Mustafa Kemal ve arkadaşları, 16 Mayıs 1916 günü İstanbul’dan Samsun’a gitmek için Bandırma Vapuru ile hareket ettiler. Vapur, Kız Kulesi önünden demir aldığında bu zor yolculuğa çıkanların yüreklerindeki umut da büyüdü. Kurtuluşa olan inanç, herkesin yüreğini kapladı bir anda.
“Bandırma vapuru, İtilaf Devletleri’nin koyduğu rejim gereği Kız Kulesi önünde muayene olunmak üzere durdurulmuştu.
Vapura birtakım yabancı zabit ve neferleri girip çıktı.
Mustafa Kemal, vapurun hareketten alıkonulacağını sezerek kaptana şu emri verdi:
‘Bütün süratinle Karadeniz’e!’
Vapur kalktı. Boğaz geçildi. Karadeniz’in yüksek ve azgın dalgaları arasında ilerlemeye başladı.
Vapur Karadeniz’e açıldıktan sonra Mustafa Kemal bir aralık kaptanın [İsmail Hakkı Durusu-A.H] yanına çıktı ve vapurun takip ettiği yolu sordu.
Tam Efendi Baba, deryadil bir kaptan, takip edeceği yolu tahminle, kesin kararlaştırmadan tespit edeceğini söyledi. Çünkü yeni memur olduğu vapurun pusulası bozuk; paraketesi yoktu…
Bunun üzerine Mustafa Kemal, kaptana şu talimatı verdi: ‘Sahile yakın bir rota çiz ve hep buna göre vapuru yürüt!’
Bu rota üzerinde hep sahil boyunca yol alan Bandırma vapuru; bin zorluk ile ve bata çıka, üç günde Sinop’a varabildi.
…..
Dalgalar arasında yuvarlanarak sonunda 1919 senesi Mayıs’ının 19. günü; Türk tarihinin bu en büyük kutsal günü, salı [Bu, pazartesi olmalı. A.H.] sabahı Samsun’a varıldı. (Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, Derleyen: Turgut Gürer. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2018, İstanbul, s. 117-118)” Cevat Abbas Gürer, Atatürk ve arkadaşlarının İstanbul’da ayrılışını ve Samsun’a varışlarını kısaca böyle anlatmakta.
“19 Mayıs 1919 sabahı saat 6’da güzel bir havada Samsun’a geldik. İşte bugün Kurtuluş Savaşı’nın ve devrimin başlangıcıdır. (Hüsrev Gerede’nin Anıları Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimler, Hazırlayan Sami Önal, Literatür Yayıncılık, Altıncı Basım, Haziran 2022, s. 27)”
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul hükümetince Samsun’a yurdu kurtarmak için değil, İngilizlerin isteğiyle Karadeniz Bölgesi’ndeki azınlıkların korunması için gönderildi. İngilizler, bölgedeki Türklerin Rumlara saldırdıklarını öne sürerek buradaki Hıristiyan halkın korunmasını istedi. Atatürk, bu amaçla Samsun’a gönderilse de önceden planladığı gibi ülkemizin kurtuluşu için bir fırsata dönüştürdü bu görevlendirmeyi.
Hüsrev Gerede, bölgedeki Pontus etkinliğini şöyle anlatmakta: “Samsun’da, Amasya, Samsun ve yöresinin ünlü komitecisi, eşkıya Rum Metropoliti Yermanos, Pontus Rum Hükümeti propagandası yaparak örgütlenme peşinde koşuyor. (Aynı yapıt, s.27)” Metropolit, çekincesiz olarak Pontus devletinin temel taşlarını döşerken İstanbul Hükümetinin bunu görmemesi çok ilginç.
19 Mayıs 1919’da birliğinden terhis edildiği için Samsun’da buluna Recep Ünal (Kürt Recep) Metropolitin yıkıcılığının tanıklarından biri. “…Bir gün kahvede oturuyorduk. Rumlar, 3-5 kişilik gruplar halinde dolaşıyorlardı.
Nedenini sorduk, biri İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile şehzade geliyormuş, dedi. Onu karşılayacaklardı. Biz de gidelim, görelim dedik.
Gittik. İskelenin üstü Rum dolu idi. Arkadaşım rahmetli Fehmi Ali ile idik. Gelen şehzade Rum mu ki, her taraf dolmuş, dedim. Denizden duman göründü. Bir yaygara koptu. Limana gelen İngiliz zırhlısı idi. Bir filika indi. Ne görelim 2 metreye yakın boyu, sakalı göbeğinde, Musa gibi asası elinde, 30 santim kadar haçı göbeğinden sarkan bir adam indi. Papaz Yermanos. Kimi elini öpüyor, kimi sakalını. Bu mu şehzade diye güldük. Akşamüzeri Frenk Kilisesinden bir uğultu geldi, bağırıyorlardı: ‘Kahrolsun Türkler…’ (Belge ve Tanıklarıyla Samsun’dan Ankara’ya, Baki Sarısakal, Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Birinci Kitap, Mayıs 2008, Samsun, s. 295)” Pontus Devleti kurma çabası içindeki Metropolit, İngiliz zırhlısıyla geliyor Samsun’a.
