Ağaç Yanarsa, Gelecek de Kül Olur
İzmir yanıyor… Ve biz hâlâ seyrediyoruz.
Bugün İzmir’deki ormanlar alev alev yanarken aslında sadece ağaçlar değil, geleceğimizin yeşili, çocuklarımızın nefesi, toprağımızın umudu yanıyor. Ve bu, sadece bir yangın değil; bir yok oluşun sessiz çığlığıdır.
Her yıl aynı haber: "Orman yangını!"
Her yaz aynı kader: "Kontrol altına alındı."
Ama kimse sormuyor: "Neden hep aynı acı tekrarlanıyor?"
Cevap basit: Eğitimsizlik.
Ama sadece bilgi eksikliği değil bu; ahlak eksikliği, vicdan eksikliği, sorumluluk eksikliği.
Bir sigara izmaritiyle ormanı tutuşturan sadece kibrit değil, ihmalin ta kendisidir.
Ve bu ihmalin kökeni, yetiştirilmeyen, yön verilmeyen bir insan modelidir.
Bu felaketlerin önüne geçmenin tek yolu:
İnsanı eğitmek. Ama sadece bilgiyle değil, ahlakla, disiplinle, merhametle.
Ve bu eğitim çok geç kalmadan başlamalı.
Lise değil, ilkokul değil... Kreşten başlamalı.
Çocuklara sadece harfleri değil;
Bir ağacı sevmeyi, toprağa saygı duymayı, ateşle oyun oynanmayacağını öğretmeliyiz.
Merhameti, disiplini ve doğayla dost yaşamayı daha oyuncak çağında aşılamalıyız.
Çünkü ancak böyle bir nesil,
Bir ağacı görünce kesmek yerine gölgesine sığınır.
Toprağa çöp değil tohum atar.
Ateşi eğlence değil felaket olarak görür.
Bugün İzmir yanıyor…
Yarın neresi?
Ve en kötüsü:
Yarın kim kalacak?
Artık slogan değil, eylem zamanı.
Ormanları kurtarmak istiyorsak önce insanı kurtarmalıyız.
Ve bu, sadece bir devletin değil; her anne-babanın, her öğretmenin, her bireyin görevidir.
Unutmayalım:
Ağaç yoksa hayat yok.
Eğitim yoksa insan yok.
Ahlak yoksa gelecek yok.