31 Mart 2024 yerel seçimlerinin sonuçları hemen hemen belli olduğu gecenin ilerleyen saatlerinde çekyatın üzerinde uyuya kaldım.

Bir RÜYA görmüşüm bunu sizinle paylaşmak ve bazı rüya tabircilerine de yorumunu bıraktım. Malumunuz rüyayı tabir eden, tabir noktasında İslam âlimleri ikiye ayırmaktadır. Rahmani rüyalar ile Şeytani rüyalar. Ben hayra yoralım dedim, inşallah rahmani bir rüyadır ama bazı yorumcular belki de böyle rüyamı olur, belki şeytanidir dediler. Rüyayı gören ile Rüya yorumcuları arasında üçüncü bir bakış olsun diye sizleri de bu rüyaya ortak ettim ki, rüyamın RAHMANİMİ, ŞEYTANİMİ olduğuna karar verebilmek adına sizleri de bu konuyu açtım. 

       Rüyamda AKP iktidarı Kaybetmiş Yerine CHP gelmiş.

ABD modeli Demokratlar Türkiye modeli Cumhur İttifakı, Türkiye modeli Cumhuriyetçiler Millet İttifakı

1920 de B.M.M meclisinde Atatürk ile hareket eden, amiyane ifade ile bu günkü muhafazakâr kesim ile liberallerin oluşturduğu kesim karsısında, Ayrılıkçı radikal dini guruplar ile beraber hareket eden bölücü zihniyetin bu günkü melezleşmiş hali olan CHP millet ittifakının oluşturduğu 2.y.yıllık Türkiye’nin siyası bölünmüşlüğü. Seçimlerin sonuçları kesin olmamakla birlikte, gecenin ilerleyen saatlerinde yapılan açıklamaları TV’de izlerken uyuya kalmışım. Sabah uyanınca günün yorgunluğu ile nasıl uyuya kaldım derken gördüğüm rüya aklıma geldi. Gördüğüm rüyanın da etkisi ile önce bu rüyayı kendimce yormaya başladım.

Seçim gecesi İmamoğlu, "Bu seçimin kaybedeni yok. Bizim olduğumuz yerde öteki yok" bu seçimin galibi demokrasi demişti, en son uyumadan önce.

Düşündüm şu demokrasi ne illet bir şeymiş, Kim kazanırsa kazansın hep kazanan demokrasi, kim kaybederse kaybetsin, kazanan, demokrasi oluyor.

       Aynı kumarhanede manyotonun hep kumarı oynatanın cebine girmesiyle, oynayanların parasının tükendiği ana kadar kazanan kumarı oynatan, oyunculardan kimin kazanması yada, kaybetmesi fark etmeksizin kazanın hep kumarı oynatanın olduğu gibi, Demokrasi kazanmasına kazanıyor da, neden partiler bir birbirlerini suçlarken hep demokrasiye aykırı, demokrasi yok bu ülkede der dururlar, Madem demokrasi yok, kazanan nasıl demokrasi oluyor, yokun varlığı karşısında, Yokun varlığı ancak Allaha aittir.

Demokrasi gereğimi oluyor, canınız sıkılınca demokrasi kazanıyor istekleriniz olmayınca demokrasi yok, demokrasi kaybediliyor diyorsunuz,

Türk yurdunda Türkçe konuşuyoruz derken yabancı menşeli kelimeleri alarak TDK tarafından Türkçeye geçirip, milletin kullanımına sokularak ne konuştuğunu anlamayan bir millet oluşturmak sureti ile bizleri mangurtlaştırıyor sonrada, kendisini yani bizleri, ne güzelde yönetiyorsunuz. Bu konuda hakkınız yenmez sizleri tebrik ediyoruz.

         Demokrasi Fransa’dan alınan bir sistem olmakla beraber, Fransız kökenli ve Yunanca kökenli olan demokrasi kelimesi sadece bu iki devletin etnik kelimelerindendir. Buda konuyu anlama adına önem arz eder.

         Yunanlılar (muhtemelen Atinalılar) “demokrasi” terimini günlük hayatta kullanmaya başladılar. (demokrasi Yunanca demos-halk; kratos-yönetmek). 

Halkı YÖNETME, halkta zanneder ben kendimi yönetiyorum Allah Allah,

Atina'da “demos” kelimesi genellikle bütün şehir nüfusuna ait addedilse de, bazen o, halk veya hatta sadece fakirler için kullanılırdı.