Atatürk’ün 19 Mayıs sabahı Samsun’da Tütün İskelesi’nin tanıklarına kulak vermeli burada. Açıkta demirleyen Bandırma Vapuru’ndan Paşa’yı almaya gitmek için altı gencin kürek çektiği üç çifte kayık çıkmıştı. Bunlardan birinde dümenci olarak bulunan Karakaş Mustafa’nın anlattıkları çok önemli.
“19 Mayıs sabahı saat sekiz. Sert poyrazlı bir hava. Altı gemici ve ben, hafif çırpıntılar içinde sallanan sandalımızda hep birden, gözlerimizi bir noktaya dikmiş bekliyorduk. İşte Fener Burnu’nda ufak bir gemi göründü: bu Bandırma idi. Mustafa Kemal geliyordu. Bandırma süzüldü ve demirledi. Geminin güvertesine çıkıncaya kadar geçen zamanı hatırlamıyorum. Yalnız onun mavi gözleri hala gözlerimin önündedir. Yanında altı kişi vardı. Kim olduklarını halen de bilmiyorum.
Sandala bindik ve sahile doğru yol aldık… Sahile gelmiştik. Tütün İskelesine çıktık. Belediye Reisi yok. Mutasarrıf yok. Neden bilmiyorum. Bunların hepsi kaybolmuştu.
Mustafa Kemal Paşa’yı şehir adına Boşnakzade Süleyman Bey ile Mavnacılar Cemiyeti Reisi Hacı Molla Dursun çıktığımız meydanda ürkek nazarlarla karşıladılar ve hoş geldiniz dediler.
Karakaş, Cumhuriyet Meydanı’nı işaret ederek:
-Buraları o zaman mezarlıktı. Gazi’yi buraya kadar getirdim. Ara sokaktan geçtik. Onu Mıntıka Palas Oteli’ne yerleştirdik. (Aynı yapıt, s. 294)” Bu anlatımdan da anladığımız gibi Osmanlının kentteki yöneticileri, sanırım İngilizlerin ve Rum çetelerinin korkusundan olacak Atatürk’ü karşılamaya bile gelememişler.
Atatürk’ü ve yanındakileri karaya çıkaran sandallardan birinin sahibi, İsmail Yurtsever’di. O zaman Paşa’yı tanımadığını söylüyor. İstanbul’da askerken terhis edilip Samsun’a döner. Mesleği olan sandalcılığa başlar. Bir gün merkez kumandanlığından kente bir subayın geleceği söylenir onlara. Bunun için de iki kayık hazırlanması istenir onlardan. 18 Mayıs’ta gece boyunca beklerler. Bandırma gelmez.
“Sabah oldu. Yani 19 Mayıs günü yine gelmemişti. Artık bu vapur herhalde gelmeyecek diye evlerimize gitmek istedik. Kara Samsun’un üzerine vapuru gözlemeye çıkan subaylar, vapuru açıklarda dalgalarla boğuştuğunu ve Samsun’a doğru da gelmekte olduğunu görürler. Hemen iskeleye geldiler, bizlere vapurun açıktan geldiğini söylediler. Biz de tabii bekledik.
Vapur geldi. Küçücük Bandırma Vapuru. Vapurun kaptanı Samsun Limanı’nı iyi bilmediği için Kalyon Burnu dediğimiz şimdiki rıhtımın başına demirledi. Vapura gittik Mustafa Kemal Paşa’yı ve arkadaşlarını vapurdan aldık. Bizim yolcu iskelesi sığ olduğu ve dalgalar yardığı için bir tehlike olmasın diye Merkez İskelesi’ne [Eski Tütün İskelesi] çıkardık.
İskele başında ilk mebuslardan Boşnakzade Süleyman Bey ve Mavnacılar Kâhyası Hacı Molla Dursun Efendi şehir namına hoş geldiniz dediler. İşte Mustafa Kemal Paşa’yı bu şekilde çıkarmış olduk.
Atatürk’ü sandalda ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla gördüm. (Aynı yapıt, s. 294)”
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktığında görgü tanıklarının anlattıklarına bakılırsa kısıtlı bir resmi karşılamanın dışında önemli bir şey olmamış. Zaten Atatürk, asıl amacını Havza’da açıklayacaktır.
Atatürk’ün Samsun’a gitmesi, ülkemiz için büyük bir umut yarattı. Sonrasında bu umut, yürek yürek büyüyerek Türkiye oldu. Bugün bir yurdumuz varsa onu, Atatürk’e borçluyuz. Bu nedenle ona ne denli minnet duysak azdır. Bunun bilinciyle 19 Mayıs’ta, Samsun’da başlayan Kurtuluş Savaşı’mızın 106. Yılı kutlu olsun.
Not: Anlatılanları desteklemek açısından Havza Genelgesi başlıklı yazımı https://adiladalet.blogspot.com/2023/05/havza-genelgesi.html okuyabilirsiniz.
Adil Hacıömeroğlu
19 Mayıs 2025