Sabah sabah flaş haber:
İsrail'e Hamas saldırdı!
Arkasından katliam saçan bombardımanlar!
ABD, bilmem kaç tane savaş uçağı bilmem kaç tane destroyerin eşliğiyle gemisiyle Akdeniz’e indi!
Suriye, Lübnan vuruldu!
Sonra Çin Akdeniz’e geldi, Hollanda, Fransa derken, Türkiye’de dolanmayla Akdeniz'e indi.
Netanyahu çocuk kanı bulaşmış, korkak işaret parmağını sonuna kadar sonuna kadar diyerek oraya buraya salladı!
Televizyona doluşan uzmanlar 3. Dünya Savaşı çıkıyor şöyle olacak böyle olacak diyerek bilgiç bilgiç konuştu!
Peki şimdiki sonuç:
Üstü yıkılmış, kan revan olmuş; altı çocuk cesetlerinin üst üste konduğu küçücük toprak parçasından yayılacak olumsuz etkinin, Netanyahu ve Biden’in oy oranlarına yansıma korkusunun hezeyan ve panik içindeki histerik çıkmaz siyaset!
Netanyahu, çekilsem kaybettiğim tescillenecek, destek veren siyonistlerin oyları gidecek; devam etsem askeri ekonomik kayıplarım, kurtarılamayan rehinelerden ailelerin, halkın baskısı artacak, bu da oylara yansıyacak korkusu!
Savaşa devam etse de, etmese de kaybedecek olduğundan, korkulu rüya görmektense uyumamayı tercih etmek misali, ikidir seçimleri erteleyerek, beklenen kesin mağlubiyet olan sonucu öteliyor.
Biden’ın derdi de benzer aslında;
İsrail, Hizbullah’a saldırırsa, elinde yüz binlerce roket bulunan bu güç açık ve korumasız hedef olan Amerikan üslerine saldırırsa sonuçta saklanamaz kayıpların ABD kamuoyunda oluşacak baskının yakında yapılacak seçimlerdeki oylarına yansıması korkusunda.
ABD-Rusya Savaşı gibi görülen Rusya- Ukrayna Savaşı’nda istenilen başarı elde edilememiş; ABD’nin koşulsuz desteklediği bir de İsrail bu savaşta aĝır bir yenilgi alırsa ABD yenilgisi olarak algılanacak!
Biden, başkanlık koltuğunu, ilerde bile ABD’yi madara olmuş kabadayı ünvanıyla anılarak devredecek!
Sınırımızda kurulmaya calışılan ikinci İsrail Devleti planı ise on yıllar sonra ötesine ertelenecek; ötelerden de Biden’ın ve Netanyahu'nun salakça sivil kanı kokan planları olacak!
Süpergüçlük naraları falan artık bir tarafa;
Biden, durumu, en az zararla atlatma derdinde olduĝundan Netanyahu'ya baskı yapıyor.
Netanyahu’nun kaybedeceği çok fazla olduğundan dinlemiyor.
Gözden uzak ses geçirmez; zemini çocuk kanı ile kayganlaşmış mekanlarda;
Önce birbirlerine ve kendilerine verecekleri hasarı karşıdakine hissettirdikten sonra;
İkisi birden önce geri geri gidip sonra çok sevdikleri çocuk kanı rengindeki koltuklarını iki eliyle tutup birbirlerine süratle çarpıyorlar, birbirlerinin hasar durumlarına bakıp, hasar durumuna göre verdiği ödünlerine bakıp, sonra gene aynı sert tokuşma.
Savaş, şimdiye kadar savaşlar arasında gördüğüm en garip şekle, koltuk tokuşmasına evrildi.
İşte İsrail ile ABD arasında değil; Netanyahu ile Biden arasında yaşanan kısaca bu, yani koltuk tokuşması!
Bu salakça tokusmayı kim kazanır
Netanyahu, üzerinde emaneten oturduğu koltuğu herşeyini kaybetti; Biden'ın ise daha kaybedecekleri var.
Bu durumda, Biden’ı da tarihteki kaybedenler kulübüne zorla çekerek Netanyahu'nun dediği olur.
Sonuç olarak ikisi de nereye ne kadar kaçarsa kaçsınlar, defalarca söylediğim yazdığım gibi o çok sevdikleri şimdilik tokuşturdukları koltuklarını bırakıp sittirolup gidecekler.
Ama
Evlerinde oturdukları koltuklarında da rahat oturamayacak, öldüklerinde bile mezarlarında rahat yatamayacaklar, çünkü;
Makam koltuklarında bulaşan kan evdeki koltuklarına da geberdikerinde mezarlarına bile buluşacak.
“Yaşasın zalimler için cehennem!” diyerek yazıma son vereyim!
Çocukların öldüğü saygısız huzursuz Dünya’da ne kadar kalabiliyorsanız,
o kadar Sağlık, saygı, huzurla kalın!