Bugün, 9 Mayıs 2024 Perşembe

Deliler Hastanesine gelen gazeteci deliye sorar:
“İçerde kaç kişisiniz?”
Delinin cevabı gayet anlamlı ve manidardır:
“Sen bizi boşver, siz dışarıda kaç kişisiniz?”

Delinin cevapla karışık sorusunu üzerime alınarak, bir soru da ben sorayım:
“Sahi dışarıda biz kaç kişiyiz?”

Bazen kendime sorarım;
Aramız da, “deli olduğumu söylersem hava atıyor diye düşünülür, ayıp olur” diye düşünüp deli olduğunu saklayan dostlar mı var?
Kendimden bile şüphelenilen bence var diyorum:
Yoktur diyenlere yaşanmış bir olay:
Sivas Akıl Hastanesinden personelin ihmali sonucu 423 deli kaçar, Sivas sokaklarında dağılır. 
Mülki makamlar telaş içerisinde “nasıl yapıp bunları toparlayacağız” diyerek Başhekim Mutemet Bey'in karşısına çıkar.
Mutemet Bey:
“Bana bir düdük verin ben onları toparlarım” der.
Düdüğü alıp, ötttüre öttüre Sivas sokaklarında dolaşır. Düdük sesi duyan deliler, trencilik oynuyoruz düşüncesiyle; cuf cuf diye diye, Mutemet Bey'in arkasında sıraya geçer; şöyle bir arkasına bakıp yeterince kalabalık olduğunu düşünüp delilerin toplandığına emin olan Mutemet bey, tımarhanenin yolunu tutar. 
Tımarhanenin içerisine girip delilerin sayımı yapılınca çok basit matematiksel bir hata ortaya çıkar:
Hastaneden kaçan ve toplanması gereken deli sayısı 423’ken; hastaneye toparlanıp getirilen deli sayısı ise 612'dir.
Demek ki delilik saklanabiliyormuş.
Ama nereye kadar?
1960'larda yaşanan bu olayda, 
Düdüğün ve trencilik oyunun cazibesine kadar!
Ne yalan söyleyeyim; yaşandığı zamanda ve orada olsaydım; düdüğün cazibesine dayanamayıp en önlerde ve manzaralı yerde cuf cuf diyerek sıraya geçer; bir fazla rakamcık dahi olsa “şimdi ne yapacağız” kaygısına kaygı katar; kafa yapıma en uygun yer olduğundan oradan kolay kolay çıkmaz, akıldaşlarıma yazdığım ve yazacağım yazıları anlatır onların değerli fikirlerini alırdım.

Saklanabilirliğin yanında; 
İçerdelik dışardalık kavramı kişiye göre, bulunduğu yere göre değiştiğinden;
Icerdelik dışardalık kavramını irdelemek normallik kavramını irdelemekten geçiyor.

Normallik, çoğunluktaki insan topluluğunun kabul ettiği görüş ve davranış kalıpları değil mi?

Peki çoğunluğun davranışsal kalıbı ve fikri ileride değişirse normallik olarak görülen normallik te; anormallik olarak görülen  te değişmiyor mu?
Peki;
O zaman normalin normal; anormalin anormal olduğu nerede kalıyor?
Normallik zamana göre değişiyor mu?
Demek ki değişiyor?
Alın size örnekler:

Yaklaşık olarak 400 yıl önce Gallilei Galileo Dünya dönüyor  dediği için engizisyon mahkemesinde idamla yargılanmış, hatırlı kişiler araya girince Gallleo sözünü geri alıp, idam cezasının hafifletilmesiyle ev hapsiyle zar zor idamdan kurtulmuş.
Bu olayı burada yazınca, aklıma, sormadan edemeyeceğim deli saçması sorular geliyor: 
O zamanın çoğunluğunu temsil eden “Dünya dönmüyor” diyenler, günümüzde yaşasaydı; tam tersi fikrin çoğunluğunu oluşturmayacak mıydı?

O zaman çoğunluğun düşüncesinin normal olduğunun ana bilimsel düşüncenin geçerliliği ve bilimselliği nerde kalıyor?

Çoğunluğunun reva gördüğü idam cezası Galileo için gerçekleşmese de uygulanmak istenilen bir davranış var; peki bu davranış normal mi?
Bir de olaya bireysel bakalım;
Peki, önce dönüyor deyip, sonra dönmüyor diyen Galileo’ya ne demeli! Normal mi anormal mi?
Aklıma gelen soru olarak en garip olanı;
Dönüyor dönmüyor denilirken, kildir kildir dönen Dünya'ya ne demeli?

