Bugün, 19 Aralık 2025 Cuma
  • BIST 100

    14182,78%0,27
  • DOLAR

    42,72% 0,02
  • EURO

    50,18% 0,01
  • GRAM ALTIN

    5950,58% -0,20
  • Ç. ALTIN

    9607,06% 0,04

TÜRK RÖNESANSI VE METAFİZİK TEMELLERİ

TÜRK RÖNESANSI VE METAFİZİK TEMELLERİ

Köşe Yazarları 16.02.2023 22:07:21 0
TÜRK RÖNESANSI VE METAFİZİK TEMELLERİ
BİR NEFES FELSEFE 21: Yayım tarihi 16/2/2023 TÜRK RÖNESANSI VE METAFİZİK TEMELLERİ Mevlüt Uyanık “Bir Nefes Felsefe” bağlamında bir seri metafizik okumaları yaptık malumunuz. Farabi ve ibn Sina ile felsefe-i ula çerçevesinde metafizik okumaların yerini ana hatlarıyla hatırladık.  İslam felsefesinin kurucu filozofu olan Farabi’yi merkeze alarak Türkistan/atayurt-Türkiye/anayurt irtibatının kültürel kodlarını Felsefeyi Anadolu’da Yeniden Yurtlandırma çabası olarak görüyoruz. Meşşai-İşraki-Ekberi Gelenek (Vahdet-i Vucud) öğretilerini “Varlığın Birliği”nin farklı akımlara yansımaları olarak okuyoruz. Bu genel felsefe tarihi içinde Müslüman filozofları yoldaş kılarak yaptığım okumalar, bir de özel olarak Türk Düşünce Tarihi bağlamında Farabi’nin kurduğu felsefi sistemin yansımalarını, Varlığın Birliği öğretisi bağlamında söyleyecek olursak, Türkistan’da Ahmed Yesevi, Anadolu’da Yunus Emre ve takipçilerini, Türkçe felsefe bağlamında okuyoruz.
  • Arap-Fars ve Türk Aklı ve Müslümanlık Tasavvurları
İslamiyet ve sonrasını Arap-Fars ve Türk Akıllarının ortaya koyduğu müslümanlık tasavvurları olarak inceliyoruz. Gazneliler ile birlikte Türklerin döneminin başladığını, Selçuklu ile ivme kazandığını, Osmanlı ile 1918 yılına kadar devam ettiğini görüyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin bu kültürel süreklilik üzerine kurulduğunu Türkçe felsefenin resmi olarak başladığını iddia ediyoruz. Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu sistemi İslam Aklının ürünü, Emevilerin karşı devrimle bunu tekrar Arap Aklı ve Müslümanlık (patrimonyal/ebevi nizam) tasavvuruna dönüştürdüğünü, Abbasiler ile birlikte gayr-i Arap unsurlar olarak Türkler ve Farsların (Acem) etkisinin artmaya başladığı üzerinde duruyoruz. Peki niçin bu hususlar gündeme gelmiyor diye soracak olursanız, Starr’ın ifadesiyle söyleyecek olursak, “Pers ve Türk Aklının ortaya koyduğu dönemi “Kayıp Aydınlanma” diye nitelendirildiğini hatırlamak gerekir, deriz. Nitekim birkaç yüzyıl süren kültürel filizlenme sonucu Orta Asya'nın dünyanın entelektüel merkezi olduğu, gerçek bir Aydınlanma çağıdır. Mezopotamya, Horasan ve İç/Orta Asya bölgelerindeki bu bilimsel zihniyetin başlangıcı olarak da “Orta Asya’daki güçlerin Arapların ve Şam’daki Emevî Halifeliğini üstesinden gelip Bağdat’da yeni bir başkent kurmaları ve burayı ilim merkezi haline getirdikleri  750 yılı gösterilir. Güç merkezinin Orta Asya’da olduğu gibi bir halifenin başa geçirildiği 819 yılı, İslâm dünyasının Doğu’dan yeniden fethedilmesi gibidir. Neticesinde büyük bir kültürel enerji açığa çıkmış 1150 yılına kadar devam etmiştir. (S. Frederick Starr, Kayıp Aydınlanma: Arap Fetihlerinden Timur’a Orta Asya’nın Altın Çağı, çev.: Yusuf Selman İnanç, (İstanbul:Kronik Kitap, 2019), 47-52, 62)
  • Türk Rönesansı
Bize göre, 11. Asırdan itibaren de (1050) Türklerin dönemi ve “Türk Rönesansı ve Aydınlanması” başlamış, XVI. asırda kadar devam etmiştir. Avrupalı tarihçilerinin bazıları bu döneme 'Türk asrı' demesi bu açıdan önemlidir. Nitekim “Osmanlı İmparatorluğu üç kıtada, eski medeniyet ülkelerinde, iç denizlerde ve pek çok kavimler üzerinde hüküm sürerken İslâm dünyasının geri kalan memleketleri de diğer Türk devletlerinin idaresinde bulunuyordu. Hindistan’da Bâbürlü Devleti ve İran’da Safevî şahlığı, Türkistan’da ve Altun-ordu’da başka Türk hanlıkları bulunuyordu. Böylece bu asırda Türk milletinin hâkimiyeti ve yayılışı Viyana kapılarından Ganj nehri vadilerine, Altay dağlarından Atlas dağlarına, İtil boylarından Habeşistan’a ve Büyük Sahra’ya kadar eski dünyanın yarısına kadar yayılıyordu. Osman Turan’ın ifadesiyle söyleyecek olursak, Avrupalıların Muhteşem dedikleri Kanunî Sultan Süleyman bu devrin ve Türk Cihân Hâkimiyeti davasının tâcını temsil eder. Fatih Sultan Mehmed’in Sultan-ı İklim-i Rum ve Halifey-i Ruy-i Zemin sıfatlarıyla Türk (İslam) Rönesans’ını bütün dünyaya ilan edilmesi ise 'Kostantiniye Fethi'dir. Kostantinopolis artık Turkopolis olmuştur.  (Osman Turan, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi: Türk Dünya Nizâmının Millî, İslâmî ve İnsanî Esasları, (İstanbul: Ötüken Yayınevi, 18. Basım 2009), 26. Bu geçişi anlamak için Selçuklular’ın Sünni Samanoğulları Devleti'nin hakimiyeti altındaki Maveraünnehir'de ortaya çıktıklarını hatırlamak gerekir. İlaveten  Türkler arasında Sünni İslam'ın yayılmasına vesile olan Samanoğulları Devleti'nin ordusunu ve halkının büyük bir kısmını Türklerin oluşturduğunu unutmamak gerekir. Bu bağlamda “İslam'ın manevi teceddüt devresi de Selçuk yayılış çağına rastlar' denilmesi önemlidir.  Onlara kadar, Ceyhun ve Seyhun nehirleri aslında Müslümanlar ile dünya tarihi arasında engeldi. Selçukluların Müslüman oluşu ile birlikte, İslam yeni bir kuvvet kazanmıştır. İslam, Türk kuvveti ile yükselmiş ve onları dünya tarihi çerçevesine sokmuştur.'  Özetle söyleyecek olursak, Türkistan'dan Yemen'e kadar geniş bir coğrafyaya hükmetmişlerdir. (Andre Miquel, İslâm ve Medeniyeti, çev.Ahmet Fidan-Hasan Menteş, (Ankara: Birleşik Dağıtım Kitabevi 1991), I/24,230-238) Bunları söylemek Cengiz Han ve çocukları olan İlhanlılar, Timurlular, Babürlüler’in Türk Rönesansına önemli katkılar yaptıklarını unuttuğumuz anlamına gelmiyor. Nitekim tarihde Timur Rönesansı denilen dönem vardır. Bu husus üzerinde ayrı bir yazıda dururuz ama ana hatlarıyla şunları söyleyebiliriz: Türk Düşünce tarihinde Gaznelilerle birlikte Turan’ın gelişiminin ilk nüveleri de görüldüğünü, “Dünyada Türklerin Kesintisiz Hükümranlığı”nın Sultan Mahmud (389-421/999-1030) ile başladığını söylemiştik. Tabii bunda İran ve Horasan coğrafyasındaki edebî, ilmî gelişmelerin etkisi büyüktür. Özellikle Emir Timur’un İran coğrafyasını ele geçirmesinden sonra ilim ve edebiyat, güzel sanatlar gelişmiş, Işık Doğu’dan yükselmeye başlamıştır. Nitekim Timur Han Asya’nın en büyük komutanlarından birisi olarak tarihe geçer. Hindistan’ın İndus bölgesine Ganj havzasına siyasî başarılarının yanı sıra kültürel açıdan da İran ve Arap edebiyatlarını korurken Sünnî öğretiyi bölgede yayar. Mimari de Abbâsî ve Horasan geleneklerini de içeren yeni tasarımlar yapılmasını ister. Özellikle Timur’dan sonra tahta geçen Şahruh bilim insanlarına her türlü desteği vermiştir. Şahruh hayattayken ölen oğlu Baysunkur da İran’ın dört bucağındaki âlimleri, hattatları, nakkaşları, minyatürcüleri, müellifleri etrafına toplamıştı. Şahruh’un oğlu Uluğ Bey hem doğrudan bilim insanı ve yönetici olduğunu zaten biliyorsunuz. O Aristoteles’in öğrencisi İskender ile kıyaslanır. Uluğ bey Timurlular içerisinde Türkçe yazılı sikke bastıran tek hükümdardır. Bundan dolayı bir dereceye kadar “Türk Milliyetçisi” diye niteleyenler olmuştur. Merağa’daki astronomi merkezini örnek alarak Semerkant’ta yaptırdığı rasathanelerde yapılan çalışmalarla İslâm astronomi bilimi zirveye ulaşmıştı. Aslında her iki rasathane de kendi ekolünü oluşturmuştur. (M. Uyanık, Kadızâde-İ Rûmî: Hayatı, Eserleri Ve Bilim Tarihindeki Yeri, Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü, haz.: Vahit Türk, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, (İstanbul: TKHV Yayını, 2022)5/ 372-393) Emir Timur’un torunu ve Babür’ün dedesi olan  Sultan Ebû Said Mirza zamanında Türkistan, Turan, Horasan, Zabulistan, Sistan ve Mazandaran oldukça yüksek bir refah düzeyine ulaşmıştı, çünkü âlimleri ve ilmi pek sever ve korurdu.  