DELİNİN, DELİ SORULARINA; EN AKILLINIZ CEVAP VEREBİLİYORSA VERSİN!

Düz, duygusal, tek taraflı bakış açısıyla Bir tarafı yüceltirken bir tarafı yerin dibine sokmak bizim en büyük hastalığımız. 

Bizim mantığımıza göre bir taraf düşman olurken mutlaka ama mutlaka bir taraf canciğer dost olmalıdır. 

Ben bu düşünce tarzına 

“Zıt kutupların düşünce kardeşliği ilkesi”; bu siyaset tarzına ise siyaset literatürüne yeni bir isim bularak isim babası olmanın verdiği gururla;

“Tahterevalli siyaseti” adını veriyorum!

Peki devam edelim:

İsrail, Karabağ Savaşı'nda, İsrail Azerbaycan'a silah satmış, savaşta  yardım etmiş ya; Yahudi lobisinin popohlamasının da verdiği gazla İsrail cici devlet!

Bu şekilde düşünenlere soru geliyor:

Ey milliyetçi geçinenler, madem silah satmakla iyi olunuyor, açın bakın Azerbaycan en çok silahı senin küfrettiğin Rusya’dan alıyor ve silah sistemleri Rus silah sistemlerine göre programlı;

Eee, silah satmakla iyi olunuyorsa o küfrettiginiz Rusya ne oluyor?

Bu bir,

İkincisi;

O övdüğünüz İsrail de abisi ABD'de hiç saklamadan gözümüze otuz binden fazla Şehit verdiğimiz PKK'ya gözümüze soka soka yardım ediyor, Türkiye'nin Güneyinde bir teröristan devleti kurmaya çalışıyor. 

Şimdi soruyorum;

Ey milliyetçi, Türkiye'yi sevdiklerini söyleyen İsrailseverler;

ABD silahları, İsrail yardımlarıyla Şehit edilen askerlerimizin cenaze törenlerini tv'lerde gördüğünüzde ne hissediyorsunuz?

Bu sorumu da, beyninizde, gözünüzde canlandırıp; vicdanınızda hissederek cevaplayın lütfen:

Olurda; 

ABD kurşunu, İsrail yardımıyla Şehit edilen Askerimizin cenaze törenine katıldığınız, askerlerimizin omuzunda getirilen askerimizin naaşı tam gözünüzün önünde  musallaya konduğunda ne hissedeceksiniz?

Bu sorudan sonra, Sizin anlama, hissetme, algılama kabiliyetinize sığınarak soruyu sormayı da bir zorunluluk olarak görüyorum:

Sizin safınız ne, Karabağ Savaşı’ndan daha fazla Şehit veren Türkiye’den mi; kalleşçe asker çoluk-çocuk, genç demeden kalleşçe Şehitlerimizin kanı elinde olan ve olacak olan İsrail’den mi?

Şehitlerimiz ve PKK’ya yardım eden ABD ve Ortadoğudaki temsilcisi İsrail gerçeği kanıt ve belgeliyken;

İsrail’in sizler için ne olduğunu anladık da, peki, hala haftada bir Şehit veren Türkiye sizin için ne ifade ediyor?

Türkiye Bayrağı sallayıp Türkiye aşığı olduğunu idda edip, İsrail şakşakcılığı yapan gara cahiller araştırsın:

İsrail’in, topraklarımıza katacağız diye kastettiği, boy boy haritalarını yayınladığı Kenan Diyarı’nın yarısı Anadolu, yani Türkiye toprağı!

Bunu yaparken tek başına yapamaz, bölgedeki paramiter güçleri kullanacak; o güçte Türk Askerine kurşun sıkan PKK!

Ve o PKK, Türkiye'nin güneyinde bir teröristan devleti kurup, onbinlerce daha Şehit vermemize yol açsa; ABD'nin verdiği nükleer silahları birgun Türkiye'ye karşı kullansa, 

O zaman kimden yana olacaksınız, Şehit veren Türkiye'den mi, İsrail'den yana mı?

Tarafınızı şimdiden seçin ki; dostu, düşmanı, dost görülen düşmanı şimdiden bilelim ki torunlarınız zaten size kabahat bulup mezarınızda beddualar edecek, biz torunlarımızdan önce başlayalım!

Bu konuda benim esas merak ettiklerimden biri  ise:

Bu ABD ve Israil’in saklama gereği duymadığı Türkiye ve Türkiye topraklarına gerçekleri nasıl beyninizde kalbinizde, vicdaninizda eritip, vicdanlarınızda baskılamayı nasıl başarabiliyorsunuz?

Bunları şimdiye kadar kırılsak ta, hazmedilemez olsa da kırmamak için, kendi içimizde parçalı görünmemek için kabullenmek zorunda olmanın verdiğu psikolojiyle küçük harflerle konuşup bu baskıyla tansiyonumuz ayrı da; biz gibi düşünenlere karşı yabancı lobi istihbaratlarca yönlendirilip-desteklenen algı bombardımanın yapıldığı güncel yaşanan bir konuyla daha uğraşır olduk!

İsrail-İran'ın birbirine karşı sözde efelenmesinden sanki mecburmuşuz; İran’a kızan İsrail’den yana olmak gibi tahteravallinin bir ucuna binmek zorundaymışız gibi tarih, strateji bilmeyenleri bırakın, bizlere bile algı zorlaması oluşturma çabaları var. 

