Bugün, 9 Mayıs 2024 Perşembe

İlâhiyat alanlı cuma köşemizde, Kur'an-ı Kerîm okuma ile ilgili sorulara cevap yazdık geçen cuma.. 

Alanı ve konumu gereği, o köşeden yazamayacağımız taraflarını da bu köşeden yazalım istedim.. 

Şimdi diyeceksiniz ki Kur'an okumayı da mı "ironiye" çevirdin? 

Hayır tabii ki.. 

Ama bu konuda sorulan sorular o kadar çoktu ki, bu dikkat çekiciydi.. 

Kur'an başlığı altında belki, ama daha geniş hâli ile yazılmalıydı bu konu... 

Çünkü sorulardan biri: "Kur'an'ın bir şeylere alet edilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? du…

Gelin Cumhuriyet tarihinin en önemli şairi ve İstiklâl Marşı'mızın da yazarı olan; Mehmet Akif ERSOY'un, tam da konumuzu anlatan bir şiiri ile, cevap niteliğinde başlayalım...


KURAN'A HİTAB 

İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;
Bir ibret aranmaz mı ayetlerde ? 

Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına,
Ya açar bakarız nazm-ı celîlin yaprağına. 

İnmemiştir Kur’an bunu hakkıyla bilin! 

Ne tâze mezara okunmak, ne fal bakmak için! 

Ne duvarlara asılmak, ne el sürülmemek için! 

Ne tezhip, ne sülüs, ne hat yazmak için! 

Ne tapınak, ne nutuk, ne vaaz dini için! 

Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için! 

Ne erkeği yüceltmek, ne kadını aşağılamak için! 

Ne Araba paye vermek, ne Acemi hor görmek için!


Belki okumuş ya da duymuş olabilirsiniz daha önce..
Her bir dizesi bir başlık değil mi?
Bir yazı dizisi olabilir...
Açın açabildiğiniz kadar.. 

Veya üzerine tek laf etmeye dahî gerek olmayacak açıklıkta, anlatımda mı desek? 

Demek ki 100 yıl önce de varmış bunlar...
Bu !insanlar!... 

Yani Dîni, Kur'an'ı, Namazı her şeye alet eden Müslüman kisveliler!


Ya da genel adıyla DİN KİSVELİLER!


Nedir bu KİSVE?
Anlam itibari ile tek de olsa bütün hallerini verelim..
Buyrun her hâli ile şöyle;
1-Suriye'de Şam ilinde bulunan bir ilçenin adı..(El Kisve)
2- Kabenin her yıl değiştirilen siyah örtüsüne verilen ad..(Kisve-i Şerif)
3-Osmanlıda ki anlamı özel, hususî kıyafet.
4- Arapçada  örten, sarınılan kıyafet, giysi
5- Hacıların hac zamanı örtündükleri kumaşa da "Kisve" denirmiş.
Ve son olarak TDK da diyor ki;
"KILIK"! 

Aslında hepsinin manası ortak gibi; bir şeyi örtmek anlamında değil mi?
Ama en doğrusu sanırım TDK'nın verdiği kılık kelimesi.. 

Kılık bizde kıyafetten farklıdır çünkü, giyinilmiş kıyafetin konsepti hükmünde de bir tanımdır.. 

"Kılıktan kılığa girmek" deyimi ile kıyafetten daha çok girilen şekil anlatılır..
Tıpkı tüm dillerde olan anlamı gibi; örtmek, saklamak, gizlemek de eklenince olanı saklamak, perdelemek veya farklı göstermeye çalışmak da denebilir sanırım.. 

Bu kılığın (kisvenin) bir çok çeşidi var tabii ki..
Mış gibi tavırlar, hareketler, giyinmeler, konuşmalar var da var.... 

Ama güncel olarak ülkemizde en çok duyduğumuz hâli "DİN KİSVESİ"

O zaman soralım; DİN KILIĞI altında neler yapılıyor, ya da yapılabilir? 

Bu kisveyi giyinen herkes işini yürütüyor mâdem, "ironik" bakalım, belki bizim de işimize yarar kim bilir? 