Mâverâünnehr hakimiydi ve Horasan ve Belh’i de feth etmişti. Başkenti olan Herat kurumları, mimarisi ve ilim adamlarıyla meşhurdu.  Onun vefatından sonra Herat’ı ele geçiren ve yine Timur soyundan olan Sultan Hüseyin Baykara (1438-1506) ve veziri Mir Ali Şir Nevai (1441-1501) de Türk Rönesansı’nın en önemli figürlerindendir. Bu nedenle Nevai’yi Türkçe felsefe açısından ayrıntılı olarak incelenmelidir. Artık Herat, Timur Rönesansı denilen dönemin Floransa’sı haline gelmişti. Timur ve oğullarının yarım bıraktığını Selçuklu devam ettirdi, Osmanlı ve Emir Timur’un torunları tarafından kurulan Babür devletleri ile Horasan, Mezopotamya’dan Avrupa’ya, Hindistan’a ve Afrika’ya kadar Türklerin hâkimiyetine girdi, 19 asra kadar da devam etti. Peki o başlıktaki iddialı “Metafizik Temelleri” ne ola mı dediniz?
  • Türk Rönesans’ı ve Metafizik Temelleri
Burada Emel Esen’inin Türklerin cihanşumul bir sistem kurma çabalarını  “Universalism veya Universism (alem nizamı)” diye isimlendirmesini gündeme getirmek istiyoruz. Çünkü Ona göre,  “Antik Çağ’da Yunan filozoflarını etkileyen bilgelik atası Anaharsis’i, Ortaçağda Fârâbî, Yusuf Balasaguni, Mahmud Kâşgari, Ahmek Yükneki ve Hoca Ahmed Yesevî Türklerin manevi ortamını oluşturmuşlardır.  Bu âlimler, Arap-Fars manevi etkisini kırarak geleneksel Türk maneviyatının canlandırılmasına vesile olmuşlardır.” Bu açıdan Fârâbî’ye “Doğu’nun Aristoteles’i”, bu döneme de “Dinî Rönesans” denildiği de görülür. Bu âlimler sayesinde bölge müslümanlaşmış ama fikrî açıdan Araplaşmamıştır. Arap ve Fars Akıllarının dışında gelişen bir Müslümanlık tasavvurundan kastımız budur. (Esen, Emel. İslâmiyetten Önceki Türk Kültür Târihi ve İslâma Giriş. İstanbul: Edebiyat Fakültesi Matbaası, 1978, 43, 47-48) Felsefeyi Anadolu’da Yeniden Yurtlandırmak için yaptığımız okumaların merkezine bu seçkin zekalar ve eserlerini almamız bu nedenden dolayıdır. Farabi’nin Muallim-i Sani olarak (İlki Aristoteles malum)  felsefeyi aslî yurduna geri getirmesi ve İslam Felsefesini (Hakikat Mektebi) Doğu’da yeniden üretmesi, İbn Sina’nın Hikmetü’l-Meşrikiyye tasavvurunu geliştirmesi üzerinde duruyoruz.  Meşşaî, İşrakî öğreti ve Ekberî gelenek ile birlikte Arapça bir bilim  ve felsefe dili olmuştur. Bunun yanı sıra Farsça’da İslam dünyasında oldukça etkili olmuş, edebiyat ve resmi yazışma dili olmuştur. Ahmed Yesevî, Yusuf Has Hacip gibi alimlerle birlikte Türkçe de bir din ve bilim dili olmaya başlamıştır. Örneğin “Divan-ı Hikmet’te tespit edilen 113 deyimlerin kendileri ya da türevlerinden 62 tanesi Eski Türkçede, 105 tanesi ise Türkiye Türkçesinde geçmektedir. Buna göre elimizde çok fazla dil malzemesi bulunmayan Eski Türkçe dönemindeki deyimlerin %55’i ve Türkiye Türkçesindeki deyimlerin %93’ü Dîvân-ı Hikmet’te kullanılmıştır. Dolayısıyla eser Türkçenin deyim varlığını geçmiş-gelecek çizgisinde aktaran bir yapıya sahiptir. Bu yönüyle metin, dilimizin mesaj verirken başvurduğu özlü sözlerden yararlanma geleneğinin özelliklerini yansıtmaktadır. (Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Sempozyumu, (İstanbul: İÜ Yayını 2016) edit.:Ömer Kul vd. II/1208, 778-782,           Sonuç olarak, biz Türkçe felsefenin ve metafizik temellerini İslam felsefesi bağlamında incelemeye başlamayı  XI. yüzyıldan sonra Anadolu bölgesinde Oğuzlar tarafından kurulup geliştirilmiş olan Türk yazı diliyle olacağını söylüyoruz. Batı Türkçesi olan Oğuzca’nın XIII.- XV. yüzyılda Anadolu’da oluştuğu süreci takip etmeyi önceliyoruz. Sonra Osmanlı Kanun-i Esasi de resmi dil olarak kabulünü, “Millî Edebiyat ve Yeni Lisan, Yeni İnsan” bağlamında yapılan edebi çalışmaları ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla da Türkçe Felsefenin, Türkçe Düşünüşün ve Türk Felsefesinin resmi olarak tescil edildiğini vurguluyoruz. (Mevlüt Uyanık, Felsefeyi Anadolu’da Yeniden Yurtlandırmak. Türk Felsefesine Giriş, (Eskişehir, Kırmızılar Yayıncılık, 2020, 67-108, 248-257)  