Öyle veya böyle Galileo idam cezasını ev hapsiyle kurtarmış ama, bir de çoğunluğun fikrinin normal ve doğru karşılanmasını hayatıyla ödeyenler var;
Georges Politzer, “Felsefenin Temel İlkeleri” kitabında;
Sadece Almanya'da, cadı oldukları gerekçesiyle  200.000 den fazla insanın milletin ortasında bağlanarak bağıttıra bağıttıra cayır cayır yakıldığını; cadı olduklarına kanaat getirip yakılmasına onay veren kişinin vicdana gelip, “hepsi de cadı olmayabilir, yanılıyor olabiliriz” dediği için, “bu da ruhunu satmış, cadı olmuş” denilerek aynı akıbete uğradığını kitabında yazar ve bu 200.000 rakamının daha fazla olabileceğini de ekler.

200.000 rakamının doğru olduğunu ve bu yakılan kişilerin suçlandıkları gibi cadı oldukları için haklı gerekçeyle pdun ateşinde yakıldıklarını varsayalım:
Peki iki yüz bin rakamının az rakam olmadığını düşünürsek, bunların hiç te azınlık olmadığı ortaya çıkar, bunun sonucunda da; cadılığın ve cadı olmanın da en azından normal olabileceği absürd felsefi tartışması açılmış olmaz mı?
Yorum sizin?

Aslına bakarsanız, anormal yani tıpbi tabirle deli olmanın; hele hele belgeleyebilirseniz kanunen çok büyük avantajları da vardır. 
Belgeli deliyseniz suç işleseniz de deliliğinizi belgelerseniz ceza almazsınız mesela!
Yıllar önce daha toy ve ateşli olduğum zamanlar da, benden yaşça büyük bir abiyle mesaj yoluyla tartıştık. 
Yazdığım bir kelimeyle iyice deliren amcanın “ver len telefonunu seni vuracağım, elimde de kapı gibi deli raporum var bir gün dahi yatmam” dediğini; sonra bir gün sonra bu tehdidinden dolayı özür dilediğini; bir kaç hafta sonra da, “Len deli, buralara geldiğin zaman bir gün önce haber ver, hazırlık yaptıracağım, ye iç sonra nereye gidersen git” diye evine davet ettiğini, daveti gururla kabul ettiğimi komik sevimli bir hatıra olarak anımsarım.

Bazen, bu olayla ilgili “normal veya anormal olan ne şimdi?” diye kendi kendime sorarım!
Tehdit yemem mi, bir gün sonraki özür mü, sonra vuracağım denilen eve davet edilmem mi, yoksa beni vuracağını söyleyen kişinin hanesine yapılmış olan daveti gururla kabul etmem mi?
Olayı biraz fantazileştirip;
Amcanın raporuna güvenip beni vurup attığını duşünelim;
Tuhaf bir şekilde öldürülerek sonuçlanan Dünya’daki çilen vurulup ölmekle de bitmeyecek;

Mezar taşımın yanından geçen insanların mezar taşımı işaret ederek; “bu var ya bu, bir deliyle sosyal medya da tartışıp tartıştığı adam tarafından vurulan adam” sözünü arada da olsa duyduğunda mezarında hoplama riskinin sona ermesi için,  yaz mezar taşsız gömulmem ya da mezar taşının yok olması bunun için de on yıllar mezarımda sabırla beklemem gerekiyor!

Bu kadar delilik kelamından sonra, benim delilik durumu mu soruyorsunuz?

Bu soruya cevap verirken akıldaşımdan kopye çekerek cevap vermek olacak ama;
Siz beni boşverin; asıl siz dışarıda kaç kişisiniz?


Yazımı daha fazla uzatıp, sizi de daha fazla kendimleştirip delirtmeden yazıma son verip; 
En naturel deli duygularımla;
Sağlık, huzur diliyor; saygılarımı sunuyorum!


DELİLER Mİ DIŞARDA; AKILLILAR MI?

Hasan Barın

26.03.2024 15:41:00

Gündeme Dair Meseleler

ERZURUM SPOR FK EYÜP SPOR İLE İSTANBUL'DA KARŞILAŞACAK

ERZURUM BEYAZŞEHİR SPOR KULÜBÜNDEN FUTBOL İL TEMSİLCİSİ FERİT KARAKOCA ' YA ZİYARET

SERKANDAŞ SİGORTA U-15 YAŞ GRUBU PLAY-OFF YARI FİNAL MÜSABAKALARI BAŞLIYOR

Valimiz Sayın Mustafa Çiftçi’nin “Vakıf Haftası” Mesajı

Palandöken’in çok özel ziyaretçileri vardı

Biz çoktan başladık…

Erzurum valiliği; bir iddia ve bir cevap…

Kültür havuzuna bu kez şiir damladı…

DADAŞLAR DEPLASMANDAN PUANSIZ DÖNÜYOR

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16

YAZARLAR