Meselâ en işe yarar şekilde mâkam mevkî için kullanılabilir; hem bu sayede kimse, eğitim-ihtisas-liyâkat filan da sormaz!!
Meclislerde güzel bir Kur'an kıraati ile bir iki dua okunur ve herşeyi örter nasılsa!
Ya da üç beş dîni terim içeren ifadeler kullanılsa da yeter!
Çünkü bu kisve  "Mübarek" bir kisve!
O zat-ı muhteremde mübarek olur otomatik olarak!
Yorum yapan, sorgulayan günaha girer mazallah! 

Ya da eğitim için kullanılabilir; böylece çocukları beyni boşaltılmış, sorgulama bilmeyen itaatkâr bir nesil olarak yetiştirebiliriz!
Tıpkı mayalı bir hamur misâli..
Bekletince kabarmış görüntüsüyle "Vauv" dedirtmek yeterli!
Nasılsa kimse o hamura dokunupta içinin boş hava kabarcıklarıyla dolu olduğunu anlayamaz..
Çünkü giydirdiğimiz kisve efsunlu! Müsüman gençlik onlar!
Sorgulayıp çarpılsın mı insancıklar, sorgulayamazlar! 

Mehmet Akif "Ne nutuk, ne vaaz için inmemiştir Kur'an" demiş......
Ne alâka?
Tabii ki kullanılabilir!
Özellikle de siyasette.
Hatta en etkilisi budur!
Halkın en zayıf noktası bu çünkü, DİN!
Ayetle veya dîni terim ifadelerle konuşmak demek, her şeyi, her eksikliği,  örtmek ve gizlemek demek!
Niye kullanılmasın ? 


Bunlar ve çok daha fazlası taraf veya grup ayrımı olmaksızın, her cenahta var.. 

Reele dönünce anlayamadığım en önemli tarafı, bu konularda konuşmaktan neden korkuyoruz? 

Giyilmiş Kisvenin mübarekliği mi korkutuyor bizi? 

Çarpılırız diye mi korkuyoruz? 

Ya da o kisve ile kazanılan makam ve mevkilerin gücü mü korkutuyor bizi? 

Biliyoruz ki; din adına gerçekten doğru yaşayan insan zaten yanlış yapmaz; kuldur netîcede yapsa da telafi eder, özür diler, tövbe eder!, 
Bunu kimsenin gözüne sokmaz!
Yalan söylemez!
Hakka girmez!
Zulm etmez!
Zulme sessiz kalmaz!
Dîni kullanarak; değil maddiyât kazanmak, bir sıfatı bile kabul etmez!
Bir mâkama ulaşma aracı etmez!.. 

Eee.. Bunları biliyorsak neden bu tezat? 

Dönün 1400 yıl önceye!
Efendimiz'e (SAV) bakın!
Peygamberlik sıfatı varmış, kainat şerefine yaratılmış! 

Hangi işinde veya ticaretinde bu sıfatları kullanmış?!
Ben peygamberim deyip iş yapmamış asla! 

Şimdilerde “kullanılan” ayetler ona şahsen indirilmiş! Kullanmış mı bunu bir ticarette şahsı adına, daha çok kazanmak adına! Haşa…

Kullanmamış, çünkü dürüstmüş, doğruymuş, adaletliymiş, çalışkanmış, liyâkat sahibiymiş, hak hukuk gözetmiş! 

Bu sıfatları ile kazanmış "Emîn" ismini!!
Güvenilirliğini! 

Eşittir diyebilir miyiz doğruluk dürüstlük varsa bir kılıfa bir kisveye ihtiyaç yoktur! 

Ya da tersten sorsak desek ki; "Kisveye bürünen neyi örtmeye, gizlemeye çalışıyor acaba?" 

Başta dedik ya İlahiyat alanında Kur'an ile ilgili sorular çok diye...
Cevapları  bu bağlamda kendiniz bulun..
Kur'an bize Rabbimizin ilâhi kelâmı...
Okumak mı?
Anlamak mı?
Yaşamak mı?
Yoksa O'nu kullanmak mı?

Hangisi daha efdal, faydalı ya da daha sevap siz karar verin.. 

Ama unutmayın!
Kur'an'ın içeriğinin 4'te 1'i Haşir!
Yani ahiret, hesap ve ebedî hayat var! 

