Bugün bir bürokratımızı ziyaret ettim ve oradan ayrıldığımda içimde kalan duygular, beni düşündürmeye devam ediyor. Gözlerim önünde canlanan manzara, bir deyimle ifade edilen düşünceleri tetikledi: "Kurbağayı koltuğa oturtsan, o yine çamura atlar. Çöplükte yaşamak isteyeni gül bahçesine davet etme."
Bu deyim, bir kişinin doğasının ve alışkanlıklarının gücünü vurgular. Kurbağa, ne kadar rahat ve konforlu bir koltuğa oturursa otursun, içindeki vahşi doğasını değiştiremez. Aynı şekilde, bazı bürokratlar da alıştıkları rutinlerine ve eski yöntemlere sıkı sıkıya sarılırlar. Değişime, yeniliklere ve gelişime kapalıdırlar.
Ziyaretim sırasında, bürokrasinin işleyişini daha yakından gözlemleme şansı buldum. Bazı bürokratlar, sıkıcı ve karmaşık süreçlere saplanıp kalmış gibi görünüyordu. Yeni fikirlere ve dönüşüme direnç gösteriyor, çöplüğün içinde yaşamayı tercih eden biri için gül bahçesine davet etmek istemiyorlardı.
Ancak bu deneyim, bana bir ders verdi. Bürokrasi ve alışkanlıkların içinde kaybolmak yerine, zaman zaman geleneksel yolların dışına çıkmamız gerektiğini hatırlattı. Değişim ve yenilik, bazen mevcut konfor alanlarımızı terk etmeyi gerektirir. Ancak bu şekilde, daha etkili ve verimli bir sistem oluşturabiliriz.
Sonuç olarak, ziyaretim sırasında hissettiğim bu deyim, bürokrasi içinde sıkışıp kalmış olanların dikkatini çekmek için bir hatırlatma olarak hizmet etmeli. Kurbağanın koltuğundan kalkması zor görünebilir, ancak çöplüğün büyüsünden kurtulmak ve gül bahçesinin güzelliklerini keşfetmek için atılması gereken bir adımdır.