umudumuzu kaybetmeyelim. Biz umuda devam ederken dua edelim, rabbim korusun tekrarından diye... Ama fıtratı es geçmeye devam edersek değişen birsey olmayacak. Dediğiniz gibi ne olurdu herkesin küçük de olsa tek katlı bahçeli evleri olsa. Kimse canlı iken mezarliklarinda oturmasa. Çok katlı ve yüksek gazulet binaları artık yapmasak. Kalın sağlıcakla...
6.02.2024 17:46:35
Tülay hanım, herzaman ki gibi çok güzel anlatmissiniz. Hepimizin sorguladıği ama içinden çıkamadığı konular bunlar. Ve yöneticilerimizin de bildiği ve birçok konu gibi yokmuş gibi davrandığı meseleler. Gün ola devran döner diyelim, umudumuzu kaybetmeyelim. Biz umuda devam ederken dua edelim, rabbim korusun tekrarından diye... Ama fıtratı es geçmeye devam edersek değişen birsey olmayacak. Dediğiniz gibi ne olurdu herkesin küçük de olsa tek katlı bahçeli evleri olsa. Kimse canlı iken mezarliklarinda oturmasa. Çok katlı ve yüksek gazulet binaları artık yapmasak. Kalın sağlıcakla...

DEPREM FITRAT MI?

PEKİ YA ETKİLERİ DE FITRATTAN MI ?

Tülay Dikmen ile İronik Sorgulamalar

6.02.2024 13:10:00

Magazinsel şov artı basın eşittir domates…

Gelin hep beraber Erzurum'u "Uzak Şehir” olmaktan çıkaralım

Önce insan olmak, insan olmayı bilmek!

Gündeme Dair Meseleler

ERZURUM SPOR FK EYÜP SPOR İLE İSTANBUL'DA KARŞILAŞACAK

ERZURUM BEYAZŞEHİR SPOR KULÜBÜNDEN FUTBOL İL TEMSİLCİSİ FERİT KARAKOCA ' YA ZİYARET

SERKANDAŞ SİGORTA U-15 YAŞ GRUBU PLAY-OFF YARI FİNAL MÜSABAKALARI BAŞLIYOR

Valimiz Sayın Mustafa Çiftçi’nin “Vakıf Haftası” Mesajı

Palandöken’in çok özel ziyaretçileri vardı

Biz çoktan başladık…

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16

YAZARLAR