Üstteki iki fotoğraf, Bolu- Kartalkaya'da yanan çok yıldızlı lüks otelin fotoğrafları. 
Alttaki ise Hindistan'da yoksulların yolculuk yaptıkları bir trenin fotoğrafı. 
Bu trenler en küçük bir kaza yaptıklarında, bu şekilde taşınan yolcuların çoğunun ölmesi kaçınılmaz ve öyle de oluyor. 
Hindistan'da yoksulların hayatı çok ucuz. Bu insanlar sokakta doğup sokakta ölüyor ve çoğunun nüfus kayıtları bile yok.Bu nedenle ölümleri haber bile olmuyor!..
İşte ben, Kartalkaya'daki otelin fotoğrafını, Hindistan'daki bu trenin fotoğrafına benzetiyorum. 
Orada ucuz, sanırım çoğu da bedava yolculuk yapmak isteyen insanlar, trenin içini tıklım tıklım, dışını da salkım saçak doldurmuşlar.
Burada da yağmacı kapitalist düzenden yararlanarak, bir an önce köşeyi dönmek isteyen patron, daha çok müşteri kazıklamak için, binanın her milimetre karesinden para kazanmak istemiş. Bu amaçla çatı arasını da bodrumu da odalarla doldurmuş. Fotoğraflarda binanın içi görünmüyor ama, eminim koridorlarla merdivenler de daracıktır...
Hindistan'da insanların bu şekilde ölmelerinin nedeni tren değil, yoksulluğun bu kadar derin olmasına sebep olan KAST sistemidir. Bizde de insanların bu şekilde ölmelerinin nedeni, yangın merdiveni yetersizliği değil, yağmacı kapitalist sistemdir...
Yağmacı kapitalist sistemde de kuşkusuz yoksullar ezilir. Maden kazaları ve fabrikalardaki patlamalar gibi facialarda gördüğümüz üzere, çoğu kez yoksullar ölür. Ancak, arada sırada varsılların öldüğü de oluyor. Bu yağmacı , soygun ve talan düzeninin önde gelenlerinden biri, "milletin anasını seveceğim(!)" dememiş miydi? Varsıllar da bu millete mensup olduklarına göre, demek ki arada sırada piyango onlara da vuruyor...
Bu yağmacı soygun düzeni yalnız insanları öldürmüyor. Doğamızı da öldürüyor: Ormanlarımızı yok ediyor, derelerimizi kurutuyor, toprağımızı zehirliyor, denizlerimizi öldürüyor, kentlerimizi yaşanmaz duruma getiriyor vs. vs...
Sonuç olarak suçlu belediye mi bakanlık mı vs. diyerek günlerdir boşuna tartışıyoruz. Suçlu yağmacı, soygun ve talan düzenidir! 
Bu düzenden yararlanan bazı varsıllar paralarını yurtdışına kaçırarak, gelecekte oralarda yaşamayı düşünüyorlar. 
Eğer onlar gibi düşünmüyorsanız. Bu toprakları vatan bellemiş ve vatanımdan başka yerde yaşayamam diyorsanız, varsıl olun, yoksul olun, bir araya gelelim ve bu yağma, soygun, talan düzenini ortadan kaldıralım.Yoksa hep birlikte yok olacağız!..

"VATANINI KAYBEDEN, ONURUNU, SAYGINLIĞINI...HER ŞEYİNİ KAYBETMİŞ OLUYOR!..."
Bu sözleri, 12 Mart askeri darbesi döneminde yurt dışına kaçmış ve bir süre İsveç'te yaşamış olan yazar Demir Özlü, yurda döndükten sonra söylemişti.
Aynı şekilde yurt dışına kaçmış ve Almanya'da taksi sürücülüğü yaparak yaşamını kazanmaya çalışmış, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı dönek liboşlardan gazeteci Aydın Engin de, dönüşünde Cumhuriyet'te yayımladığı anılarında, karşılaştığı aşağılanma, ötelenme ve dışlanmaları anlatmıştı. 
Bu nedenle "vatanımı sevmiyorum" diyenler de bir daha düşünsünler!..
Prof. Dr. Süleyman ÇELİK