8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

ELİF LALE KIRCAOĞLU

“Ve hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin” (Nisa:4/19)

8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında ne yazabilirim diye kendimle istişare yaparken, önce aklıma, bu tarihte neler oldu sorusu takıldı. Sonra İslam kaynaklarını tarayarak, İslam peygamberinin bu konuya ilişkin, yani kadına yönelik neler söylemiş, ona bir baktım. Konuyu yazmasına yazacaktım ama öncelikle Gazze’de yaşanan soykırım, kadın ve çocuklara uygulanan şiddet, katliamlar da bir film şeridi gibi geçti gözlerimden. Sahiden Gazze’de ve dünyanın dört bir tarafında kadınlar şiddet görürken, çocuklar öldürülürken, hala bir kısım ülkelerde kız çocuklarının eğitim öğretim hakları ellerinden alınırken, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak, çok anlamlı gelmedi bana.

8 Mart 1857 tarihinde neler yaşandı ki, bugünü Dünya Kadınlar Günü ilan ettik? Dilerseniz önce ona bir bakalım, sonrasında adım adım ilerleyerek, asıl söylemek istediklerimize geliriz. 

8 Mart 1857'de yükselen kapitalizmin getirdiği insan sömürüsüne karşı, New York’ta 40 bin kişinin yürüdüğünü biliyorum. Vay be, o tarihte de insanın fikrini, düşüncesini suç gören jakoben rejimler var. Polis, işçilerin yürüyüşünü engellerken baskı ve şiddet uyguladı. Çıkan yangında çoğu kadınlardan oluşan 129 kişi hayatını kaybetti. Sonra ne mi oldu? Aradan geçen 53 sene sonra 1910 tarihinde düzenlenen Dünya Sosyalist Kadınlar Kongresinde Alman Sosyal Demokrat Partisi üyesi Clara Zetkin'in bugünün Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmesi teklifiyle bugün önem kazanmış oldu.

Peki işçilerin ve diğer insanların bu kapitalist çarka direnme sebepleri neydi, isterseniz bir de ona bakalım. Erkekler günde 16 saatlik ağır çalışma koşullarında çalıştırılmasına karşın endüstriyel kapitalizmin işgücü ihtiyacını karşılayamayınca sahaya kadınları ve çocukları da sürdü. Erkek iş gücü ağır sanayide çalıştırılırken, kadın ve çocuklar göreceli olarak daha hafif olan sanayi sektörlerinde çalıştırılmaya başlandı. İşte direnişin temel gayesi bu. Yani erkek,  kadın ya da çocuk fark etmiyor, insanın insan olarak değeri olmadan ölesiye çalıştırıldığı bu vahşi sisteme yönelik bir direnişin yıl dönümü, ekonomik özgürlüğün havuç olarak gösterilip, kadının, kapitalist sermayeye ucuz iş gücü olarak piyasaya sürükleneceği bir araç haline getirilmesinin yıldönümü. Geldiğimiz süreçte de kadınlar gününe ilişkin kullanılan kadın imajları, genellikle ofiste çalışan, bakımlı ve gülen yüzlü kadınlar olsa da, kadınların çok büyük bir oranı hala insani değerlerin yok sayıldığı iş ortamlarında, ucuz iş gücü olarak çalıştırılmaktadır. Bununla birlikte Gazze’de katledilen, zulüm gören bir kadın realitesi var. Ayrıca dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hala kadına yönelik şiddet devam ediyor. 

Bugün masaya yatırmamız gereken bir konuda kadına yönelik şiddet yanında “kadın istismarı”. Peki bu kadınları kimler istismar ediyor?

Kadınları vitrin eşyası olarak gören çevreler kadın haklarından bahsetmekte; ne garip değil mi? Kadını pazarlama aracı gören bir düşüncenin kadın haklarından dem vurması trajikomik bir durum değil mi? Modernizm ve kapitalizm denilen şeyler yıllardır kadını ezdi, onun haklarını gasp etti. Oysaki İslam, anneliği ve anneyi sahiplenmiş, cenneti annelerin ayaklarının(rızalarının) altında göstererek anneliğin ve anne olan kadının hak ettiği yeri belirlemiştir.

Bugünü Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in bir hadisiyle bitirelim: 

“Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah´ın belirlediği ölçülere hassasiyetle uymanızı tavsiye ederim. (Veda Hutbesi)