Bu dünya elbet  bir gün herkes için bitecek.. 

Bunu yapanların yani dîni-Kur'anı-namazı; işi, konumu ne olursa olsun, kendi işlerine dünya hayatında alet edenlerin  ötelerde hesabı çok ağır! 

Ama ya bizim?
Bile bile sustuklarımızın?
Korktuklarımızın hesabı?
Düşünelim.. 

Düşünüp te bulduğumuz yol "Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın" yolu ise;

"Haksızlığa, zulme sesiz kalan dilsiz şeytandır" Hadis-i Şerifini de unutmayalım! 

"Ey gerçek din gününün sahibi olan, herşeyi hakkıyla gören bilen Rabbimiz! Şeytan sıfatında olmaktan sana sığınıyoruz, verdiğin akıl nimeti ile sorguluyoruz, gördüklerimiz de susmadık şahit ol Yâ Rab!"  diyebilen kul olmaya niyetle susmayalım!

 

Ez cümle;  Allah (CC)  “bu mübareklere” laf ediyoruz diye kulunu çarpmaz korkmayın.. 

Çarparsa kul çarpar! 

Ya da  Rabbimiz çarpacak olsa emîn olun bizi çarpanları çarpardı:)

O merhametiyle mühlet verir, kul kendine gelsin diye..

Haa korkumuz “söylemleriyle mübarek olmuş zatların" çarpması ise, o zaman;

"HASBİNELLÂHÛ VE Nİ'MEL VEKİL"
(Allah bize yeter, O ne güzel vekildir)
deyip; yine yegâne güç sahibine, O'na sığınalım…

 

Son olarak bir hikâye ile bitirelim..

Bilinen bir hikâyedir; bir kuş, kanadını kırdığı için bir dervişten şikayetçi olur.. Hâkim “neden uçarak kaçmadın, kanadını kırmasını bekledin” diye sorduğunda,  kuş anlatır. Kanadını kıran kişinin “derviş hırkası” giydiğinden dolayı ona güvendiğini ve bu sebeple derviş olduğuna inandığını, kaçmadığını söyler… Sonunda dervişe; kısasa kısas hükmünde, kolu kırılsın cezası verilince karşı çıkar ve der ki; “Hayır kolunu kırmayın, hırkasını çıkarın! Yoksa o ”derviş hırkası" üstünde oldukça herkes benim gibi  onu derviş sanmaya, güvenmeye ve zarar görmeye devam eder!" 

İbret almaya niyetle….

                                    VESSELÂM...


Esin Kaya
13.02.2024 19:53:39
Merhaba Tülay hanım, yine çok güzel anlatmissiniz. Kemal Atatürk bugünleri tahmin etmiş çok uzun zaman önce. Din ve devlet işlerini ayırmak adına laiklik demiş. Bugün görüyoruz ki haklıymış. Aslında yıllardır farkındayız. Ama dama bu sözde dervişler o kadar çok ki, onların hırkasını rabbim çıkarsın. Emeğinize sağlık.

ÇARPILIR MIYIZ?

YA DA KİM NEYİ ÇARPIYOR?

Tülay Dikmen ile İronik Sorgulamalar

13.02.2024 13:10:00

Magazinsel şov artı basın eşittir domates…

Gelin hep beraber Erzurum'u "Uzak Şehir” olmaktan çıkaralım

Önce insan olmak, insan olmayı bilmek!

Gündeme Dair Meseleler

ERZURUM SPOR FK EYÜP SPOR İLE İSTANBUL'DA KARŞILAŞACAK

ERZURUM BEYAZŞEHİR SPOR KULÜBÜNDEN FUTBOL İL TEMSİLCİSİ FERİT KARAKOCA ' YA ZİYARET

SERKANDAŞ SİGORTA U-15 YAŞ GRUBU PLAY-OFF YARI FİNAL MÜSABAKALARI BAŞLIYOR

Valimiz Sayın Mustafa Çiftçi’nin “Vakıf Haftası” Mesajı

Palandöken’in çok özel ziyaretçileri vardı

Biz çoktan başladık…

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16

YAZARLAR