Haber Editörü

Hakan Dikmen 1

hakandikmen30@gmail.com
Yorum Ekle

Ayyüce Türkeş’ten Erkan Akçay’a sert tepki

İzmir'de kooperatifçiliğe yakın mercek

Kimlik karmaşası kahkahaya dönüştü... Bursa'da 'Süt Kardeşler' güldürdü

Denizli Büyükşehir’den Babadağ’a hizmet atağı

Görev sırasında rahatsızlanan asker Semih Aydın son yolculuğuna uğurlandı

Otomobil piyasasında 2025 sevinci: Stoklar yüzde 98 tükendi

Siyonist rejimin engellerine rağmen 50 bin Müslüman Mescid-i Aksa'da saf tuttu

Batman'da park halindeki otomobilde sürücü ölü bulundu

Hyundai Resim Yarışması'na başvurular sürüyor

Malatyalı bilim insanına Cumhurbaşkanlığı'ndan büyük ödül

Sakarya'da 'Fehim Paşa Konağı' büyük beğeni gördü

TÜPRAŞ Stadyumu'nda 2 bin toptan oluşan yılbaşı ağacı

Tüketici Güven Endeksi aralıkta 83,5 oldu

Uzman Klinik Psikolog İlhan: Toplumda dijital zehirlenme mevcut ve bu zehirlenme devam ediyor

