Bir şehrin yalanları 8
Erzurum tarihinin siyaset arenası çok renkli ve bir o kadar da karışık geçmiştir diyebiliriz. En uç noktalarda bulunan dönemleri yanı sıra, öyle zamanları var ki tek bir partinin tamamına hâkim olduğu şaşaalı günleri de mevcuttur.
Siyaset meydanında güreşen denk güreşçileri nedeniyle, her hangi bir fikrin tek başına savunulur olmadığı Erzurum’da; ne yazıktır ki ekonomi başta olmak üzere bir takım sektörlerde istenilen aşamalarda gelişme sağlanamamıştır.
Bu durumu hepimiz biliyor ve hemen her ortamda da dile getiriyoruz!
Yolculuk yaptığımız kalkınma denizindeki, üzerinde bulunduğumuz ve maalesef hep beraber içerisinde olduğunu unuttuğumuz gemimizin ara ara şişen yelkenlerinin savurduğu ilimiz, durgun suların izin verdiği ve hareketli dalgaların sürüklediği yöne doğru zoraki varışları dışında bir yol kat edemediğini bildiğimiz gibi.
Var olan gelişimler ise şahsi çabaların veya kurumsal olarak başlayıp şahsileştirilen veya çok ortaklı başlayıp kişiselleştirilen bir takım geçici çalışmalar sonucunda elde edilmiş kazanımlarıdır!
Son çeyrek asra ciddi manada göz gezdirenlerin samimi tahlilleri sonucunda, ne demek istediğimiz anlaşılabilecektir.
Dün çok ortaklı kurulan bir şirketin, bugün tek bir şahsın adıyla anılması; dün kolektif olarak yapılan çalışmalarda bir ailenin adının ön plana çıkması veya yüzlerce ortağın bir araya gelerek kurmuş oldukları fabrikalarının başında, bir tek kişinin “patron” olarak hem de sahiplenmiş bir şekilde oturuyor olması bu örneklemelerimizin sadece bir kaçını oluşturmaktadır.
Şahıs olarak yapılan çalışmalarda kazanılan her türlü varlığın belli bir aşamadan sonra şehir dışına çıkarılması, şirketlerin şehirde yapmış oldukları faaliyetlerini asgari seviyeye çekerek il dışına ciddi yatırımlar yapması, şehir dışından gelen şirket veya firmaların burada sadece ucuz iş gücünden faydalanarak vergileri de dâhil olmak üzere, her türlü geri dönüşüm katkılarını il dışındaki ana merkez illerine yapması ele alabileceğimiz başlıca konu başlıklarıdır.
Yani bu şehir; bulundurduğu zenginliğin ve bulunduğu konumun farkında olmayan ve kadere rıza gösterme anlayışıyla, verilenlerle yetinmesini veya hakkında hayırlısı mantığıyla bu seviyelere gelebilmiştir.
Oysaki bu şehirde az biraz çevreyi kontrol edebilme ve ticari olarak nereden ne kazanabilirim analizini yapabilecek beceriye sahip sermaye sahiplerinin kazanabileceği çok ama çok şeyler bulunmaktadır.
Bu şehirde değişim ve gelişim için gerekli olan her şey bulunmasına rağmen sabır, sebat ve geliştirme becerilerimizin olmaması yüzünden kaybettiklerimizin hesabını dahi yapamamaktayız.
Neler mi?