Devlet stratejilerini, frensiz duygusal bakışıyla ve attığı sloganlardan ibaret sayanlar özellikle şunu bilsin:

Ben İsrail’i savunmuyorsam İran’ı; İran’ı savunmuyorsam İsrail’imi savunmak zorunda da değilim!

Allah, İsrail'in de, Farsında bir değil bin defa belasını versin!

Bu konudaki, yukarıda yazdığım  beddua dolu düşüncemi aklınızın bir kenarına yazarak aşağıdaki yazdıklarımı okumanızı, algı bombardımanına yenik düşen Türk milliyetçisi ve Türkiye sevdalısı olduklarıni idda edenlerin sorularıma cevap verebilecekse cevap vermesini rica edeceğim:

Öncelikle İran dediğimiz ülke dört harften oluşan bir ülke degildir; öyleyse bile o dört kelimenin içinde 35 milyon Türk var. 

Dolayısıyla İran'a  gelebilecek her türlü zararı 35 milyon Türk'te çekeceğini bildiğinden; Türkiye, İran'a uygulanan ambargoları el altından delerek İran'ın daha kötü durumlara düşmesini engeller!

Bazıları Türkiye'nin İran'a karşı har anlamda sert olması gerektiĝinden ama sert olmadığından şikayet eder; hatta hatta eleştirir. 

Diyelim ki;

4.000 yıllık, Silahlı gücü Birimleri ve Devlet aklı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin aklı kadar çalışmıyor; Türkiye, kendine akıl öğretenlerin istediği şekilde davrandı diyelim. 

Soru: Türkiye ambargoları ilaç giriş çıkışını dahi engelleyecek şekilde sertleştirse,

Türkiye’nin bu ambargo sertliği yüzünden oradaki çoluk-çocuk, kadın-yaşlı Türklerin ölümüne sebep olduğunda;

Özellikle de Türk milliyetçisi olan bazılarının çok sevdiği toz konduramadığı İsrail varya; Türkiye İsrail'den yana İran'a karşı savaşa girse veya

Güney Azerbaycan veya Zengezur Koridoru konusunda daha ileri gidip, nota sonra ültimatom verdi ve en sonunda İran’a savaş açtı diyelim;

İran’in yapacağı ön saflara Güney Azerbaycanlı Türkleri koymaktır. Vuran da vurulan da Türk olacak ve yüz binlerce Türk olacak, Türk tarafından vurulan, Bayrağımıza sarılı musallaya konan Türkiyeli askerlerimizin görüntüleri tv'lerde sıra sıra geçecek!

Böyle olduğunda;

Eeeeey! Bütöv Azerbaycan'ı savunduğunu idda eden Azerbaycan'daki İsrail sevdalıları, bu soruma özellikle size soruyorum siz cevap verin:

Arapları sevmiyoruz, İran düsmanıyız, Karabağ Savaşı'nda da İsrail Azerbaycan'a yardım etti o yüzden de bazı milliyetçiler İsrail'i savunuyor; İsrail'den yana tavır alıyor ya;

O çok sevdiğiniz İsrail, nefret ettiğiniz İran'ı bombalasa, mesela; füze depolarının bulunduğu milyonlarca Türk'ün yaşadığı Tebriz'i vursa; yüz binlerce Türk ölse; bebeklerimiz dahil yüz binlerce Türk yaralansa;

Traktör Şazi'nin maçının oynadığı stad olan Tebriz Sahand Stadium'una 80-90 bin Türk ellerinde Türkiye ve Azerbaycan bayrağı sallayıp maç seyrederken, hep beraber “Ne Mutlu Türk'üm diyene” slogan atarlarken;

Azerbaycan varolsun, istemeyen kahrolsun” diye sloganlar atarken, tam stadın ortasına bomba atılırsa, 

Olmaz mı!

Bomba, füze adres, yaş cinsiyet, milliyet sormuyor; peki ya olur da sizin yakın akrabalarınız da dahil binlerce soydaşımız ölürse,

Kına mı yakacaksınız?

Bu, birinci soruydu, İkincisi ise;

Yakacağınız kınayla ilgili bir önemli soru daha:

Kınayı nerenize yakacaksınız!

Aranızda, “Bu soruları akıllı deliye sorduruyor?” diye düşünenlere cevabım ise:

Evet, o deli benim!

Hadi bu delinin sorduğu soruları en akılliniz cevaplasın!

Son sözüm Güney Azerbaycanlı kardeşlerime gelsin:

Belki, aranızda hatırlayanlar çıkar, yılardır önce de uyarmıştım, gene uyarıyorum;

Daha öncelerde olduğu ve hüsranla sonuçlandığı gibi aynı acıları yaşamamak icin, hiç kimsenin gazına gelipte hareket etmeyin.

Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan’in en üst kademelerinde gelen talimatlara göre hareket edin; esas, ortak amaçlar doğrultusunda birliğinizi sıklaştırın ve bunlara yönelik teşkilat yapılanmalarınızı güçlendirin!

Sorularıma, algı esiri olmuş en akıllınızın cevaplarını beklediğimi hatırlatarak; 

Sağlık, huzur diliyor, saygılarımı sunuyorum!