Günümüzde de böyle değil mi?

Günümüzde demokrasiye inananların, yine Roma devlet anlayışında, Aristokratlar, Roma kon silinin seçkinleri dediğimiz sınıfın, İmparator tarafından saçıldığı,

İmparator bu seçtiği aristokratlar ile imparatorluğu yönetirken ne oldu da Yunanlılar DEMOKRASİ, diye bir kavramın içerisinde Roma imparatorluğunda ve bu Roma imparatorluğunun oluşturduğu Avrupa’daki İmparatorluklardan biri olan Fransızlarda bir nevi yönetim şeklini aldı. KAKANOMOS lar, Hikâyelerdeki Hırsızların başı ROBİN HOOD misali, Kakanomos Türkçesi affınıza binaen tam karşılığı (boktan namus-namussuzların namusu, namus Yunancada yasa anlamındadır )Aristokratların seçilmişlerin kanunları değil, boktan adamların boktan yasalarının hâkim olduğu, cahil, köylü, fakir olanların kendilerine DEMOKRASI ile sanki değer verilmişçesine yönetilmesinin adıdır ARİSTOKRAT KAKANOMOSCULAR,(seçilmiş, namussuzlar)...

        Roma İmparatorluğunun yönetim şeklinde bir İmparator var, bu imparator, asil diye addettikleri insanlar içerisinden seçilen kendilerine ARISTOKRAT denen

Zümre ile beraber İmparatorluk yönetilmekteydi. Bu anlayış İsa Peygamberin çarmığa gerimesin ile başlayan süreçte Roma İmparatorluğu içinde bu günkü İstanbul’un, dönemin Bizans’ında KOSTANTİN ismindeki bir şahsiyetin yönetiminde bulunmaktaydı. Mevcut Romanın merkezi Kudüs’te bulunmaktaydı.

İsa (a.s)ın çarmığa gerilmesi ve ona inanların mevcut Roma İmparatorluğunda ikinci bir Aristokrat diyebileceğimiz, Yahudi din adamları olan Hahamlarında etkisiyle zulme maruz kalmış ve canlarını kurtarma adına Anadolu’ya göcen Hristiyan adını alan Yahudiler KOSTANTİN denen Romanın Bizans bölgesi olan günümüz İstanbul’una doğru gelmişlerdir.

Dönelim konumuza ama rüyamın anlaşılması noktasında da bu konular bilinirse doğru bir yorum çıkartabiliriz yoksa tabiri yapmada zorlanacağız diyerek

CHP’nin bu gün kazanan demokrasi oldu dediği DEMOKRASİ Fransızcada ne anlam ifade eder.

            Demokrasi, bir kurum, örgüt veya devlet içinde eşit bir şekilde güce sahip olan tüm üyelerin katılımıyla karar alma sürecini ifade eden bir siyasi sistemdir. Modern demokrasiler, vatandaşların topluma müdahale edebilme ve egemenlik haklarını uluslararası hukuka uygun olarak kullanabilme yetenekleriyle öne çıkar.

Tanıma dikkat edin, bir kurum, örgüt veya devlet içinde, olanların birbirleri arasındaki yönetme erkliği seviyenin eşit olduğu üyelerin, katılımı ile karar alma ve yönetme şeklidir.

             Halkın anladığı eşit yönetim gibi ifade edilse de, HALKIN SECTİĞİ kişilerin yönetmedeki erkliğin eşitliğidir. Halkın eşit olduğu gibi algılamak yanlıştır.

Bunun örneğini su şekilde versek yanlış olmaz, Roma’da Aristokratlar var bunlar seçilmişler, şimdide aristokratlar var, bunları da seçenler var, halkın huzuruna seçin diye seçilmişleri seçen bir konsül bir merkez var. Bunlar seçer, sonrada demokrasi adı altındaki iktidarlarında HALKA SECİN der,

Bizlerde seçeriz. Sonrada hür irademiz ile seçtik diye kendimizi kandırır, DEMOKRASI HAVARİSİ kesiliriz ne güzel bir ALDATMA.

              Aldatmanın sağı solu olmaz, aldatmanın partisi olmaz, aldatmanın dini olmaz. Aldatma aldatmadır.

Kimi Allah ile din ile aldatır veya aldatılır kimi demokrasi ile kimi cumhuriyet (halkın kendisini, kendi yönettiğini zannetmesiyle) ile aldatır veya aldatılır, kimi bilmem ne ile. Kısaca bir aldatan birde aldatılan vardır. Resulü-i Ekrem “(Bizi) aldatan bizden değildir” buyurmamış mıydı?

             “Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz!” Biri tarafından bir defa aldatılan uyanık mümin, aynı kişi tarafından ikinci defa kandırılamaz. Aklı başında bir Müslüman, gaflete düşmez, özellikle kendisini bir defa aldatmış olanlara karşı uyanık davranır. Artık, doğrularına bile kolay kolay teslim olmaz derken

Müslümanlar aldatılmak için adeta bir birleri ile yarışmaktadırlar.

Evet, mümin kişi, aynı delikten iki defa sokulmaz. Aynı şahıslar tarafından devamlı olarak aldatıldıklarını söyleyenleri, bu bakımdan ibretle izliyoruz.

Mümin kişinin, aynı delikten iki defa ısırılmayacağını bir yana bırakın, EŞEK bile, bir yolda bir defa batağa saplandı mı, o yolu ne kadar temizlemiş olursanız olunuz, yine de onu bir daha o yoldan geçiremezsiniz. Bu durum, tecrübelerle sabittir.

Müslüman uyanık olur. Kolay kolay aldanmaz, ama bir defa kandırıldığı kişiye ikinci defa mümkün değildir, kanmaz… Kanıyorsa şayet, vardır bunda bir keçilik

Yani(şeytanlık) deriz, öyle değil midir sizce de?

              Türkiye’mizin ilk yüzüncü yılının sonunda her 20 yılda bir darbe âdetimiz oluşmuş,1920_23 den 1938 e,1938 den 1960,1960 dan 1980ne,1980 den 2000 e,2000 den 2020 ye kadar. Bu Tarihler yeni kurulan devletimizin hep kırılma noktalarıdır. Tecelliye bakın her 20 yılda bir kırılma.

CHP Genel başkanı secim sonrası CHP için söyle bir ifadede bulundu. Türkiye’mizin 2.y.yılında Atatürk’ün Partisini iktidara taşımaktır gayemiz diye kamuoyuna açıklamada bulundu. Soruyorum şimdi,1920 birinci meclisten-1923 arasındaki 36 halk ayaklanmasının yaşanmışlığının gerçeği karsısında yoksa BOB Projesi kapsamında, CHP olarak sizin varmak istediğiniz asıl amacın,36 halk ayaklanması dediğimiz fikriyatların hayata geçirilmesi midir? Atatürk’e rağmen Atatürkçülüğünüz.  Bu soruyu sormamdaki gaye,2.y.yılda Atatürk adına ortaya koyduğunuz siyasi dünyanız Türkiye düşmanları ile birlikte, bir zamanlar Osmanlıyı bitiren Haçlı zihniyetinin önde gelen devletleri olan başta İngiliz, Alman, Fransız, Yunan, ABD vs. bu gibi ülkelerle ortaya koyduğunuz siyasi konjektör aslında 

AKP ye karsıymış gibi görünüp bunlara mı hizmet etmektesiniz. Yoksa 20 kusur yıldır ortadaki AKP politikalarının karsısındaki tavrınızın karşılığı bu günkü aldığınız belediye başkanlıklarının ve diğer partilerin aldığı şehirleri harita üzerinde baktığımızda Mardin ilimizin PKK’lı Ahmet Türkün belediye başkanlığını, Irak Barzani yönetiminin Türkiye kapısı olarak ortaya çıkması, İstanbul’unda Avrupa’ya acılan ve Ticaret başkentini Avrupalılar adına seni mi desteklediler de sen bugün İstanbul’da Belediye başkanlığını verdiler, İstanbul’da bu zihniyete iyi bir uşaklık yaparsan senide gelecekte Tayyip nasıl İstanbul’dan Çıkarak Devlet Başkanlığını aldıysa, Efendilerine iyi hizmet etmenin karşılığı bizde CHP ye T.C. Başkanlığını teslim edeceğiz dediler de, Atatürk’e rağmen Atatürk’ün anlayışının tam zıttı fikriyat ile CHP yi yönetmektesiniz. Romanın Aristokratları olan CHP Yönetimi.

Yok, aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasının reklamı vardı, aklıma gelmişken sizlerde; Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Atatürk’ün Partisimiyiz diyorsunuz.

 AKP iktidarı Kaybetmiş Yerine CHP gelmiş Olarak gördüğüm bu rüyama

 Bir yorumda sizlerden beklemekteyiz. Selam ve dua ile