Son günlerde terör örgütleriyle içli dışlı olan bazı siyasiler, “Çanakkale ruhu” üzerine nutuklar atmaya başladı. İnsanın aklıyla alay eder gibi… Çanakkale, Türk milletinin emperyalizme karşı destan yazdığı bir savaş. Peki, Osmanlı’nın varlığına kastedenler, İngilizlerle işbirliği yapanlar, Osmanlı yıkılsın diye çalışan Kürt Teali Cemiyeti ve türevleri bu ruhun neresinde?
Önce şunu netleştirelim: Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, Osmanlı’nın savaşıdır. O cephede şehit düşenler Osmanlı tebaasıydı. O gün Osmanlı’yı sırtından hançerleyenlerin torunları, bugün sahte Çanakkale edebiyatı yapıyor. Tarih bilmeyenler de bu masallara inanıyor.
Bundan yüz yıl önce İngilizlerin kucağında hilafet söylemiyle isyan çıkaranlar vardı. Şeyh Sait ve benzerleri, dini kullanarak Anadolu’yu bölmeye çalışan İngiliz maşalarıydı. Şimdi onların torunları, farklı maskelerle aynı oyunu sahneye koyuyor. Dün Osmanlı’ya ihanet edenler, bugün Cumhuriyet’i bölmek için aynı zihniyeti sürdürüyor. Ama isimleri değişse de iplerini tutan eller hep aynı: emperyalist odaklar.
Gelelim Kürt meselesine… Türkiye’de sorun Kürtler değil, Kürtlük üzerinden yapılan emperyalist dizayndır. Kürt dediğiniz halk sadece Kurmançlardan ibaret değildir. Soraniler, Goraniler, Ezidiler, Zazalar… Bunların dili de kültürü de farklıdır. Ama Batı destekli projeler, hepsini tek bir çatı altında eritip “Kürt ulusu” yaratmaya çalışıyor. Asıl kimlikleri yok edilerek, emperyalizmin maşası olacak bir yapı oluşturuluyor.
Devletin burada net bir duruş sergilemesi gerekiyor. Zaza’nın Zaza, Sorani’nin Sorani, Goran’ın Goran olarak kalmasını sağlamalı. Etnik mühendislik oyunlarına gelmeden, Cumhuriyet’e sadık yurttaşlar olarak bu halkların kimliğini korumalı.
Çanakkale ruhu, Osmanlı’yı savunanların ruhudur. Osmanlı’yı yıkmak için emperyalistlerle işbirliği yapanların, o ruhu sahiplenmeye hakkı yoktur. Bugün sahte kahramanlık nutukları atanların, tarihin hangi tarafında durduklarını hatırlamakta fayda var. Çanakkale’de düşmanla savaşanlarla, düşmana hizmet edenleri ayırt etmek gerekir. Yoksa emperyalizmin yazdığı hikâyeyi, bizlere tarih diye yutturmaya kalkarlar.
Gerçekler, sahte kahramanların maskelerini düşürmeye devam edecek.