Afganistan ve Pakistan heyetinden HAKSİAD’a ziyaret

Diyanet-Sen Batman Şube Başkanı Cihan'dan "üç aylar" mesajı

Türkiye'de bir ilk: Kalbin içini kaplayan dev kitle başarıyla çıkarıldı

Sakarya Altındere’de altyapı sonrası üstyapı da yenileniyor

Türkiye İttifak Partisi Bursa teşkilatı tanıtıldı

Konya Karatay'ın İstanbul üssüne yoğun ilgi

Rizeli Genel Müdür Velioğlu, Gazeteci Bayrak'ı yalnız bırakmadı

İstanbul ve 4 ilde vergi kaçakçılığı operasyonu: 35 gözaltı

Çektiği fotoğraflarla, mazideki Bursa’nın izlerini bugüne taşıyor

Molla Remzi Uçar’dan üç aylar mesajı: Dualarımızda Gazze’yi unutmayalım

Sosyal korumaya 4 trilyon 964 milyar 532 milyon TL harcandı

Batman İl Müftüsü Durmuş: Üç Ayları bir ganimet bilerek değerlendirmeliyiz

Ağrı'da durdurulan bir tırda 163 kilo 900 gram eroin ele geçirildi

Siirt’te transit araç ile otomobil çarpıştı: İki sürücü yaralandı

Başkan Tutdere’den Galataport daveti: ‘Kadın emeğine destek olun’ - Videolu Haber

Adıyaman’da Genç Erkekler Voleybol İl Müsabakaları tamamlandı

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

U-16’DA YAŞ GRUBUNDA ŞİMDİ FİNAL ZAMANI

Avrupa'nın en gözde kış turizmi destinasyonu olan Palandöken Kayak Merkezinin 2025-2026 kış sezonu açıldı…

Bölge ve İl Müdürleri Toplantısı Gerçekleştirildi

Vali Çiftçi’den kalplere sıcak bir dokunuş

Anadolu’ya 1900 metre yükseklikten bakan şehir

Haydi gelin köyümüze geri dönelim…

Ahmet Dal’dan “Yeter artık!”

Anahtar Parti Oltu’da Saha Çalışmalarını Sürdürüyor

Vedat Kan’la 25. Gün’ de “Palandöken Belediyesi ” vardı…

Erzurum'da nitelikli üretim ve istihdamın artırılmasına teşvik amaçlı bir bakış…

Hyundai Resim Yarışması'na başvurular sürüyor

ÖSYM hafta sonu üç sınav düzenleyecek

CISV Türkiye ve Karsan’dan çocuklara sürdürülebilirlik eğitimi

İzmir'de sınıf başkanının vaadi Başkan Büyükakın ile yerine geldi

Bursa Yenişehir'de ritim kursuna yoğun ilgi

Edirne Keşan'da İnönü İlkokulu'na Millî Eğitim Müdürlüğü'nden İnceleme

Meslek lisesi öğrencileri, elektrik panosuyla kodlama robotu üretiyor

Kocaeli’nin yerel lezzetleri tanıtıldı

Edirne Keşan'da İnönü İlkokulu'na Milli Eğitim'den inceleme

Trabzon'da İletişim'den dezenformasyon ve dijital dolandırıcılıkla mücadele eğitimi

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 16 12 1 3 24 39
2.FENERBAHÇE A.Ş. 16 10 0 6 22 36
3.TRABZONSPOR A.Ş. 16 10 1 5 14 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 16 8 3 5 10 29
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 16 7 4 5 7 26
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 16 6 3 7 4 25
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 16 6 5 5 -2 23
8.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 16 5 6 5 5 20
9.KOCAELİSPOR 16 5 6 5 -3 20
10.CORENDON ALANYASPOR 16 3 4 9 -1 18
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 16 4 6 6 -3 18
12.TÜMOSAN KONYASPOR 16 4 8 4 -8 16
13.GENÇLERBİRLİĞİ 16 4 9 3 -4 15
14.KASIMPAŞA A.Ş. 16 3 7 6 -7 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 16 4 9 3 -14 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 16 2 6 8 -17 14
17.İKAS EYÜPSPOR 16 3 9 4 -11 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 16 2 11 3 -16 9

YAZARLAR