Uğur Yanar

Tarih: 29.10.2023 10:32

Cumhuriyetin 100. yılında Türk olmak!

Facebook Twitter Linked-in

Cumhuriyetin 100. yılında Türk olmak!

8.000 yıllık Türk tarihinin içinde, cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken; Romen Diyojen karşısında, Alparslan'ın kazandığı zaferle, Anadolu ve Mezopotamya'da Türk uygarlığının görülmeye başladığı yanılgısını reddederek; 8000 yıllık Türk tarihinin, nerede ve nasıl başladığı üzerinde durmak yerinde olacaktır. 

M.Ö. 5800'den itibaren kurulmaya başlanan Uruk kenti özelinde, yerleşik hayata geçen Kiengiler, Mezopotamya'nın güneyinde, Fırat ve Dicle nehirleri çevresinde bataklıkları kurutarak tarıma elverişli araziler oluşturmuşlardır. Sulama kanalları İnşa ederek kontrollü tarıma geçmişlerdir. Bu gelişme ile birlikte ticari hayat başlamış ve ticaretin etkisiyle birçok Kent devleti inşa etmişlerdir. 

Uruk merkezli olarak kültür ve teknoloji de çağının çok ilerisinde gelişmişlerdir. Kiengi dilinde, "URU" kent, şehir anlamına gelmektedir. Uruk, bu yapıdan türetilmiştir. Kurdukları ilk şehir devletine de bu ismi vermişlerdir. URUK kelimesinin daha sonra M.Ö. 2250 de karşımıza çıkacak olan, Turuk krallığının da isim kökenini oluşturmuş olabileceği üzerinde bilhassa durmak gerekmektedir. 

M.Ö.5800'den itibaren karşılaşmaya başladığımız Kiengiler'in, dili ve kültürü incelendiğinde, gerek kullandıkları dil ve gerekse de M.Ö. 3200lü yıllarda yazıyı bularak, bize ulaştırdıkları uygarlık izleri bu uygarlığın bir Türk uygarlığını olduğunu göstermektedir. 

M.Ö. 2400'lerde gerçekleşen kavimler göçü ile Mezopotamya'ya gelen sami halklar, Akad İmparatorluğu'nu, Mezopotamya'da kurmuşlardır. Türk uygarlığının ilkini teşkil eden Kiengi şehirlerini yağmalayarak 200 yıl varlıklarını sürdürmüşlerdir. Üzerine inşa ettikleri imparatorlukları Kiengi'nin mirasıdır. Kiengi 'nin kültür birikimini de kendilerine adapte etmişlerdir. Kiengi adını da Sümer olarak değiştirmişlerdir. Akad ve sonrasına baktığımızda kuzey Mezopotamya 'da Turuk (Türk) olduklarını çivi yazılı belgelerden okuduğumuz, Turuk şehir devletleri ile karşılaşıyoruz. Bu şehir devletlerinin merkezini oluşturan şehir Habalhum'dur. Merkezi otoritenin başında Nuldanum ünvanlı yönetici vardır. 

Diğer şehir devletleri ve yöneticileri bu krala bağlıdırlar. Ele geçen çivi yazılı belge ışığında (Šartamhari metinleri, Mari Mektupları ve Šušara Mektupları) İlk adını öğrendiğimiz Turuk kralı, M.Ö. 2250' de İlšunail'dir. M.Ö. 1800'ler de sırasıyla Tazigi, Turuki, Pišenden, Tabitu, Tarnanum, M.Ö. 1735 Zaziya 'dır. Bunlara ilaveten Halukkadil, Šinišme, Šepratu, Lidaya, Kuvari,Talpuššarri' nin Turuk beyleri olduğu ve Talpuššarri' nin bu beyler arasında kendisini yönetici olarak gördüğünü de gene Šušara Mektupları içinden 59 = SH 811 envanter numaralı belgeden okumaktayız. Kuzey Mezopotamya'da yaşadıkları coğrafyanın da kendi adlarıyla tanındığını, Eski Babil kralı, İddin-Sin'in Jerusalem kitabesinde ( Ti-ri-uk-ki-na-aš-ve-ki) Turuk coğrafyası olarak okuyoruz. Bölgede yaşayan halk ise ( LÚ Ti-ru-ki-i) Turuklu ve (LÚMEŠ Tu-ru-ki-um) Turuklulardır. M.Ö. 1200 ler de,Kuzey Mezopotamya'da oldukça caydırıcı bir güç olarak var olduklarını Asur kralı Enlilninari'nin oğlu Arikdenili'nin ölümüne kadar çivi yazılı belge ışığında biliyoruz. Kuzey Mezopotamya'da bu tarihten sonrada komşu devletlere boyun eğmeden yaşamaya devam etmişlerdir. Günümüzde Anadolu içerisinde dağlıklar da Yürük (Turuk ) ve kentlerde Turkmen olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Coğrafi açısından, Kuzey Mezopotamya üzerinden, gerek Hazar denizi'nin güney ve gerekse de kuzey yönünde etki alanlarını genişlettiklerini çivi yazılı belgelerden öğreniyoruz. 

Bu da gösteriyor ki Türk tarihi açısından Türkistan (Orta Asya)'da başladığı düşünülen, Türk Uygarlığının, etki alanını Anadolu ve Türkistan (Orta Asya) 'a taşımışlardır. Dolayısıyla bugünkü tüm Türk Devletleri, Kiengiler'in torunlarıdır. 

8000 yıllık tarihi tarihi ile Ne Mutlu Türküm Diyene! 

Uğur Yanar


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —