Aranızda bu şehrin kalkınmasını istemeyen var mı?

Ya da soruyu değiştirelim, kalkınmasını isteyen var mı?

O nasıl bir söz; o nasıl bir sorudur diye merak edenler olacağını tahminle, ben aklımdaki ve ağzımdaki baklayı çıkarayım efendim.

Aslında sorum çok basit ve emin olun mantıklı cevap içinde her zaman bekliyor olacağım.

Hangi saatte veya günde olur ise olsun, arayabilirsiniz; yazabilirsiniz veya düşüncelerinizi rahatlıkla postaya ileti olarak verebilirsiniz.

Bu şehrin kalkınmasını kim veya kimler istiyor ya da istemiyor.

Hepsi bu kadar…

Cesaret sahibi olan, kendisine-düşüncelerine ve dahi ispata dayalı bildiklerine sırtını verebilecek herkese cevap kapımız açık.

Ama şurasını hemen belirtelim ki; sırf konuşmak için ağzını açacak olan birileri sadaka için bizi çatıdan aşağı çağırmadan iyice düşünsün, konuya öyle girsin derim.

Bu şehrin maddi veya manevi her türlü zenginliğinin olduğunu müteaddit defalar yazdık veya söyledik durduk.

Bu gidişle söylemeye de devam edeceğiz gibi görünüyor.

Çünkü bugüne kadar olan gayret ve çabalar ile söylenilenlerin “dursun”a olduğunu, anlatılanların ise rüzgara karşı işemekten öte bir şey olmadığını, üzerimiz ıslanınca anladık ta ondan.

Hiç boşuna kelam etmeyelim; ciddiyetsizliğimizin ve samimiyetsizliğimizin tek ifadesi budur…

Bir adım ileri gidene “nereden bulmuş”, bir adım geride kalana ise “ben biliyordum” cümlesi dilimizden düşmüyor ise rüzgara karşı işemeye devam.

Bunun daha düne kadar hiçbir şeyi yoktu “acaba nereden çaldı” veya ben bunun babasını da tanırdım “bunlardan hiçbir cacık olmaz” ifadeleriyle avunuyorsak, işemenin yanına bir de kalıbıyla tükürük ekleyebiliriz.

Aynı masada sohbet ederken, her hangi birisinin çok uzağa değil, lavaboya gitmesi üzerine masada kalanların; gidenin arkasından “....tir et gitsin, bundan kimseye hayır gelmez” gibi sarf edilen laflar anlık rahatlama verse de, sonrası için ekilen kin tohumlarının yeşermesi anlamı taşır.

İşte bizler; kendi içimizdeki, kendi ateşimizle yaktığımız bu hengame içerisinde bu şehrin kalkınmasını bekliyor isek, bizim de kül kedisi merhametinden başka bir şeye sahip olmadığımızı, saatler on ikiyi vurduğunda anlamamız içten bile değil.

Hayal dünyasında ve sahte olan bir çerçeve içerisinde, yapmacık renklerle dünyamızı süslü göstermeyi ve o dünya da yaşamayı bırakalım artık.

Gerçeğin acımasız ve ciddi anlamda samimiyet içeren çıplaklığıyla yüz/göz olalım artık.

Ve hemen şimdi; içimizdeki o yalan, sahte ve riya kokan, bu şehrin kalkınmasını istemeyen, bu şehrin bir adım dahi olsa ileriye doğru adım atmasını engellemek için aşikar gayret gösteren kim var ise adını zikretmeye başlayalım.

Mesela açılan bir işletmeyi veya iş yerini kötüleyenleri hemen gündemde olan bir şekilde kamuya duyuralım ve diyelim ki “eyyyy ahali duyduk duymadık demeyin. Şehrimizde yeni açılmış olan… işyeri bu şehrin insanlarından vasıflı/vasıfsız… kadar kişiye iş imkanı sunmuş olup, dileyen vatandaşlarımız iş için müracaat edebilirler. Ancak; … işletmesi ile birlikte şehrimizin tanınmış olan… kişisi bu duruma karşı çıkmakta olup, açılan bu iş yerinin kendi menfaatlerini engelleyeceğini, kendi çıkarlarını zedeleyeceğini ve dahi sizi rahatlıkla sömürmelerine engel olacağını ifade ederek, bu işyerinin ivedi olarak derhal kapanmasını ve hatta sahiplerinin de bu şehirden atılmasını talep etmektedirler. Duyduk duymadık demeyin…” diye çığırtkan çıkaralım olmaz mı?

Bunu mu yapalım!

Ya da;

Bu şehirde her hangi bir iş yeri açılmadan öncesinde var olan paydaş veya eşdeş firmalara hatta ve hatta o “bir bilene” bir soralım “sizce sakıncası var mıdır/ yok mudur?” Diye…

Ne günlere kaldık değil mi?

Halbu ki diğer illere bir bakın;

Adamlar o yüzden mega kent oluyorlar.

O yüzden nüfusları da nüfuzları da her geçen gün değer kazanarak artıyor.

O yüzden Ankara’dan istediklerini gani gani alıyorlar.

Biz ise birbirimize gani gani rahmet okuyoruz.

Hayra çalışıp, başımıza gelenleri de hayra yoruyoruz.

Çoğumuzun kapısının önünde “teşekkür” ile doldurduğumuz ve tek bir somun dahi alamayan hayali tır filoları bulunmaktadır.

Ama sorsan hepimiz bu kadim şehrin, bu kadim toprakların ve kadim halkın yarınları için çaba gösteriyoruz.