Uğur Yanar

Tarih: 08.11.2023 13:42

Anadolu'da ilk Türk izleri

Facebook Twitter Linked-in

Anadolu'da yazılı tarih M.Ö. 2300'lerde başlamıştır. Bu dönemde bütün Anadolu şehir beyliklerinden oluşmaktaydı. 

Merkezi otoriteyi sağlayabilmiş bir Beylik yoktu. Dolayısıyla her beylik, devlet gibi yaşıyordu bunlardan bazıları Hattuşa ve Kaneş gibi beyliklerdir. Kendi orduları ve ticaret merkezleri vardı. Her beyliğin idarecisi bir kral ya da kraliçeydi. Onların idaresinde halk yaşamını sürdürmekteydi.

 Halkın refahını artıran ticaret merkezlerinin büyüklerine Karum nispeten daha küçüklerine de Wabartum diyorlardı. Asurlu tüccarların 6 ay katırlarla uzun yolculuklar sonuca ulaşabildikleri bu ticaret merkezlerinde belli bir vergi karşılığında ticaret yapmalarına şehrin beyleri izin veriyordu.

 M.Ö. 2250'li yıllarda vergi oranı ile ilgili bir anlaşmazlık baş göstermiş olmalı. Çünkü Beyler bu ticaret merkezlerine onlarca yıldır gelip ticaret yapan tüccarlara ticaret yasağı getiriyorlardı. Anlaşılan uzun bir süre bu sorun çözülemeyince Asurlu tüccarlar, Akadlı Sargonun torunu Naramsin'den yardım istiyorlardı. Naramsın de sorunu çözemeyince, beylikleri savaş ile tehdit ediyordu. Naramsin ordusuyla Anadolu'ya sefer hazırlığına başlıyor. 

Bunun üzerine Anadolu şehir Devletleri kendi şehirlerini Naremsin'in gazabından ve yağmasından korumak için tek bir devlet gibi hareket edebilmek için Hatti kralı Pampa önderliğinde birleşiyorlardı.

 Her şehir devleti kralı ve askerleri bu kurulan birliğe dahil oluyorlardı. M.Ö. 2250 yılından Naramsin ile bir savaşa girişiyorlar.  Bu insanlık tarihinin l. Dünya savaşıdır. Kurdukları güçlü Birlik Naramsin'e karşı kaybediyor.

 Naramsin gece baskınları yaparak yıprattığı bu orduyu zor da olsa yenebiliyor. Savaşın sonunda bütün beylikleri yağmalıyor.

 Karum ve Wabartumlarda tüccarların ticari hayatına devam etmelerini sağlıyor. Bu olup bitenleri, nasıl güçlü bir orduyu yendiğini , nasıl galip geldiğini ve kimlere karşı büyük bir zafer kazandığını anlatan tarihi bir metin yazdırıyor. 

Bu Metin Akadça yazılmış olan kralların savaşı başlığıyla yazdırdığı şartamhari metinleridir. 3 kopya yapılarak, dönemin önemli coğrafyalarında muhafaza edilmeye çalışılmıştır. Bunlardan birincisi doğal olarak Anadolu'da Hattuşa ikincisi Mısır'da Amarna üçüncüsü ise Mezopotamya'da Lagaştır. İstanbul arkeoloji müzesi'nde muhafaza edilmekte olan çivi yazılı belge, 1906 yılından Alman arkeolog Hugo Winckler İstanbul arkeoloji müzesi adına da Teodor Makridi'nin başlattıkları, Çorum'un 82 km güneybatısında, Yozgat'ın 38 km güneyinde boğazkale'deki kazılarda bir numaralı tapınağın yazılı arşiv kalıntıları içerisinde bulunmuştur. Keilschrifttexte aus Boğazköi lll. cildinin 13 numaralı metni olarak yayınlanmış olan yazılı belge Şartamhari metnidir. Metnin incelemesini yaptığımızda çivi yazısı ile Akadça  yazılmıştır. 

Metin üzerinde 1934 yılında H. G. Güterbock, Hattuşa arşivlerindeki Akad metinleri, adlı çalışmasıyla transkripsiyon ve tercümesini yapmıştır. 1963 yılında Hans Hirsche, Bütün Akad vesikaları adıyla tekrar metninin transpozisyonu ve tercümesi üzerinde durmuştur. Çivi yazılı belgeye dönmek gerekirse şu şekilde tercüme edilebilir. KBo lll 13 1-7 Bu satırları kırıktır 8  bana karşı bütün ülkeler isyan ettiler 9  Guşa kralı Anmanailu, Pakki kralı Bumanailu 10 Ulluvi kralı Lupanailu, sonra ...kralı...İnmipailu 11 Hatti kralı Pampa, Kaniş kralı Zipani,...kralı Nur Dagan 12 Amurru kralı Huvaruvaş, Paraşi kralı Tişenki 13 Armanu kralı Mudakina, Sedir Dağları kralı (Amanos) İşgippu 14 Larak kralı Urlarak, Nikku kralı Urbanda 15 Turuki kralı İlşunail, Kuşaura kralı Tişkindi 16 toplam 17 kral ki onlar savaşa girdiler ve ben onları vurdum 17 Hurrilere karşı bütün orduyu seferber ettim. Ve sonra tanrılara şarap sundum. 18 o zaman savaşçılarıma binlerce düşman askeri hiç mukavemet etmedi Arka yüz oldukça tahrip olduğundan gece baskınlar ile düşmanın yenilgiye uğratıldığından bahsetmektedir. Alınan ganimetlerden bahsetmektedir.

 Burada dikkat edilmesi gereken 15 satırda okuduğumuz Turuki kralı İlşunalinde Naramsin'e karşı kurulan bu Birlik içinde askerleriyle birlikte yer almış olmasıdır. Buradaki Turuki kralığı şüphesiz ki Türk krallığı adıdır. Çivi yazısı hece yazısı olduğundan dolayı Türk adı Turuk şeklinde yazılır dolayısıyla Turuk=Türk olmalıdır. Fransa'da Louvre Müzesi'nde muhafaza edilmekte olan ve G.Dossi'nin 1950 yılında Metin çalışmalarını yaptığı Mari mektuplarında 13 metinde adını 22 defa daha okuduğumuz Türk krallığı şu şekilde geçmektedir. Turuk Turukki Turuku turuk şeklindedir. Anadolu'da M.Ö. 2250'lerde yaşayan bir Türk devleti adını ve kralını Şartamhari metinleri ve Mari mektupları dünya tarihine not düşmüştür. Zira bu Anadolu kapılarının Türklere 1071 Malazgirt savaşı ile açıldığı prangasından tüm Türk milletini kurtarıyor. Anadolu'da yazılı tarihten önce de, Türklerin yaşadığından şüphe etmeden arkeolojik etnografik ve filolojik buluntular ışığında Anadolu'da Türklerin izleri sürmeye devam edilmelidir.

 Mari mektuplarından 22 numaralı Metin tarihi şu notu düşüyor 'bana yazdığın Turuklarla ilgili haberler değişti' Selam olsun tüm Türk milletine!  

 Uğur YANAR


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —