DELİRTİM SİSTEMİ ONAYLANDI!
NEYDİ BU SİSTEM?
Evet; geçen hafta ki bol ironili yazımız oldukça ilgi gördü.
Bir yazıya geri dönüşler çok önemlidir.. Olumlu dönüş mutlu eder bizleri elbet, ancak olumsuza da açığızdır her daim. Çünkü bu durum bizim için "eleştiri aldım" değil, "farklı bakış açısı kazandım" demektir.
Ama net ve dürüst olarak yazıyorum ki; bu yazıya geri dönüşlerin hepsi olumlu, hepsi aynı fikre katılır yöndeydi..Hatta ironi diye yazılanların hepsi gerçekmiş ya! Öyle dedi herkes...
Evet ironi dedik, benzetme dedik, nüktedanlık dedik..
Ağlanacak halimize hep beraber güldük malesef..
Gülmek güzeldir, hep gülelim inşallah; ama "gülüp geçmeyelim", "adam sendee"ciliği bırakalım, "biz bilsek ne olacak ki; neyi değiştirebiliriz" demeyelim..
Madem ortada bir gerçek var ve bunu toplum olarak yaşıyoruz, o zaman hepimiz taşın altına elimizi sokup, ses çıkaracağız..
Duyulur elbet..
Geçen hafta eğitim konusunda röpörtaj mantığıyla görüşmeler yapacağımı yazmıştım..
3 İdareci, 7 öğretmen, 3 PDR, 2 çocuk ve ergen psikolog, 2 çocuk gelişimci olmak üzere, alanında uzman 17 eğitimci ile görüşme yaptım. Ayrıca bir çok veli, farklı yaş grubu öğrenciler..
Hattâ üniversite eğitimini tamamlayıp, hatırı sayılır mesleklerden olan, avukat, doktor, diş hekimi, eczacı olanlarla dahi konuştum.
Soruları ve cevapları yazmıyorum çünkü yazıdakilerin aynısıydı! Yazıyı okuyan da, okumayanda tersten yazıyorum dediklerimin düz ve doğru olduğunu tescilledi..
Yani herkes aynı şeyleri söylüyormuş zaten, ama içinden!!
Hepsinin sözü "maalesef" ile bitti..
Bu durum gerçekten çok acı..
4 çocuğun, çokça velisi olmuş bir anne olarak ben içimdekileri dışa vurdum..
Ama bunu ilk defa yapmıyorum..Hep yaptım, hep karşı çıktım, sorguladım, itiraz ettim..
Çoğu zaman çocuklarımıza yapıştırılan o meşhur etiketi ben kaptım! "Problem çocuğun, problem velisi"
Hiç bir zaman bunu kabul etmedim, etmeyeceğim de!
Problem olan biz değiliz, SİSTEMİNİZ!!
Biz aileler eğitim sistemi adı verilen bu çarkın içindeki dişli görevini; arada çark etmeye başladığımız anda bize damlatılan bir kaç damla yağla rutin çevirmeye devam ettikçe, "bu çark beni yordu" demeye de hakkımız yok!
O yağ diye tabir ettiğim şeyin türevi çok!
Bu bir seminer olur, pdr görüşmesi olur, öğretmen tavsiyesi olur, başka bir velinin çocuğunu anlatması olur, olur da olur...
Yani demem o ki; bu sistemin çalışanı mutlu değil, hizmet alanı mutlu değil, hizmet alıp tamamlamışı, velisi, öğrencisi mutlu değilse sorgulamalar neden sadece içimizde?
Neden dışa vurmak yerine sadece itaat?
Öğretmenler sabah evden çıkarken, "işe gidiyorum" değilde "okula gidiyorum" diyorsa; o sıradan bir iş değildir! Sorumluluğu farklıdır..
Bir veli "tek amacım çocuğumun iyi bir geleceği olması" diyorsa; o gelecekte çocuğun en çok ihtiyaç duyacağı şeyin, öncelikle sevgisini ödev veya sınav tartışmalarıyla bitirmemiş anne babası olduğunu bilmeli!
Bu sistemin yönetimindeki sorumluların gerçekten istediği; sözde "ülkemizin geleceği adına, her anlamda yetişmiş gençlik" ama, yapılanın çocukların hepsini tek tip üretilmiş bir robot gibi düşünerek, bir balıktan ağaca çıkmasını, bir maymundan suyun altında yaşamasını, bir filden bir at ile aynı hızda koşmasını istemekten bir farkının olmadığını artık görmeli!
En acı olanı ne biliyor musunuz?
Bunların hepsini en üstten en alta hepimizin bilip, halen susuyor olmamız!
Bu suskunlukla kendi çocuğumuza, bütün gençliğe, ülkemizin geleceğine ne yaptığımızı görelim artık!
Şimdi diyeceksiniz ki; "Ama çocuklara ne demeli? Onlarda çok asi!"
Onların hali de hal değil doğru..
Onları her koşulda sevip anlamaya çalışalım ve bu tarafını da haftaya bırakalım..
Bu delirtim sisteminde, akıl sağlığımızı koruyarak, aklımızı kullanabileceğimiz bir hafta sonrası devamı gelecek inşallah diyelim..
Sevin, sevilin..
Sorun, sorgulayın..
VESSLÂM...